Bekaroğlu'nu davet etmek...

   Son yıllardaki çıkışlarıyla Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, halkın sempatisini kazanan, dışarıdan bakıldığında tutarlı, namuslu, ilkeli bir insan olarak değerlendirilen bir siyasetçi. Bugün belki de bazı ilkelerini kenara bırakıp, düzene uysa idi şimdi AKP'nin çok önemli bir noktasında siyaset yapıyor olarak görebilirdik. Ama yapmadı, kendisine ters gelen konularda düşüncelerini kamuoyu ile paylaştı, daha küçük olan siyasi partilerde siyaset yapmayı tercih etti. Bu tavrı onu geçmişteki siyaset bağı olduğu kesimlerin de dışına taşıdı.

   Prof. Dr. Bekaroğlu gibi ilkeli olduğunu söyleyen başka bir siyasetçi de vardı. Prof. Dr. Numan Kurtulmuş. İlkeleri için savaştığını söyleyen Tayyip Erdoğan'ı kıyasıya eleştiren bir noktadan, şimdi hangi hallere düştüğünü sanıyorum tüm toplum izliyordur. Kurtulmuş'un parti içindeki yükselen konumuna bakarsanız istediğini elde etmiş, fazlasını da bekliyor görünüyor.

   Transfer yapmak

   AKP'nin bazıları şimdi perişan durumda solcuları transferleri gibi CHP'nin de bu yöntemi benimsemesi ne denli doğru. Bu klasik anlayış ile toplumun kandırıldığını açıkça görmek gerekiyor. CHP bir futbol takımı değil. CHP halkın önderi olmak konumunda olan bir siyasal parti. İlkeleri, düşünceleri, programları ile toplumu kucaklamak durumunda. 

   Siz bunları bırakın bir kenara kurultayı kurtarmak için sağa sola saldırın. Bazı demokrat sanatçılara PM yolunu açmak ile CHP'yi kurtaramayacağınızı düşünmek yerine, günü kurtarma eşleminde bulunun. Daha önce PM'ye alınan gazeteci dostumuzun ne denli pişman olduğunu görmediniz mi?

   Tercih edilen olmak

   CHP halkın umudu olacak bir konuma gelmek için temelden kendisini sarsıp, yeniden düzen kurmalıdır. Üye yapısından, parti içi organların oluşturulmasına, karar mekanizmaların demokratik yöntemle seçilmelerine, milletvekili, belediye başkanı, meclis üyelerinin sağlıklı seçimlerle gelmesine olanak sağlanmalıdır.

   Öylesine hamleler yapılmalıdır ki, Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu CHP yöneticilerini aramalıdır. Üye olmak istediğini söylemelidir. Eğer siz bunu yapamazsanız her seçimde birkaç ünlüyü getirip TBMM'ye koyar, ama genel olarak erimeye devam edersiniz.

   Elinizde iken kaybettiğiniz belediyeleri sorgulamadığınız, aday yapmadıklarınızın partiden ayrılmasına engel olamadığınız bir ortamı yaşıyorsunuz.

   Önce bunların önlemini almak zorunluluğunuz var. Yoksa biz sizin Kurultayı kazanacağınızı biliyoruz. Rakibinizi geçeceksiniz ve istemediğiniz bazı isimleri de parti mekanizmalarından sileceksiniz.

   Tıpkı büyük gazetelerin iktidar baskısına dayanamayıp, iktidarın istemediği insanları kurumdan uzaklaştırması gibi. Onların nasıl güvenilirliği azalıp, tirajı düşüyorsa, sizin de bu kurultaydan sonraki galibiyetinizin ardından gelecek 2015 seçimleri hüsranla bitebilir. 2015 seçimlerindeki tek şansınız ise AKP'nin hızlı bir dağılma sürecine girmesi olabilir.

   Ama bu kehanet tutmaz ise, CHP'nin baraj altına indiği günleri anımsatmakta yarar var.

   Sayın Genel Başkan, ey CHP yöneticileri, bırakın tribüne oynamayı, bırakın Bekaroğlu'nu da bir zamanlar Erbakan'ın dediği gibi, "Pansuman tedbirleri yerine" gerçek önlemleri alın.

   Barış hemen şimdi diyerek herkesin barış içerisinde yaşamasını diliyorum. 1 Eylül Dünya Barış gününüz kutlu olsun...

   Dikili Barış Şenliği

   Barış denildiğinde Türkiye’de akla gelen ilk yer Dikili ve ilk isim Osman Özgüven’dir.Türkiye'nin en zor günlerinde, "Polis Devleti"nin "Barış" sözcüğünü söyleyene dahi büyük baskı ve zor kullandığı anlarda aydınları, gazetecileri Dikili'de halkla buluşturan Osman Özgüven'i yıllarca altın madencileri sabote etmeye çalıştı.

   Şimdi ise bu madencilere gerek kalmadı. Özgüven'in mirası "Barış Şenliği"nin sözde kendi partilisi belediye başkanı Mustafa Tosun ilk yılında yok etme adımı attı. Önce "Barış" ismini festivalden sildi. Yeni başkan Mustafa Tosun’un Özgüven’den devraldığı koltuğun hakkını veremediği gibi, barış festivali de güme gitmiş durumda.