Yukarı
1

Sinan Kara

Hazretlerinin “Sındır ve Durak” buyruğu…

23 Kasım, 2013

   Haber sitemizde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı öne sürdüğü iddia edilen dört adet şartı okumuşsunuzdur.

   Bu öne sürülen şartların en dikkat çekici bölümünde Kocaoğlu Kılıçdaroğlu’na, Bornova Belediye Başkanı Kamil Okyay Sındır’ın yerine tavla arkadaşı olan kadim dostunun oğlu Olgun Atila’yı, Karşıyaka’ya da Cevat Durak’ın yerine Cihan Türsen’i ayrıca Konak’a ise EGİAD Başkanı Seda Kaya’yı dayatmış.

   Diğer ilçelerde ise karşılıklı mutabakat içerisinde aday belirlemeyi önermiş. Kocaoğlu hazretlerinin en son isteği de Meclisin Yüzde otuzluk bölümünün kendi isteğiyle yapılması koşulu olmuş.

   Yani bu anlamda insanın emrin olur padişahım diyesi geliyor. Sanırsınız ki muhterem, kentin ve partinin Veziriazamı. Yine alışıldığı gibi "astığım astık kestiğim kestik" kıvamında bir yaklaşım ortaya koymuş. Dikkat ederseniz kendisinin seçtirdiği İl Başkanı Ali Engin'i de gözden çıkarmış gibi.

   Aslında suçu Kocaoğlu hazretlerinde görmüyorum. Bu ayıp Kılıçdaroğlu ve bütün bu şımarıklığa göz yuman Genel Merkezindir.

   Demokrasiyle yönetildiği iddia edilen bir partinin geldiği hale bakınız. AKP’de bile bu tür bir “at pazarlığını” göremezsiniz. Yapanı derhal kapının önüne koyarlar.

   Aziz Kocaoğlu'nun baştan beri kendi Belediye Başkanlarıyla kavga etmediğini bilmeyen yok. Yani mesele sadece Sındır veya Durak meselesi değildir. Sayın Kılıçdaroğlu eğer her partilisini eşit tutuyorsa, Kocaoğlu’nun İzmir’de kaç CHP’li Başkanıyla kavga ettiğini değil, kaç kişiyle kavga etmediğinin bilançosunu ortaya çıkarması bile yeterlidir. Ki bu bilançonun içerisine Sındır ve Durak da dâhildir.

   Bu kentte CHP’yi yakından takip edenler iyi bilir ki, Kocaoğlu Hazretlerine “gözünüzün üzerinde kaşınız var” diyenin dahi parti içerisinde tutunma ve yaşama şansı yoktur. Yani en küçük olumlu bir eleştiride bile Kocaoğlu’nun “kara kaplı" defterine adını yazdıranın, başarı grafiğine bakılmaksızın sonunun geldiğini, kavga ettiği ve harcadığı siyasetçilerden anlamak mümkündür. Daha da ötesi Kılıçdaroğlu gerçekten de "Gezi Süreci"ni destekliyorsa, dönüp "Tomalara su verdirmek, kendi halkına yani seçmenlerine sıktırmak dahil" olmak üzere, Kocaoğlu'nun İzmir'de Gezi olayları sırasında nasıl bir tavır takındığına bakmalıdır.

   Burada tuhaf olan ise, partide başarı, eğilim/kamuoyu yoklaması yapılacak ve adaylar öyle belirlenecek denilmesine rağmen, Kocaoğlu’nun emrivaki şartlar öne sürmesidir.

   Örneğin Sayın Kılıçdaroğlu ve Genel Merkez akademik saygınlığa önem veriyorsa; Kocaoğlu’nun tipik “klasik tüccar” vasfına sahip olduğunu, harcamaya çalıştığı Karşıyaka Belediye Başkanının İnşaat Mühendisi, Bornova Belediye Başkanının ise Profesör unvanına sahip olduğunu, ayrıca ilçelerinde başarılı işlere imza attıkları gerçeğini unutmamalıdır.

   Yanlış anlaşılmasın elbette bu isimler de yerleri doldurulmayacak kişiler değillerdir. Çok daha iyileri “demokratik teamülleriçerisinde o koltuklara oturur ve buna hiç kimsenin de itirazı olmaz. Ancak buradaki mesele, değişimin yapılmasını isteyen beyefendinin nitelikleri ve başarısızlık grafiğinin asla göz ardı edilmemesi gerçeğidir. Aksi takdirde ortaya çıkacak durum, CHP’de küçük olsun benim olsun mantığının sürdüğü ve gücü elinde tutanın ekipçilik oynamaya devam ettiği sonucunun çıkmasıdır.

   Sözün özü;

   Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere diğer üst yöneticilerin, İzmir’de CHP içerisinde yıllardır “Aziz Kocaoğlu-Alaattin Yüksel A.Ş” tarafından yürütülen “adamcılık” hegemonyasına dikkat etmesi gerekmektedir. Deniz Baykal’ın 2009 yılında aday belirleme sürecinde, bu ekibin elinden neler çektiği iyi analiz edilmeli ve gücü olmayan tüm partililerin önü artık açılmalıdır. Özetle, CHP krallık ve kendisini veziriazam sananların “gayri ahlaki pazarlıklarıyla” yönetilen bir parti olmamalıdır.

Bunlar benim değil, CHP içerisinde kıyıya köşeye itilen emekçi partililerin beklentisidir. Bu dengesizlik devam ettiği takdirde nal toplarsınız. Şimdiden benden uyarması…



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Ata Demirer'den Özge Borak açıklaması

Komedyen ve oyuncu Ata Demirer, 'Eyyvah Eyvah' film serisinin bitme nedeninin eski eşi Özge Borak ile ilgisinin olmadığını söyledi.

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Kafein faydalı mı zararlı mı?

Kahve, çay, enerji içecekleri, asitli içecekler, çikolata… Hepsi çok fazla tüketiliyor. Dolayısıyla kafein hayatımızın tam ortasında…  Bu uyarıcı maddenin enerjiyi ve zihinsel performansı iyileştirmeye yardımcı olabileceğine dair çalışmalar var.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR