Kocaoğlu Vali’nin biletini kesti…

   Niye yalan söyleyeyim Kocaoğlu’nun önceki günkü Vali çıkışı beni oldukça şaşırttı. Beklemediğim bir olaydı çünkü biz kendisini genelde otoriteye karşı temkinli adım atmasıyla bilirdik.

   Gelin önce Aziz Kocaoğlu’nun Vali için söylediği o çok ağır sözleri bir kez daha hatırlayalım. Sonra da bu çıkışı yorumlayalım.

   İzmir Valisi Mustafa Toprak’la jeotermal ve İl Özel İdaresi’nin mallarının paylaşımı konusunda anlaşmazlık yaşadıklarını hatırlatan Başkan Kocaoğlu, “Jeotermali kurtaralım, Seferihisar’da tarıma götürelim diyoruz yok diyorlar, İl Özel İdaresi malları paylaşımında da sorun yaşıyoruz. Kanuna göre yaparız diyorlar. Emniyet müdürünü yanına al, polis şeflerine talimat ver, Başsavcı’nın verdiği talimatı uygulatma, oyala… Bu tapeler yayımlandıktan sonra, İzmir Valisi artık İzmir’i kendi ayaklarıyla terk etmek zorundadır. Cumhuriyet döneminden bugüne kadar hiçbir dönemde böyle bir Vali görülmedi. Böyle bir Vali inşallah bir daha hiç birimiz görmeyiz. Buradan kendisine açık olarak soruyorum: Bu konuşmayı yaptın mı yapmadın mı; polis şeflerine, müdürlere bu talimatı verdin mi vermedin mi? Delilleri karart, adamı koru dedin mi demedin mi? Bunu açıkla ki, İzmirli de senin Valilik mi yoksa başka şeyler yaptığını öğrensin. Sayın Vali’yi devlet valisi olmadığı için, zanlıları koruduğu için acilen istifaya çağırıyorum. Bu memleket, sahipsiz değildir. Burası İzmir’dir, burası İzmir çukurudur. Bu memlekette Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana bir İzmir duruşu vardır. Biz İzmirliyiz, yaparız. Valinin nereye gitmesi gerekiyorsa, onu da oraya göndeririz. Herkes siyaseti kuralına göre yapacak. Polis kordonunda, taşıma sivil polislerle gezmeyecek. Vali, bir adayın talimatıyla  görev yapmayacak. Bu ne biçim iştir. Valiye, emniyete, güvenme! Bu sade vatandaş, bu namuslu insanlar kime güvenecek?” diye konuştu.

   Gördüğünüz gibi Kocaoğlu tabir yerindeyse Vali’yi fena halde yerden yere vurmuş. Açıkça “bu kentten git bu kent seni kaldırmaz” diyerek Valinin biletini kesmiş durumda.

   Peki Kocaoğlu haklı mı?

   Bence haklı. Çünkü Sayın Vali geldiği günden bu yana Halkın genelinin değil, maalesef “AKP’nin İl Başkanı” gibi bir davranış içerisinde olmayı görev addetmiştir.  İzmir’in iktidarını elinde bulunduran CHP’lilere mesafeli, AKP’lilerin ise her türlü etkinliğine katılmayı “Sosyal Faaliyet” olarak görmüştür.

   Başta İl Özel İdaresinin malları olmak üzere Kentin yararına olan işlerde Kocaoğlu’nun önüne engel çıkarması da işin cabası. Yani çözümden ziyade sürecin önünü tıkamaktan yana bir tavır ortaya koymuştur. Özellikle Gezi olaylarında İzmir halkına uygulanan “Eli Sopalı Sivil Polis” dehşetinde sergilenen duyarsızlık Vali’nin karnesine kocaman bir eksi puan olarak geçmiştir. Bu arada Gezi olayları demişken Kocaoğlu’nun TOMA’lara su vermesini de elbette hep eleştirdim ve bu konuda eleştirmeye de ayrıca devam edeceğim. Buda böyle biline.

   Şimdi merak ediyorum. Sayın Vali Kocaoğlu’nun bu çıkışına bir cevap verecek mi yoksa AKP İl Başkanı mı devreye girip bu görevi üstlenecek?

   Bekleyip görelim…

   Binali Yıldırım ikinciliğe bile şükretmeli

   AKP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım gittiği yerlerde umut edilen kalabalıkları bir türlü toplayamıyor. Konuşmalarına dikkat ediyorum morali bozuk. Dışarıya karşı zorla konuşuyor gibi bir izlenim veriyor.

   Bence istemeyerek aday oldu ve süreci de istemeyerek yürütüyor. Çünkü AKP’ye İzmir’de bir Kayseri veyahut bir Erzincan’da olduğu gibi taraftar bulmak hiçte kolay değil. Her ne kadar “Biz insanların yaşam tarzıyla uğraşmıyoruz” deseler de İzmirliler bu söylemlere inanmıyor. Zaten böyle bir söylemi dile getirmek bile “Dervişin fikri neyse zikri de odur” algısına sürüklüyor insanları.

   Ve zamanında İzmir’de bu tür özel hayatı ilgilendiren konularda AKP’nin pekte sağlıklı bir sınav vermediği de ayrıca iyi bilinir. Bu nedenledir ki Halk, “Karışmayacağız, dokunmayacağız” gibi söylemlere de samimiyetten öte alaycı yaklaşıyor.

   Eğer Binali bey “bizimkiler nerede hata yaptı” diyorsa, bu konuda en olumsuz sınavı veren AKP İzmir Milletvekili Rıfat Sait’in “İzmir’de AKP’ye karşı önyargı var” iddiasıyla, AKP’li Belediyeye sahip Beyoğlu’nda “Özel hayat”a müdahale edilmediğine dair tertiplediği geziyi mercek altına almalıdır.

   Yani bu konuda İzmirliler hayli dertli ve son derece uyanık. Yol, tünel, köprü, tren, liman kısacası cafcavlı yatırım müjdesi vermekle bu kentin oyunu almayı düşünmek, İzmir’i tanımadığınız sonucunu çıkarır. Çünkü bu kentin öncelikli sorunu özgürlüktür…

   İşte bu nedenle burayı Kayseri, Erzincan gibi illerle karıştırmamak lazım.

   Ayrıca Binali beyin diğer şansızlıkları da Bacanağının da içerisinde bulunduğu Liman operasyonu ve 17 Aralık’ta ortalığa saçılan ayakkabı kutularıdır. O görüntüleri çeperler de AKP’ye oy veren “yoksul halk” ta gördü. Olayların üzerine gitmemesi için Yargıyı askıya almak, halkı da “öteledik” anlamına gelmemeli. Çünkü halk bu görüntüleri yeterince içselleştirdi, hatta konunun uzmanı bile oldu diyebiliriz…

   Ülkenin genel gidişatı, İzmir’de ki intiba, üstüne üstlük (Karabağlar örneğinde olduğu gibi) çıkarılan ilçe adaylarını da irdelediğimizde, AKP’nin İzmir’de ikinci olması bile büyük bir başarı olur düşüncesindeyim. Benimkisi erken bir tespitin ötesinde, var olan gerçek bir süreci okumaya çalışmaktır. Hepsi budur efendim.