Kılıçdaroğlu artık umut vermiyor…

   CHP'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında halkın seçime katılmama tepkisi büyük tepkileri de beraberinde getirdi. Bu tepkiler üzerine Cumhurbaşkanı adayını son anda parti kurullarına bildiren Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, imza toplama eylemine girişilmeden Kurultay yapılacağını açıkladı.

   Bu tepkileri ilk gündeme getirenler kendilerine ulusalcı diyen bir grup milletvekili oldu. Toplumda belirli bir kesimden karşılık bulan Emine Ülker Tarhan, Birgül Ayman Güler'in de aralarında olduğu bu grup kurultay istemini önceden planlamış olmalı. Çünkü, pazar günü seçimler devam ederken, pazartesi günü yapacakları basın toplantısı için TBMM'deki salonun tahsisini istemişler.

   Buradan da anlaşılıyor ki, bu grubun Genel Merkez'e bayrak açma düşüncesi planı ve seçim sonuçlarından kaynaklı değil. 

   Bana göre, bu grubun açıklamasından daha etkili olan atak Grup Başkanvekili Muharrem İnce'den geldi. İnce hem Cumhurbaşkanlığı seçim çalışmalarını partisinin istediği hatta daha ileri düzeyde çalışarak geçirdi.

   Bu nedenle Kurultay toplanmalı diyen İnce'nin açıklamaları ve istemleri toplumda daha çok karşılık bulabilir.

   İkisi de olmaz

   Peki Muharrem İnce Kurultay istedi. Seçim de yapılacak. Peki Genel Başkan kim olmalı. İşte kritik bir soru bu. Bu sorunun karşılığı ise kaos ve kısır bir döngü. Bana göre artık Deniz Baykal gelsin diyenler hayal içerisinde ve bu partinin iyiliğini istemiyor. Bunu söyleyenler ancak Kılıçdaroğlu gitsin, benim borumu öttürecek ama gelişmeyecek bir CHP devam etsin görüşündeler.

   Peki Kılıçdaroğlu ne durumda dersiniz. Vallahi kısa sürede 5 seçim kaybetti. Kemal Kılıçdaroğlu, İnce'nin dünkü basın toplantısında söylediği gibi önce sağa bakmaktan, sola bakmayı unuttu. Oysa kendisi partinin demokratikleşmesi kişilerin vesayetinden kurtarılıp, ilkelerin ve prensiplerin egemen olduğu bir hale dönüşmesi konusunda kocaman bir sıfır aldı.

   Deniz Baykal adına sokaklarda adaylık pazarlayan birkaç isim varsa şimdi sayısız insan Genel Başkan'ın adını kullanarak sağda solda dolaşıyor. Demek ki, bu dönem yaşanan süreçte ilkeler, ülkülerden çok, bu partiye tartışmasız oy verenlerin pazarlaması yapılıyor.

   CHP'nin belki de bu kurultayda "Tek adam" mantığından kurtarılması gerekiyor. Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Umut" olma süreci bana göre sonlandı. Bu kurultayda belki de "Eş genel başkanlık" dahil önseçim sistemlerinin yerleştirilmesi, tam üyeyle önseçim yapılması dahil birçok konu tartışılmalıdır. Bir gün muhalefet olanın erki ele geçirdiğinde aklına gelen isimleri hiç bilmedikleri il ve ilçelere aday yapma gibi lüksleri elinden alınmalıdır.

   Süleyman Demirel'in veya başka bazı Kılıçdaroğlu dostlarının adaylık önermeyeceği, egemen çevrelerin baskısıyla İzmir'e başkan adayı yapılmadığı bir sistem konulmalıdır. 

   Halk dersi

   Yerel seçimlerde İzmir'in verdiği sinyalleri iyi anlamayanlar, Cumhurbaşkanlığı seçiminde son kez CHP'nin adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'na son kez oy verildiğini bilmeliler.

   CHP'deki bu kurultay, önümüzdeki genel seçimlere de yansıyacaktır mutlaka. Bu kurultaydan çıkan sonuçları tatmin edici bulamaz ise CHP'nin sola dönük seçmeni önümüzdeki genel seçimlerde HDP başta olmak üzere daha küçük partilere yönelebilir. CHP'ye hala oy veren merkez sağ seçmen ise farklı tercihler kullanabilir. 

   Son bir örneği İzmir'den verip, bu konuya nokta koyalım. Şu anda, İzmir'deki bir bölüm belediye başkanı partiye her gün küfür ve hakaret eden medya kuruluşları ile bir yatağa girmediği kalıyor. Bir grup başkan ise duruş sergiliyor. Ancak, kimse bunları bir ilke etrafında toplayamıyor. Herkes siyaseten bildiğini okuyor. Böyle bir parti sizce halkta güven sorunu yaratmaz mı?