Tayyip Erdoğan'ın Kuran hamlesi

   Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan son günlerdeki "Toplu Açılış" adı altında düzenlediği toplantıları AKP mitingi havasında geçiyor. "Ben tarafsızım" "Parti adı belirtmiyorum" sözleri ile halkıyla adeta alay eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, son günlerde elinde kuran ile kürsüye çıkması "Din ile siyaset" ilişkisinin dibe vurduğunun da açık kanıtı.

   Yıllarca "Mağdur" edebiyatı ile oy toplayan AKP, ekonomik verilerin de perişan hale gelmesiyle birlikte çöküşün eşiğine geldi. 3 partinin de yükselişte olduğu gözlemlenirken, ülke genelinde sayısız "bağımsız" adayın da AKP oylarına talip olduğu gerçeği aleni olarak ortada. Seçimlere bir ay kalmasına karşın halkta inanılmaz bir suskunluk gözlemlenirken, bu durum halkın hesabını sandıkta göreceğinin açık bir delili gibi.

   Anket firmalarının AKP'nin artık tek başına iktidar olamayacağını açıkça gösterdiği, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın danışmanı Binali Yıldırım'ın da AKP'nin iktidar olmasa bile azınlık hükümeti kuracağına yönelik demeçleri bizlere önemli ipuçları veriyor.

   Diyanet İşleri Başkanı'nın 1 trilyon liralık Mercedes'i (yeni para ile 1 Milyon Lira) Arap zenginlerin İstanbul'daki rant istilası da bu döneme damga vuran olaylardan. Yüzlerce koruma ile halkın arasına inebilen Cumhurbaşkanı da AKP ile halk arasındaki ilişkinin son aşaması.

   Mağduriyet yok

   Başı örtülü bacılarımızın jeeplerle dolaştığı büyük kentlerimizde havuz başlarındaki tesettür defileleri de yeni trendlerimizden. Hal böyle olunca artık Türkiye'de İmam hatiplilerin, İslam inancı olanların mağduriyetinden bahsedilemiyor. AKP'nin elinde mağduriyet edebiyatı yapacak argümanı kalmayınca, iş yine din üzerinden siyaset yapmaya döndü.  

   Cumhurbaşkanı Erdoğan Siirt’te, “Ben Kuran’la büyüdüm, Kuran’la yaşıyorum" derken, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik "Kendi şahsında Kuran’ın yerinin ne olduğu malum” dedi.  Bu sözlere CHP liderinin yanıtı ise hayli sert oldu. CHP Lideri, Kılıçdaroğlu, “Konuşmalara şeref ve namus kavramını anlatarak başlarsa iyi olur. İktidar uğruna namustan ve şereften vazgeçenlerin Cumhurbaşkanlığı yapma hakkı yoktur” dedi. Kılıçdaroğlu açıklamasında, "Erdoğan Rizeliler gününde konuşmuş. Çünkü Rize’de kaybedeceğini görüyor. Rize’de inşallah CHP bir milletvekili çıkaracak bu sefer. Yaptığı her konuşma demokrasiye zarar veriyor, namus ve şeref kavramının içini boşaltıyor. Konuşmalara şeref ve namus kavramını anlatarak başlarsa iyi olur. İktidar uğruna namustan ve şereften vazgeçenlerin cumhurbaşkanlığı yapma hakkı yoktur. Kendisini zaten AKP’nin eşbaşkanı olarak görüyor, cumhurbaşkanı değil ki! Tarafsızlık yeminini o etti, ben etmedim. Hiç kimseyi örnek almıyorsa bari Abdullah Gül’ü örnek alsın." diyor.

   Son günlerde HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın toplumun gelenline sempati toplayan açıklamaları da dikkat çekiyor. MHP'nin ise AKP'nin bazı illerdeki alanını daraltacağı açık. Yüzde 20'lere giden bir oy ivmesinden söz ediliyor. HDP'nin ise sürpriz oyları alması çok mümkün. Tüm bu gerçekler Cumhurbaşkanı'nın giderek hırçınlaşması ve eline Kuran'ı almasına yol açtığı bir gerçek.  CHP'nin seçim bildirgesindeki ekonomik vaatleri ise iktidarı adeta çarptı. CHP'nin bu kez AKP'nin söylemlerinin arkasından gitmediği, tam tersine CHP'nin açıklamalarına AKP'nin yanıt vermekte zorlandığını da görüyoruz.

   7 Haziran'a yaklaştıkça halkın sessizliği iktidarı korkutuyor. Cumhurbaşkanı ise koltuğunu bıraktığı Ahmet Davutoğlu'nun ne denli zayıf kaldığının farkında. Bir elde Kuran, bir kolunda Bilal ile hamlelerini artırıyor. Necmettin Erbakan'ın bile seçim meydanlarında sarılmadığı kadar din siyaseti bu dönemde tırmandırılıyor.  Bu çabaların bırakın Anayasayı değiştirecek, çoğunluğu AKP'nin almasına yeteceğine inanmıyorum. Benim inancım, AKP'nin  ANAP'ın son günlerinin bir tekrarına gittiği yönünde.