Başkanlık “İnce”lik ister…

   Hasbelkader!

   Rastlantı sonucu. Yani tesadüfen.

   Dün kaleme aldığım yazıyla ilgili Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce aradı. Yazıda üzerinde durulması gereken onca ciddi eleştiriler varken, yazının bir bölümünde geçen “Hasbelkader” sözüne çok bozulmuş. Ne demek istediğimi sordu, anlattım anlamadı ve ekledi; bunun için de ayrıca bir yazı yazabilir misin?

   Hay hay!

   Mustafa İnce neden “Hasbelkader” bir Belediye Başkanıdır. Bir kez daha kendisine anlatalım.

   2004-2009 yılları arasında CHP’den Güzelbahçe’nin Belediye Başkanı Ertan Avkıran’dı. Mustafa İnce ise Avkıran’ın yanında kendi halinde bir meclis üyesiydi. 2009 seçimlerine az bir süre kala Belediyeye operasyon düzenlenmiş, yolsuzluk, rüşvet gibi iddialar sonucunda Başkan Avkıran ile birlikte Mustafa İnce de cezaevine girmişti. Birkaç ay sonra İnce içeriden kurtulmayı başarmış Avkıran’ın tutukluluğu ise devam etmişti. Çok uzun süre tutukluluk yaşayan Ertan Avkıran'ın yeni dönemde adaylığı sıkıntıya girince bir formül üretildi. O tarihlerde İnce'nin aday olacağı, Avkıran'ın ise Meclis üyesi adaylığı söz konusu oldu. Bu planlama şunun için yapıldı. Avkıran hapisten çıkınca İnce istifa edecek, Güzelbahçe Belediye meclisi ise Avkıran'ı yeniden başkanlık koltuğuna oturtacaktı.

   Mustafa İnce bu önceden tasarlanmış ve Avkıran'ı Hapiste haksız yere geçen günlerin vefasını gösterecek planlamadan aday olduktan sonra vazgeçti.

   Amiyane tabirle “kelek” yaptı!

   Bu tavrı Güzelbahçe'de çok tartışıldı. Öyle ki partililer bu konuda ikiye bölündü. Avkıran'a yapılan davranıştan rahatsız olanlar Mustafa İnce'nin, "İnce" değil “kaba” bir davranışta bulunduğunu söylediler. Ancak, siyasette "Vefa" denilen olgunun genel anlamda askıya alınması sebebiyle bu tutum zaman içinde unutuldu. Ancak, Avkıran bunu unutmadı ve son seçimde DSP adayı oldu, ciddi anlamda oy aldı.

   Bu tartışma halen Güzelbahçe'de sıcaklığını koruyor. Zaten seçim öncesi ve sonrası yaşanan tartışmaların bir bölümü de bundan dolayı.

   Yukarıdaki "Hasbelkader" tanımı bu nedenle yapılıyor. Bu tanımı ben değil, Güzelbahçe'de birçok kişi yapıyor. Sayın Başkan İnce'nin bu tanımı ortadan kaldırması için bir önceki yazımda belirttiğim gibi "Başkan" olmasını gerektirecek adımlar atması gerekiyor. Yani bir kasaba başkanı gibi değil, bir kent belediye başkanı olması, her şeyden öte taşıdığı soyadının hakkını vermesi gerekiyor.

   Bir sivil toplum örgütünü sadece başındaki adamla anlaşamadığı, seçimde kendisini desteklemediği için tümünü karşısına almaması gerekiyor. O derneğin üyeleriyle başkanı olmaksızın görüş alışverişi yapıp, o dernek binasını başlarına yıkmadan nasıl bir çözüm bulması gerektiğini üretmesi gerekiyor.

   Güzelbahçe'de yıkılacak yer kalmamış gibi GÜL-DER'e yönelik operasyonu yapmaması gerekiyor. Eğer yapacak ise de daha önce de belirttiğim gibi gerekiyorsa cebinden ödeyip üyesi olduğu derneğe bir yer tutulmasına önayak olması gerekiyor.

   Önderlik ve “İnce”lik budur. Hasbelkader başkan olmamanın yolunu açmak ta bu adımlardan geçer. Bilmem anlatabildim mi?

   Not: Bugün Çiğli’yi yazacaktım ama Pazartesi gününe kaldı. Herkes için mutlu ve umutların eksik olmadığı bir hafta sonu diliyorum…