Mevcut Başkanlar şanslı

   Yaklaşan yerel seçimler nedeniyle İzmir’de hareketli günlere girmek üzereyiz. Özellikle CHP’de ilk kez uygulamaya konulan ve aday adayları için öncelikli koşul olarak öne sürülen parti içi eğitim kurslarına ilginin bir hayli yoğun olduğunu görüyoruz.

   CHP İzmir’de geçmiş dönemlere oranla bu seçimlerde tüm kademelerde aday bolluğunun yaşanacağı gösterilen ilgiden açıkça anlaşılıyor. Aday adayları arasında amansız bir yarışın olacağı şimdiden aşikâr ancak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Başarılı ve Mevcut Belediye Başkanlarımız görevlerine devam edecek” mesajından sonra, birçok Başkanının da elinin rahatladığını görüyoruz.

   Peki Kılıçdaroğlu kimleri kastetmiş olabilir?

   Bana kalırsa genel anlamda hizmetleri baz aldığımızda, Kocaoğlu’da dâhil olmak üzere bir çoğunun değiştirilmesi elbette İzmir’in menfaatine olacaktır. Ancak çok sayıda isimin korunacağına yönelik duyumlar da almıyor değiliz. Tabii ki bunlar şimdilik sadece birer duyumdan ibaret. İleri de nelerin olacağını şimdiden kestirmek zor gibi görünüyor.

   Ancak üye bazlı ön seçimin yapılmayacağı İzmir’de yine Genel Merkez atamasının olacağını hesaba katarsak, birçok mevcut Başkanın yukarıdan iş bitireceği olasılığının da yüksek olduğunu unutmamak gerekir. Çünkü daha önce bu yöntem çok denendi ve koltuğu kapanlarda maalesef parası ve iktidar gücünü elinden bulunduranlar oldu.

   O nedenden dolayıdır ki, bu yöntemle özellikle İzmir’e dair aday belirlemelerinin çokta sağlıklı olacağını düşünmek yersiz olur. Keşke parti içi demokrasinin önünün açılması için, tabanın sesine daha geniş ve demokratik biçimde kulak verilseydi.

   Büyükşehir bağlamında Kılıçdaroğlu’nun insiyatifi Aziz Kocaoğlu ve ekibine vermesinin CHP’ye çok şey kaybettireceği düşüncesindeyim. Genel Merkez eğer İzmir’i önemsiyorsa, buraya yemeye içmeye ve beş yıldızlı otellerde konaklamaya gelen yöneticiler göndermekten ziyade, aday belirlemede kentin sokaklarının ruhunu ölçebilecek görevlendirmeleri yapmasının, 2014 seçimlerinde CHP’ye çok daha sağlıklı sonuçlar getireceği inancındayım.

   İzmir Müftüsü...

   Diyanet İşleri Genel Başkanı Mehmet Görmez’in İzmir’e yeni atanan Müftü için söyledikleri daha dün gibi aklımızda. Ne diyordu;

   “İzmir’in farklı bir dindarlığı var. Bu dindarlığın irfan geleneğine ihtiyacı var. O nedenle irfan geleneğinden geçmiş birinin İzmir’e müftü atanması tesadüf değil”

   Evet gerçekten de Müftü efendinin farklı bir dindarlık anlayışı varmış. Bunu da dün verdiği bir demeçte biz fazlasıyla hissettirdi. Denize girecek ve oruç tutan vatandaşlara ilişkin ne diyor Müftü;

   "Normal zamanlardaki gibi yüzmek risktir. Burada önemli olan bizim suya girmemiz değil suyun bize girip girmemesidir"

   Tam bir sulu şaka gibi!

   Güler misin ağlar mısın diyebilecek noktadayız. İzmir’e atanan Müftü efendinin gerçekten de tesadüfi olmadığını o kadar net anlamış durumdayız ki sormayın gitsin. En azından yanlış telaffuz diyerek insan bir düzeltme yapar. Ama hamdolsun o da yok.

   Artık biz mi su ya, su mu bize...

   Tövbe tövbe!

   Özetle, Sayın Müftüye çağrımdır;

   Siz bizi farklı dindarlık anlayışınızla irfan sahibi yapmaktan ziyade, ne konuştuğunuzu ve nereye gittiğini bir gözden geçirin. Ki, dönüşü mümkün olmayan daha önemli arızalar ortaya çıkmasın…