CHP İl Başkanlığına Yapılan Atama, Antidemokratik Değil midir?

27 Şubat CHP İzmir İl Kongresini hatırlayanlar iyi bilir, seçim olmasına rağmen o günün seçileni Ekrem Bulgun ve yönetimini, EKİP’ten olanlar “Tepeden Yönetim” diye eleştirmişlerdi.
Oysa ki o seçimin sonucunda rakip aday Yüksel Demirsoy’un gidip Ekrem Bulgun’u kutladığına da tanık olmuştuk.
Bu şu anlama gelir.
Her ne kadar Deniz Baykal’ın talimatı olsa da orada bir seçim yapılmış ve karşılıklı adaylar çıkmış, bir aday yeterli çoğunluğu alırken, diğeri ise girdiği sınavda başarısız olmuştur.
Şimdiye döndüğümüzde ise,
Tamamıyla CHP Genel Merkezin direktifiyle atanmış bir İl Başkanı ve yönetimi portesi var. Yani o çok beğenmedikleri seçimi bile yapamamış bir yönetimden bahsediyorum.
Sorarım size
Hangisi daha demokratik?
Atanmış İl Başkanı Sayın Nalbantoğlu önceki gün EGE TV’de “zafer kazanmış kumandan” görüntüsü vermeye çalışıyordu.
Sormazlar mı adama bu “Neyin zaferidir” diye?
Öyle ki ben Rıfat beyi duruşu, imajı ile düzgün bir adam bilirdim. İl Başkanlığı adaylığı engellendiğinde içten içe üzülmüştüm, ama böyle bir geriye dönüşü kendisi de kabul etmemeliydi, çünkü bu geriye dönüş ona yakışmamıştır.
Yani "ben gelirsem eskiden gelmek istediğim gibi seçimle gelmeliyim" demeliydi. Bu antidemokratik ve intikamcı geriye dönüş onun siyasi yaşamında bir leke olarak ömür boyu kalacaktır.
Çünkü kendisi iki kere üst üste atama ile gelen İl Başkanı kervanına katılmıştır.
Ayrıca; Ortada seçim yok, oy yok, halk yok, katılım yok. O halde Zafer kazanmak bunun neresinde?
Ki eğer siz demokrasiyi ağzınızdan düşürmüyor sanız ve sizi izleyenlere demokrasi nutukları atıyorsanız gerçekçi olmak denilen erdemli kavramı da göz ardı edemezsiniz.
Ve siz her ne kadar da atanmışlığı bir demokrasi zaferi diye nitelendirmeye çalışırsanız çalışın, bu tutmaz, çünkü birileri kalkar size; Demokrasinin olmazsa olmazı olan seçim mi kazanıp geldiniz sorusunu sorar…
İşte bu nedenledir ki, Sayın Nalbantoğlu ve yönetimi bize maval okumaya kalkışmamalıdır. Lakin bu süreçleri onlarca kez yaşadık ve yazdık.
Demokrasinin ne demek olduğu, insanların eylemleriyle ortaya çıkar, boş laflarla değil!
Nalbantoğlu Yönetimine gelince
Doğrusunu söylemek gerekirse, Zikri Dursun, Azad Fazla, Erdoğan Kürüm ve Bircan Gül isimleri bana ilginç geldi.
Bu isimlerin ilginçliği nerede diye sorarsanız?
Mesela Zikri Dursun’un siyaseten seveninin olmadığını, parti içerisinde kendisine antipati duyulduğunu biliriz. Azad Fazla ise öteden beri, özellikle emekçi kesimde çoğunluğun tepkisini alan birisi. Erdoğan Kürüm’e gelince, zaten Karabağlar Belediyesindenki konumu bu kadar tartışılırken İl Yönetimine de getirilmesi başarıdan öte, torpilin, küçük olsun benim olsun anlayışının bir ürünü değil midir?
Sevgili Bircan Gül’ün ise daha dün Ekrem Bulgun’un arkasında nasıl da can-siperane durduğunu ve Bulgun istifasını açıklarken Bircan Gül için söyledikleri aklımız da yer edinmişti.
Gerçekten bu isimler İzmir’in aydınlık yüzlerini yönetecek isimler mi olmalıydı. Bu atamayı yapanlar acaba bunu hiç düşünmedi mi?