İzmir CHP'de muhalefet darbesi

   CHP Genel Merkezi belki de ileriye dönük en büyük darbeyi Aziz  Kocaoğlu ile Alaattin Yüksel ittifakından alacak. Gürsel Erol'un da bu ekibe verdiği omuz ile parti tabanından gelen uyarıları dikkate almayan CHP'de İzmir örgütünde adeta ders veriliyor.

   Son olarak Konak kongresinde egemen güçlerin kaybı yaşanırken, bundan sonra da olası parti içi gelişmelerde özellikle Aziz Kocaoğlu ile Alaattin Yüksel'in kurduğu ve bazı isimlerin omuz verdiği ittifak çökme noktasına gelebilir.

   CHP'de Bergama'da başlayan, Ödemiş, Çiğli ve Konak'ta süren kongrelerde belediye başkanları da adeta dayak yiyor. Parti kongrelerine Aziz Kocaoğlu ile birlikte ağırlık koymaya çalışan ilçe belediye başkanları da bir bir kaybediyor. Çiğli'de Hasan Aslan örgütten ağır bir darbe alırken, Aziz Kocaoğlu ve Alaattin Yüksel muhalifleri kongreyi kazandı.

   En büyük ilçe Konak'ta da Mehmet Şakir Başak'ın kongreyi kazanmasıyla Sema Pektaş ve Aziz Kocaoğlu'na yakın görünen Mehmet Öncel'in çok düşük bir oy alması ilginç yorumlara neden oldu. Konak'ta görevden alınan Sinan Karamustafaoğlu da başarılı olamazken, bağımsız bir yapı kongreye egemen oldu.

   Parti paramparça

   CHP İzmir örgütündeki en belirgin durum ise kongrelerde makul olan sayıların üzerinde liste çıkması. Geçen dönem sadece Buca'da yaşanan çok parçalı kongre yapısı bu kez Konak'ta da yaşandı.

   Mehmet Şakir Başak, Sinan Karamustafaoğlu, Mehmet Öncel ile Murat Erginci'nin yarıştığı kongrede bazı isimler listesi kadar bile oy alamadı. Ancak ittifak yapılmaması da CHP'de geçmişte yaşanan bir araya gelme kültürünün de giderek yok olduğu izlenimini verdi. Merkezde bir partinin birçok ilçede ikiden fazla listeyle yarışmaya başlaması partideki kopuklukların da uzlaşma kültürünün de giderek yok olmaya başladığı işaretini verdi. Bu arada Aziz Kocaoğlu desteğiyle il kongresini kazanan Ali Engin yönetiminin de CHP'de ipleri elinden kaçırdığını yönelik işaretler de arttı.

   Çiğli'de belediye başkanlığı adaylığına son anda getirilen Hasan Aslan, Konak'tan aday yapılan Sema Pekdaş da bu kongrelerde yenilen tarafta yer aldılar.

   Ödemiş ve Bergama kongrelerinde de üye tabanının desteklediği isimler kazanan taraf olurken, Karabağlar, Buca, Karşıyaka gibi ilçelerde de önümüzdeki süreçlerde parti örgütleriyle belediyeler ile birlikte Kocaoğlu ve Yüksel’e karşı sorun yaşanabileceği izlenimi arttı.

   Şirketi gibi bakıyorlar

   İzmir'de 10 yılda özellikle Aziz Kocaoğlu'nun ve Alaattin Yüksel'in "parti örgütüne sahip oldukları şirketleri gibi baktıkları" yorumu ağırlık kazandı.  Örgütte hiç üretmemiş emeği olmayanları bir anda yükselten, emekçileri dışlayan bir tavır izleyen Kocaoğlu ve Yüksel'in kentteki egemen çevrelerle kurdukları ilişkilerin parti örgütünün önene geçmesi de tartışmalardan bir başkası.

   Önseçim sonuçlarını bile bir-iki ilçe dışında işletmeyen bu ikilinin belediye meclislerine yazdıkları isimler de ayrıca tartışma konusu. Akraba, eş dost tanıdık tercihleri ile örgütü küstüren Kocaoğlu'nun en uygun ortamda Büyükşehir oylarını yüzde 57'lerden 49'lara düşürmesi 8 ilçenin kaybedilmesi de geçtiğimiz ayların en büyük tartışma konusu olmuştu. 

   Tüm bu yaşananların ardından örgütün kongrelerde bir ders verdiği sonuçlardan anlaşılırken, en büyük handikap olarak örgütteki bölünme gösteriliyor. Kongrelerde parçalanmaların  giderek artması sağlıklı bir yapı oluşmasının önüne geçtiği iddia ediliyor. Ancak buna karşın sonuçlardaki en önemli gösterge ise egemen ve oligarşik yapıların tüm bu bölünmelere rağmen seçim kazanamaması olduğu gerçeği.

   Not 1: CHP'de bugünlerde en çok konuşulan kişilerden birisi de milletvekili Mustafa Moroğlu. Aziz Kocaoğlu&Alaattin Yüksel ortaklığının destekleriyle TBMM kapısını aralayan ve devrimciliğinden ödün vermediğini öne süren Moroğlu'nun ücretlendirmedeki "TAŞERON" sevgisi...

   Son olarak danışmanı olan gazeteci arkadaşımız Mahir Dinç ile yollarını tartışmalı biçimde ayıran Moroğlu; Konak kongresinde en çok gündeme gelen isimlerden biriydi. Bir CHP delegesi beni kenara çekti ve "Niye Moroğlu'nu yazmıyorsun" diye sitem etti. Geçtiğimiz günlerde Mustafa Moroğlu'nun geçmiş ticari ortaklıkları ve taşeron anlayışı bir gazetede de gündeme getirildi. Bu ekibin 68'liği 78'liği ağızlarında. İş kişisel kazançlarına gelince inanın Aziz- Alaattin- Mustafa üçlüsünün neden birbirlerini çok sevdiğini daha iyi anlayacaksınız…

   Not 2: Yargıya taşınan Tolga Tekin Reşat Yürk olayına ilişkin Atilla Sertel “Bunlar olmadan önce iki tarafı bir araya getirip işi tatlıya bağlamak istedik iki tarafta kabul etmedi” diye açıklama yapmış. Ve teşhisi koymuş; Ben Reşat’ın Tolga’yı tehdit ettiğine inanmıyorum!

   Oysaki bu olay yargıya intikal etmiş durumda. Tarafsız bir cemiyet başkanının yapması gereken mahkeme sonucunu beklemektir. Ama Bay Sertel tam tersini yaptı.