Alçaklığın Evrensel Tarihi…

   Dikili’de kenti kent yapan Osman Özgüven’e yıllarca devlet saldırdı. Şimdi ise CHP’de bazı CHP’liyim diyen alçaklar küfür ederek veya küfrettirerek Osman Özgüven’i yok edeceklerini sanıyorlar.

   Bunu dile getirdim ve çok önemli tepkiler aldım. Türkiye sınırlarını aşan bir isme sahip Osman Özgüven’in kendisini rahatlıkla savunacağını biliyorum. Yıllarca Yunan ajanı, Kürtçü ve birçok örgütlü devleti saldırısına uğrayan yılmaz siyasetçi Osman Özgüven’i iyi tanırım, iyi de bir dostluğumuz vardır. Namusuna, şerefine dil uzattıranların seçimden sonra çevresinde kimse kalmaz. Ama Osman Özgüven Dikili’de yaşayan bazı insanlar tarafından çıkarları gereği iyi algılanamamış bile olsa, ülke genelinden, yurt dışından sayısız insan Özgüven’i bilir ve değer verir. Bu değer belediye başkanı olması ile de ilgili değildir.

   Gelelim konumuza.

   Osman Özgüven’e küfür ettirenlerin “Adaylık dosyasının bile teslim alınmaması” gerektiğini bir önceki köşe yazımda yazmıştım. İsimleri yazmıyorum ama tüm Dikili ve CHP’liler biliyor bu isimlerin kimler olduğunu. Dikili’de bu isimlere bir kişi de yazarak tetikçilik yapıyor.

   Kendisinin Düzenbaz olduğunu teğet geçerek Düzenden yakınır rol üstlenen ve Küfür eden o alçağın kim olduğunu yazmadım. Ama İzmir ve Dikili bunu da biliyor. Savcılar ve Polis tarafından her yerde aranan, yazdıkları küfürlerin arkasında duramayan ve duruşmalardan kaçan bir alçak var. Onlarca dava dosyası arkasından kovalıyor o şimdilik kaçıyor.

   Osman Özgüven’in de konuyla ilgili olarak elbette birçok kez yargı yoluna başvurduğunu da biliyorum. Ancak, Özgüven gibi AKP tarafından bir şekilde koltuğundan uzaklaştırılan önemli bir isme CHP’li işbirlikçilerin saldırısını kim yok edecek?

   CHP’nin sayın İl Başkanı Ali Engin’in konunun üzerinde olduğunu biliyorum. Dikili’de yaşamını ideolojik duruşuna ve ilçesine adayan, bu yolda efsaneleşmiş bir Belediye Başkanı’na verdiği değeri, onu sahipleneceğini de biliyorum.

   Bu nedenle gönlüm rahat.

   Şu iyi bilinmelidir ki, Dikili’de CHP içerisinde konuşlanmış birtakım CHP düşmanlarının ucuz senaryolarıyla Özgüven yok edilemeyecektir.

   Bu düşünce sadece bana ait bir düşünce değil. Aynı zamanda bana ulaşan çok sayıdaki CHP’linin, yurttaşın ve aydının da düşüncesidir. 

   Alçaklığın Evrensel Tarihi’ni yazan Jorge Luis Borges'in tanımlamalarında alçaklar komplocudurlar. Bu komplolar popüler polisiye kültürünün bildik klişelerinden daha öteye örneklerdir.  Kurdukları komplolar, hesapçı, doğrudan doğruya 'fesat' ile tanımlanamaz bir "dolandırıcılık" türünü çağrıştırırlar.

   İşte Dikili’de yapılan alçaklık bu tanıma uyuyor. Bu hesabın bozulması da CHP’li yöneticilere düşüyor…

   Kocaoğlu’nun şansı tükendi mi?

   Son birkaç gündür Aziz Kocaoğlu ile ilgili gelişmeleri okumaya ve anlamaya çalışıyoruz.

   Özellikle İzmir Fuarında yaşanan “Kılıçdaroğlu’nun yuhalanması” olayından sonra CHP Genel Merkezi ile Kocaoğlu’nun arasında bir soğukluk olduğunu gözlemliyoruz.

   Yuhalanma sonrası Kılıçdaroğlu’nun Kocaoğlu’na dönerek “Aziz bey sizin işçi sayınız ne kadar?!” diyerek göndermede bulunmasının, Kılıçdaroğlu’nun olay karşısında ne denli moralinin bozulduğunun adeta kanıtı gibi.

   O günden sonra Kılıçdaroğlu’nun Kocaoğlu ile bağlarını kopardığı iddiaları var.

   Ki önceki gün Kılıçdaroğlu’nun İzmir’i bir kez daha ziyaretinden bu kopukluğun görüntülere yansıdığına da tanık olmuş durumdayız.

   Şu ana kadar CHP Genel merkezinden “Adayımız Kocaoğlu’dur” diye bir açıklama da gelmiş değil. Aynı şekilde yukarıdan işaret alamayan Kocaoğlu’nun da dosya almadığını biliyoruz.

   Tüm bu yaşananları irdelediğimizde, CHP’nin Kocaoğlu dosyasını artık kapattığını tahmin etmekten başka geriye bir seçenek kalmıyor.

   İki seçenek konuşuluyor

   CHP içerisinde şu an Kocaoğlu dışında iki isim konuşuluyor. Bunlardan birisi Hüseyin Aslan, bir diğeri de Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer.

   Hangisi daha şanslı diye düşünürsek.

   Kılıçdaroğlu’nun her iki isme de sıcak baktığı ancak Hüseyin Aslan’a “Çalışmaya başla” dediği öne sürülüyor.

   Şimdilik kimin aday olacağına dair konuşmak belki erken ancak, Kocaoğlu’nun olmadığı bir seçeneğe doğru gidildiği de aşikârdır…

   Notlar

   Not 1: CHP’nin eski İl Başkanı ve 23 dönem Milletvekili Selçuk Ayhan önceki gün oğlunu evlendirdi. Düğüne CHP’li Milletvekilleri, Belediye Başkanları (Hasan Karabağ, Cevat Durak, Kamil Okyay Sındır dışında), İl Başkanı ve yönetcileri katılmadı. Yani Ahde vefasızlığın fotoğrafını bu düğünde gördük desek yeridir.

Öte yandan Mehmet Ali Susam’ın aynı gün kızını evlendirdiği düğüne ise Kılıçdaroğlu ve Baykal’ın katılmasını fırsat bilen herkes koştu.

Kılıçdaroğlu’nun telefon açarak mazeret bildirmesi, Baykal’ın ise söz verildiği halde düğüne katılmaması eleştiri konusu oldu.

Özetle, bu durum CHP’de dengelerin menfaat hesabıyla yapıldığının adeta göstergesi gibi. Her iki ailede evlenen gençlere de ayrıca mutluluklar diliyoruz.

   Not 2: İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday adaylığı için dosyasını Genel Merkeze götürüp veren Hakan Tartan’a, “İl Örgütünü tanımıyor” gerekçesiyle başta Ali Engin olmak üzere yöneticilerin ve diğer aday adayların kızgın olduğu konuşuluyor.

   Not 3: Çiğli’de bazı aday adaylarıyla ilgili çarpıcı iddialar ortaya atılıyor. Çalışmalarını sessiz ve reklâmsız yürüten Ayhan Güneş’in bu aralar sıkça Genel merkeze gittiği konuşulurken, İl Başkanı Ali Engin’e yakın olduğu bilinen bir ismin Genel Merkez ve Engin’in desteğiyle aday olarak gösterileceği belirtiliyor.