Yukarı
1

Sinan Kara

Puslu ve umutsuz hava...

11 Kasım, 2014

   Yaz dönemini pastırma sıcakları ile kapatmak üzereyiz. Ülkede normal koşullarda 2015 Haziran ayında yapılması gereken genel seçimlerin Nisan ayına çekilmesi de olası. Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna ve bu ülkenin dolu dolu parasıyla yapılan sarayına oturdu...

   Yazıya önce bir önemli tespit ile başlayalım. Milli Selamet Partisi ve arkasından gelen siyasi süreçlerde mütevazı, halkıyla lokma paylaştığını söyleyen bir Erdoğan'ın geldiği son nokta. Lüks saraylar, lüks uçaklar...  Siyasetteki bu süreçlerin nereden nereye geldiğini tarih elbet yargılayacak. Ancak; öylesine bir israf süreci yaşıyoruz ki, bunu da yapanların Müslüman haklarını savunduğunu söyleyenlerden gelmesi çok ilginç.. 

   Bir de; Türkiye'de halkına işkence edenlerin genelde "Faşist" eğilimli sağ iktidarlardan geldiğini varsaymak artık yanlış bir teori.  Bu nedenle iktidardan kurtulmak gerektiğini söyleyenler artıyor...

   Türkiye bu atmosferi yaşarken, gelecekteki seçimlerden ne bekliyoruz. Bunu çözümleyebilmek için önce iktidar partisinden, ardından da bu iktidar ile mücadele eden siyasi oluşumları masaya yatırmak gerekiyor.

   Yeni Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun durumu malum. Dışarıda ne yaptı ki, içeride ne yapsın. Cumhurbaşkanı'nın kontrolünde yürütülen iktidarı izliyoruz. Davul ile tokmak ayrı yerde. AKP'nin üç dönemlik ömrü bitecek siyasilerini ve cemaate mensup olan veya bir daha aday gösterilmeyecek milletvekili adaylarını dikkate alırsak, önümüzdeki genel seçimlerde bu cephede farklı aksiyonlar görebiliriz.

   İzmir'de şimdiden baktığımızda camide nikah kıyılsın diyenlerin bile listelere girebilmek için yaptıkları  "İlginç" önerileri görüyoruz. Bu arada cemaat denilen olgunun ne denli bir güce sahip olduğunu bu seçimlerde sınama şansına sahip olacağız. İktidarın oy kaybına herkes kesin gözüyle bakıyor. Ama bunun ne kadar olabileceği kestirilemiyor.

   Yeni CHP ne yapar?

   Önümüzdeki genel seçimlerin belirleyicisi olması gereken CHP'nin içindeki gelişmelere bakıldığında bu kesimde de büyük bir kırıklık ve umut yoksunluğu dikkat çekiyor.

   CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Genel Başkan olduğu ancak Lider olamadığı" konusu pek kuşku götürmüyor.  CHP içerisinde Cumhuriyetçi olarak kendilerini adlandırılan bir grubu parti içerisinde tutma konusunda ciddi sıkıntılar var.  Emine Ülker Tarhan'ın istifası, Süheyl Batum'un ihraç istemiyle Disiplin Kurulu'na sevki bugünlerin tartışma konusu.

   CHP'den elbet iki milletvekilinin (Veya birkaç ilaveyle istifaların) partiyi küçülteceğini düşünmek bir koşulda yanlış olabilir. O da bu istifaların kişilerin gelecek kaygıları ile yapmaları halinde. Şayet; Kılıçdaroğlu bu partiye hakim olup, tüm kesimleri bir arada tuttuğunu hissettirseydi yukarıdaki düşünce toplumda egemen olabilirdi.

   Ancak, son günlerde de yakından izlediğimiz gibi, CHP'de bir yanda "HDP ittifakı önerenler", öte yanda da "Mescit açılımı yapıp, Cumhuriyetçiler giderse bu parti rahatlar" diyenleri dikkatle izliyoruz.

   CHP'ye kim oy veriyor?

   Bu ülkede CHP'ye oy verenlerin profilini İzmir'deki arama konferansında Prof. Dr. Sencer Ayata ve bazı bilim adamları açıkladı. Bu partiye eğitim düzeyi yükseldikçe oy verme eğilimi yüksek.  Bilindiği gibi Türkiye'nin denize kıyısı olan batı ve güney illerinde CHP'ye daha çok oy kullanılıyor. Bu profilin içerisinde Cumhuriyet'e, Atatürk'e inananların sayısı Mehmet Bekaroğlu'nun Rizesi'nde yaşayan muhafazakarlardan daha fazla.

   Batı'daki Rizeliler CHP'ye Atatürk'e Cumhuriyet'e inancından dolayı daha çok oy veriyor. Peki bu ikilem nasıl çözülecek.  Bu ikilemi çözebilecek söylemlerin bir kısmını Genel Başkan adayı olan Muharrem İnce dile getirdi.  Bu partide sorunların ötelenmesi yerine sağlıklı tartışılması gerekiyor. Bunu yaparken de kesimlerin birbirine itici davranmaması şart.  Ama bu konudaki son günlerin gelişmeleri iç açıcı değil...

   MHP'nin bir ileri, bir geri durumu sürüyor. Diğer partilerin tutumu ile oylarını artırıyorlar ama bunları koruma konusunda sıkıntıları sürüyor. TBMM çatısı altında gelişen diğer siyasi hareket ise HDP.

   Batıda son seçimlerde oylarını artıran HDP'nin en büyük sıkıntısı kendi bölgesinde yüzde 10'un altında olması sebebiyle bağımsız olarak seçimlere katılması. Bu nedenle önemli milletvekili kayıpları yaşıyorlar. Bu seçimlere bağımsız girmeleri halinde bu durum yine AKP'nin lehine sonuç verecek. Yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri HDP lehinde gelişti. Bunu koruyup korumayacakları ise şüpheli. Çünkü, HDP'nin sol açılımına henüz merkez seçmeni inanmıyor.

   Vekil Susam’ın Villası

   Geçtiğimiz günler İzmir Büyükşehir Belediyesinin talimatıyla Buca Belediyesi bir yıkım gerçekleştirdi. Çok sayıda yoksul vatandaşın evi başlarına yıkıldı. Ve biz de bu olayı haberleştirdik. Ardından bir okurumuzun “Garibanların evlerini yıkanlar neden Milletvekilinin kaçak villasına ses çıkarmazlar” diye bir mesaj aldık. Mesajda bahsi geçen yer CHP İzmir Milletvekili Mehmet Susam’a ait villaydı.

   Buca Belediyesinin aldığı encümen kararına ulaştık ve olayın doğruluğunu teyit ettikten sonra da haberi yayınladık. Haber sonrasında Vekil Susam aradı konunun mahkeme sürecinde olduğunu belirtti. Ancak Susam’ın atladığı, idare mahkemesinin yürütmeyi durdurmadığı gerçeğidir. Yani sadece mahkeme süreci başlatmanın yıkımın önünde bir engel olmadığı aşikardır.

   Şunun iyi bilinmesi gerekir, bizim kişisel olarak kimseyle alıp veremediğimiz söz konusu bile olamaz ancak birileri yoksulların evlerini başlarına geçiriyor ve kodamanlara da göz yumuyorsa, buradaki dengesizlik ve adaletsizliği ifşa etmek bizim asli görevimizdir. Bu böyle biline…



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Farah Zeynep Abdullah'tan 'Sperm bankası' itirafı

Çocuk istediğini söyleyen Oyuncu Farah Zeynep Abdullah, yaptığı bir röportajda "Babam sperm bankasından çocuk yapabilirsin diyor" itirafında bulundu. Oyunculuğunun yanı sıra sosyal medya ...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

119 ülkede görüldü, yayılıyor: Milyonlarca kişi tehlikede!

Hiçbir sınır tanımadan hızla yayılan tehlike, uzmanları bile alarma geçirdi. Görüldüğü ülke sayısı 100’ü aştı, vaka sayıları tırmanıyor. DSÖ ilk kez kapsamlı bir tedavi kılavuzu yayımladı. Her yıl milyonlarca insan sivrisineklerin taşıdığı virüslerle enfekte oluyor. Sağlık uzmanları tehlikenin kapda olduğunu söylerken, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ise bu tehdide karşı tarihinde ilk kez harekete geçti.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR