Yandaşlığın Alarm verdiği noktadayız…

   Dün başlatılan ve aralarında İçişleri, Sanayi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlarının oğullarının ayrıca AKP döneminin zengini Ali Ağaoğlu’yla birlikte çok sayıda işadamının gözaltına alındığı yolsuzluk operasyonu, vicdani açıdan toplumu derinden sarsmış durumda.

   Başbakan ve yandaşları dışında.

   Savcıların talimatıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğüne bağlı birimlerin yaptığı Operasyonun boyutları genişlerken, devreye Başbakanın girmesi ve olayın soruşturmasını yapan beş emniyet şube müdürünü birden görevden alması, olayın vahametini adeta gözler önüne seriyor.

   Oysa ki daha düne kadar “Benim Polisim” dediği kişilerin görev güzergahının AKP’ye uzanmasının, aslında Polisin de kendisi için bir araç olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Tıpkı Demokrasi amaç değil araçtır örneğinde olduğu gibi.

   Halbuki namuslu bir anlayışın yapması gereken ilk işlem, soruşturmanın sağlıklı yürümesi, hukuki sürece saygı ve ahlaki değerlerin gözetilmesi açısından, derhal o Bakanların görevden alınması gerekirdi.

   Yolsuzluğu örtmeye yönelik görevden almaların ve atamaların toplumda oluşan algıyı değiştiremeyeceğini bu hükümetin anlaması gerekir.

   Şu an yaşananlar AKP hükümetinin on bir yıllık iktidarı döneminin adeta bir izdüşümüdür.

   Bu operasyon, yaşamları boyunca “Allah’ın adını” kendilerine politik malzeme yapanların, aslında “Allah korkusu” gibi bir sıkıntılarının olmadığının göstergesidir.

   Ve bu olaylara Cemaat-AKP çatışması veya ülke içerisinde iki devlet çatışması, her ne deniliyorsa denilsin gerçek olan AKP hükümetinin tepeden tırnağa kirlendiğidir. Artık bu ülke AKP iktidarı ve yandaşlarının yükünü taşıyamaz bir hale gelmiştir.

   Özetle, operasyonun ayrıntılarında ortaya çıkan pislikleri bu hükümetin temizleyeceği beklentisine kimse girmesin. Çünkü bu yönde bir eğilim olsaydı o Bakanlar hala o koltuklarda oturmuyor olacak ve talimatı veren savcı ile o polis müdürleri de görevden el çektirilmiş olmayacaklardı.

   Ayrıca yandaşlık ilişkisinde rant paylaşımının boyutları o denli genişlemiş ki, varılan son aşama artık kendi kendisini ve iktidarı tüketir noktaya gelmiştir.

   Bu rezaletten asıl ders çıkarması gereken, emekleri ve gelecekleri yağma edilen AKP’nin saf ve temiz kalmış taraftarları olmalıdır. Çünkü bu kitlenin dışındakiler, olup bitenin zaten farkındadır.

   Bu arada değerli meslektaşım Serdar Öztürk’ün sosyal medya sayfasında dile getirdiği ve İzmir’in yandaş medyasının yolsuzluk operasyonuna nereden baktığını anlatan sözleri sizlerle paylaşmak istiyorum…

   Turkuaz Medya'nın Ege Temsilcisi Hüseyin Kocabıyık: "Öyleyse yapılması gereken bellidir; iş Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a düşüyor yine. Demokrasiyle bilek güreşi yapanların kollarını tek tek kırmak onun boynunun borcudur..."

   Yeni Asır Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Bursalı: "Mehmet Baransu'nun eski MGK belgeleriyle ilk olarak yoklama çekildi ve dünkü operasyonla hükümetin önemli üyelerinin çocukları üzerinden yine bir itibarsızlaştırma provası ortaya kondu."

   İzmir'e AKP tarafından yerel seçimlerde "operasyon" yapmak için "görevlendirilmiş" arkadaşlar gerçek yüzlerini göstermişler. Şimdi iş CHP'lilere düşüyor. Hala bu arkadaşlara "gazeteci", çıkardıkları ürünlere de "gazete" demeyi sürdürecek misiniz?