CHP'de İzmir çıkmazı

   29 Mart 2009 yerel seçimlerini hatırlayanlarınız vardır. İzmir’de aday belirlemeleri yine son ana bırakılmış ve iki aydan az bir süre kala adaylar açıklanmıştı. Kalan kısa süre içerisinde adaylar zar zor kampanyalarını yapabilmişti. Şimdi yine aynı sürecin tekrarını yaşıyor gibiyiz. Geçmişten ders çıkaramayan bir yönetim anlayışıyla CHP İzmir’de seçime girecek.

   Girecek dedim çünkü hala adayların açıklanamadığı, açıklanan birkaç adayda ise pürüz yaşandığı bir dönem içerisindeyiz. CHP Genel Merkezinden yapılan en son açıklamaya göre, İzmir’de on sekiz Belediye Başkan adayının ismi 9 Şubat Pazar günü kesinlik kazanacak. Yani seçime 45 gün kala.

   Kalan süre içerisinde kim ne yapar, bu işin içerisinden nasıl çıkar hep birlikte göreceğiz. Ancak bu kadar kısa süre içerisinde çok fazla bir değişikliğe gidilmeyeceği kanısındayım.

   Çünkü yeni bir adayın yapacağı piar çalışması kalan süre içerisinde neredeyse imkânsız gibi görünüyor. Yani birçok mevcut başkanın yerini koruyacağı düşüncesi ağır basıyor. Değişime gerek yok mu, elbette var ama CHP Yönetimi bunun hesabını baştan yapmalıydı.

   Daha önceki yazılarımda da söyledim, bu saat itibariyle CHP’nin İzmir’de bir iki yer dışında “dereyi geçerken at değiştirmek” gibi bir lüksü neredeyse tükenmiştir. Zaten Aziz Kocaoğlu tercihiyle fazla bir değişimin olmayacağı sinyali önceden verilmiştir.

   Menfaatleri gereği bazı Kocaoğlu severler kızsa da, bana göre ilk başta değiştirilmesi gereken isimlerin başında Kocaoğlu geliyordu. Çünkü açmazın merkezi Büyükşehir ve başındaki Kocaoğlu’ydu.

   Aday adaylarına yapılan haksızlıkları da dile getirmek gerekiyor. Yaklaşık altı aydan bu yana adil yarış adına sokakları arşınlayan çok sayıda aday adayına da haksızlık yapıldığı aşikardır. Genel Merkezin “Erken açıkladık” mazereti, ortadaki plansızlığı gözler önüne sermiştir. Netice olarak ortaya konulan emeğe saygısızlık yapılmıştır. Aday adaylarının gösterdiği sabır gerçekten takdir edilmeli.

   Metin Göktepe, Uğur Kaymaz ve Ali İsmail Korkmaz…

   Türkiye’de haksızların hukuku tüm acımasızlığıyla sürüyor. Eskişehir’de hunharca katledilen Ali İsmail Korkmaz’ın mahkemesi “Güvenlik” mazereti gerekçesiyle Kayseri’ye taşınmıştı.

   Biz bu filmi daha önce de görmüştük.

   On bir yaşında bedenine 12 kurşun yiyen Uğur Kaymaz ve Alibeyköy’de spor salonunda katledilip “Duvardan düşmüş” denilen Metin Göktepe olayında bu adaletsizliklerin fazlasıyla tanığı olduk. Onların da mahkemesi aynı yöntemle il il gezdirilmiş ve sonrasında göz göre göre toplum vicdanı katledilmişti.

   Acımasız anlayışın yöntemi hep aynı. Önce insanları bezdirmek, ardından da davayı asgari pansumanlarla yok etmek. Şimdi aynı senaryoların tekrarını Ali İsmail’in davasında yaşamaya başladık. Sanık Polisin bile elini kolunu sallayarak dışarıda fink atması, bu davanın da ne hale getirileceğinin göstergesi gibi.