Kontenjan adı altında Emek Hırsızlığı…

   CHP İzmir'de mevcut Milletvekilleri Erdal Aksünger, Mehmet Ali Susam, Rahmi Aşkın Türeli ve Tuncay Özkan, Büyükşehir Belediyesi Eski Genel Sekreteri Ersu Hızır’ın yanı sıra PM Üyesi Elfin Tataroğlu, PM eski Üyesi Berrin Gürçay Dillekçi, Fahri Alem Günaydın, Necati Uyar, Volkan Bağcı, Yolcu Bilgiç bölge belirtmeden kontenjan başvurusu yaptı.

   Ayrıca birinci bölge için kontenjan isteyenler arasında diğer mevcut Milletvekilleri Aytun Çıray, Güldal Mumcu ile Nesrin Serin Onkardeşler, Zekiye Seda Sönmez, Kazım Umdular, Metin Ateş, Selahattin Balta, Hasan Kadir Uğur Bostancıoğlu, Metin Erten, Özcan Purçu, Ragıp Sevinç yer aldı.

   Peki kim bu kişiler?

   Neden 200'e yakın isim yarışa girerken bu isimler atama bekliyor. Bu isimler atandığında yarışa girenlere haksızlık olmayacak mı?

   Gecesini gündüzünü partiye veren birçok örgüt emekçisinin hakları gasp edilmiş olmayacak mı?

   İşte bu sorular partiyi son günlerde bir hayli meşgul ediyor.

   Uzun yıllardır yürütülen bir aldatmacadan söz etmek gerekli. Bir parti iktidar olursa bakan yapacağı, yetki vereceği isimleri milletvekilleri arasından bulmalıymış. Bu nedenle de bazı alanlarda yetişen önemli isimlerin kontenjandan seçilmesi gerekiyormuş..

   Bu kılıf altında CHP’de Genel Başkan sultalığı sürdürüldü. Gelen kişiler de bu antidemokratik sistemi kullanmayı devam ettirdiler. Önseçimle gelen partilileri aşağılayan bu söylemler büyük bir aldatmaca.

   Bir iktidarın çok kritik bakanlıklara yapacağı 7-8 isimden fazla kontenjana ihtiyacı yok aslında. Dışişleri, Maliye gibi bazı özel alanlarda yetişmiş insana ihtiyaç duyabilirsiniz. Ama tüm bakanlıklara bir iktidar önseçimden çıkmış milletvekillerinden atama yapamıyorsa zaten iktidar olamayacak ve bu yolda hiçbir iddiası yok demektir.

   Atama daha da kısıtlanmalı

   Bu seçimlerde her bölgeye yapılacak 3 atamanın ilk sıralarda olması haksızlık.  13 milletvekilinin seçileceği her bölgedeki atamalarda en azından bir kişi 7. sıraya koyulmalıydı. Demek ki CHP 5. sıradan sonrasını garanti görmüyor. Çünkü bu yapılanma isteseniz de istemeseniz de böyle bir algı doğuruyor.

   Bu yazdıklarımdan atama bekleyen bazı isimlerin alınmasını da istemem. Elbette aralarında çok saygın işler yapanlar da vardır. Ama kimse kusura bakmasın, bir başkasının hakkına ve hukukuna saygı duyulmuyorsa, o kontenjan listesine isimlerini yazdıranlar her türlü eleştiriyi de göğüslemek zorundadır. Çünkü burada söz konusu olan emek hırsızlığıdır.

   Ve bunların arasında öylesine isimler atama için başvurdu ki, şaşırmamak elde değil. Bu konuda aldığım bir mesajı da sizinle paylaşmak istiyorum.

   CHP Buca Eski İlçe Başkanı Şerif Özsakarya'dan aldığım mesajda, " Kontenjan konusunda tespite aynen katılıyorum. 12 Eylül faşist yasalarının olanaklarını kullanarak, örgüt yöneticilerine olanak yaratacak sonra sol değerlerden bahsedeceksin. Kontenjan sol partilerde emekten yana sendika, meslek örgütü ve demokratik kitle örgütlerine verilir. Sadece yönetim kademesinin bildiği bir şeyi sizinle paylaşayım. En çok üyeye sahip bir meslek örgütü tarafından yerel seçimde tüm ülkede sadece 8 isim Genel Başkana sunuldu, hiçbiri kabul görmedi. 467 bin üyeli örgüt yok sayıldı. Yaklaşık ikibin belediye ve 8 öneri. Bu yapılarla organik olmasa bile bağ kuramayan sol bir yapı kabul edilebilir mi ? " diyor. Özsakarya'nın bu değerlendirmesinin adında "Halk" olan bir partide değer taşıması gerektiğine ben de yürekten katılıyorum.