Gitti Önder Sav, geldi Adnan Keskin…

   Son zamanlarda İzmir CHP’de sıkça tanık olduğumuz bir olay var. Yerel seçimlere doğru yol aldığımız şu günlerde önümüze çıkan aday adayının ilk sözü; Adnan Keskin arkamda, söz aldım…

   Bu iş Deniz Baykal zamanında Önder Sav’ın yaptığı masa başı icraatlara benzedi. O günlerde Önder Sav’dan söz alınır ve adaylık garanti görülürdü. Şimdi aynı süreci Adnan Keskin’de yaşıyoruz.

   Emin olun meclis üyeliği de dâhil olmak üzere İzmir’de ortalama 2 bin aday adayı varsa, bunların yarısından aynı sözü duymak mümkündür.

   Bütün bunlardan Adnan Keskin’in ne denli haberi vardır bilinmez ama bu kadar insan “Adnan Keskin söz verdi” diyorsa burada durup biraz düşünmek lazım. Bu anlamda ya “söz alamayanlar” ne olacak gibi, oldukça haklı bir soru da akla gelmiyor değil.

   Şu anda parti içerisinde arkasında dayısı olmayan aday adaylarının konuştuğu “Gitti Önder Sav geldi Adnan Keskin” sözüdür.

   Bir diğer cevap arayan soru ise, Sayın Kılıçdaroğlu’nun belirttiği eğilim yoklaması sonrasında “Adaylar Parti Meclisinin onayına sunulacak ve karar verilecek” sözüdür.

   Gerçek olan CHP’lilerin artık bu ayak oyunlarından bıktığıdır. Ortalıkta sıkça “Seni aday yapacağım” lafları dolaşınca acaba Kılıçdaroğlu’nun sözü ne kadar geçerli olacaktır, bunu hep birlikte yaşayıp göreceğiz.

   Karşıyaka Anketinin anlattıkları…

   Çok değil geçtiğimiz hafta kaleme aldığım “AKP destekli Hizmet mi, yoksa Özgürlük mü?” başlıklı yazımı teyit eder bir haber yayınlandı. Önce o yazımda neler söylemişim ardından Yeni Asır’da çıkan haberi okuyup yorumlayalım.

   11.11.2013’te kaleme aldığım yazıdan bir bölüm.

   Türkiye 30 Mart 2014’te yerel yönetimler seçimlerine hazırlanıyor. Bilindiği üzere yerel seçimlerin en önemli özelliği seçeceğiniz yöneticilerin niteliklerini tartmak ve yerelde size ne denli hizmet verebilme becerisine sahip olduğunu irdeleyip oy kullanmaktır.

   Ancak bu kez öyle olmayacak gibi!

   Yerel seçimlerde Partilerden ziyade aday niteliğini baz alıp oy kullanan birkaç tanıdığa, bu seçimde oylarını nereye vereceklerini sorunca, son derece kararlı biçimde CHP yanıtını aldım. Bunda şaşılacak ne var diyeceksiniz?

   Çünkü bu soruyu sorduğum kişilerin bazıları hasbelkader AKP’ye, bazıları MHP’ye ve bazıları da BDP’ye oy vermiş kişilerdi.

   Başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere İzmir’de CHP’li belediyelerin çokta ahım şahım hizmetlere imza atmadığından bahisle, peki neden CHP diye sordum.

   Verilen cevap aynen şöyle;

   Çünkü Özgürlüğümüz söz konusu. Çünkü başya yerlere vereceğimiz oy yine AKP’nin işine yarayacak. Şu ana kadar verilmeyen Hükümet destekli hizmetlerden zaten vazgeçtik, AKP artık ciddi biçimde özgürlüklerimize el uzatmaya başladı. O nedenle İzmir’de adayın niteliğine, partisine ve çalışmasına bakma lüksümüz kalmadığı için AKP'yi alt edebilecek tek parti olan CHP'nin adaylarına oy vereceğiz.

   Yani İzmir’de AKP destekli gelebilecek hizmete değil, tehdit altında olan özgürlüğe oy verilecek.

   Bugünkü Yeni Asır gazetesinde çıkan haber dikkatimizi çekiyor. Haberde Karşıyaka’da yapılan bir kamuoyu araştırmasından bahsediliyor ve aynen şöyle diyordu:

   İzmir'in Karşıyaka ilçesinde yaşayan vatandaşların yüzde 61'inin CHP'li belediyenin hizmetlerinden memnun olmadığı, buna rağmen 2014 yerel seçimlerinde yine CHP'ye oy vermeyi düşündüğü ortaya çıktı.

   CHP'nin 2011 genel seçimlerinde AK Parti'ye 90 bin oy fark attığı ilçede yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre, Karşıyakalıların sadece yüzde 8.5'i belediyenin proje ve hizmetlerini beğeniyor.

   Belediyeyi başarılı bulanların oranı ise yüzde 3.6'da kalıyor. Ancak rakamlara yansıyan bu memnuniyetsizlik CHP oylarında ciddi bir düşüşe neden olmuyor. Karşıyakalı seçmenin hizmete değil ideolojiye bakarak oy kullandığını gösteren ankette CHP'nin oyu yüzde 58 olarak tespit edildi. 2014 yerel seçimlerinde CHP'ye oy vereceğini açıklayan Karşıyakalıların yüzde 29'u Atatürk'ün partisi olduğu için, yüzde 18'1'i ise ideolojisini kendisine yakın bulduğundan bu partiyi tercih edeceğini belirtiyor.

   Yani CHP Karşıyaka’da kimi koyarsa koysun kazanabileceği sonucu çıkıyor. Parti oyu kişi oyunun çok çok üstünde yer alıyor. AKP bu durumu er ne kadar algılamak istemese de, önceki yazımda da vurgu yaptığım gibi İzmirli “yatırım rüşvetine” değil ideolojiye yani özgürlüklere oy verecek.

   CHP’liler Birbirine vuruyor

   CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Hiçbir aday adayımız bir diğerini eleştirmeyecek, kötü söz söylemeyecek. Aksi halde parti disiplinini harekete geçirir ve gereğini yaparız!” uyarısına rağmen özellikle İzmir’de CHP’liler birbirlerinin, diğer bir anlamda partilerinin kuyusunu kazmaya devam ediyor.

   İzmir özelinde çok sayıda aday adayı mahalle ve sokaklarda  projelerini ve Başkan seçildiği takdirde bulunduğu yere getireceği hizmetleri anlatırken, bazı aday adayları da rakip partinin politikalarını eleştirmek yerine, kendi belediye başkanının eksikleri üzerinden politika yapıyor ve bazen de “bel altı” vuruyor.

   Bunların kimler olduğunu buradan tek tek anlatmaya gerek yok. İlçelerde aday adaylarının haberlerini ve konuşmalarını mercek altına aldığınızda, durumun vahametini anlamak hiçte zor olmaz.

   Notlar

   Not 1: Geçtiğimiz günler içerisinde kısa bir İzmir turu yapan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Seferihisar’da kaldığı otelde yanında bulunanlara “İzmir’e hukukçu bir Belediye Başkanı lazım” dediği iddia ediliyor.

   Not 2: Urla’da bir aday adayının “cemaatçi” olduğu iddiaları CHP’de tartışma konusu olmuş durumda.

   Not 3: Bayraklı’da AKP’den aday adaylığını açıklayan Ali Aslan’ın halkla buluşması miting havasına dönüştü. Birçok aday adayının bu denli kalabalığa hasret kaldığını söylemeden geçmek olmaz düşüncesindeyim.

   Not 4: İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday adayı olan Hüseyin Aslan’ın projeleri gündemden düşmüyor. Aslan’ın Kılıçdaroğlu’yla sıkça fikir alışverişinde bulunduğu kaydediliyor.