Milli İrade mi, Demokrasi mi?
24 Haziran, 2013Gezi parkına misilleme olarak “Milli İrade” mitingleri yapan Başbakan bir yandan insanlara sağduyu çağrısı yapıyor, bir yandan da tahrik eden, kışkırtıcı, aşağılayıcı ve tehditkâr dilden uzak durmuyor.
Düzenlenen her mitingde kendisi gibi düşünmeyen kesimleri “onlar” diye ayrıştıran ve yeri geldiğinde de “ben 76 Milyonun başbakanıyım” diyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Kendisine “Milli İradeye Saygı” adı altında saygı isteyen Başbakan, söz konusu başkaları olduğunda aynı saygıyı göstermekten imtina ediyor.
En kötüsü de halkın bildiği gerçekleri farklı pozisyonlara çekmek ve halka dayatma gayretine girişmesidir. Türk Bayrağını yakma, Camide içki ve Türbanlıların taciz edilmesi gibi.
Üçünü de ispatlayamadı.
İspatı olmayan iddiaları ortaya atmak ise elbette “Yalan” söylemek anlamına gelir.
Erzurum Mitinginde Gezi parkı olaylarıyla ilgili “Polise emri ben verdim” demesi de Başbakan’ın kin ve intikam üzerinden siyaset yaptığını kanıtlar gibi. Oysa aynı Başbakan olaylar sırasında yaptığı açıklamada “Evet, aşırıya gittiler, gerekli incelemeler için talimat verdik” diyen kişiden başkası da değildir.
Yani tutarsızlık diz boyu!
Bir taraftan da aslında kendisi kendisini ihbar etmiştir.
Öyle ki inceleme için talimat uygun görüldüyse o soruşturmanın bir numaralı müsebbibi de Başbakan değil midir?!
Bu durumda yine aynı soruya geliyoruz;
Yaklaşık beş bin Savcı’nın görev yaptığı Türkiye’de, bu Başbakanı soruşturabilecek bir tane bile “yürekli savcı” yok mu?!
Yasalara uyması gerekenler yasa yapıcılardır. Eğer o yasalar bu kişiler tarafından ihlal ediliyorsa, topluma örnek teşkil olması için başta hesap vermesi gerekenlerde kendileri olmalıdır. Aksi halde bu toplumun bireylerinden yasalara uyma talebinde bulunmak hem gerçekle örtüşmez, hem de komik düşer.
Bir başka skandal da Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın Taksim’deki bikinili gösterici için söylediği “Kendimi zor tutuyorum” sözleridir.
Her defasında insanlara ahlak dersi vermeye kalkışan Arınç’ın bu konuda sicili epey bir kabarık. Düşünün ki bu adam bir Başbakan yardımcısı.
Tek kelimeyle yazıklar olsun…
Son olarak Gezi olayları sırasında ortaya çıkan Polisin İşkence yaptığını kanıtlayan video görüntüleridir. Bu konuda iktidarın attığı ciddi bir adımın olmaması Türkiye’nin bir Polis Devletine doğru gittiğinin en büyük kanıtıdır.
Halkının üzerine “Allah Allah” sözleriyle giden bir anlayış Halkın değil Siyasal İktidarın polisidir. Zaten Başbakan da bu tezimizi doğrular nitelikte “Benim Polisim” demekten de geri durmuyor.
Özetle;
Başbakan kendi ihtiraslarına değil gerçektende “Milli İradeye” saygı istiyorsa, demokrasiyi baz almalı ve kendisi de Halkın taleplerine saygı göstermelidir. Yani elinde bulundurduğu Milli İrade gücünü demoklesin kılıcı gibi kullanmamalıdır. Aksi halde bu isteği gerçekçi olmayacaktır.
Çünkü Demokrasi Milli İradenin üstündedir. Demokrasilerde halkı bölmek, kutuplara ayırmak ve dayatmacı isteklerde bulunmak gayri meşru bir istek ve kabul edilemez bir yöntemdir.
Zorbalık, polis şiddeti, halkı tehdit etmek, hukuku zapturapt altına almak, gazetecileri hapse attırmak, aydınları hedef göstermek demokrasinin ruhuna terstir. Yani Milli İrade adı altında uygulanan antidemokratik tavırlar başbakanın totaliter bir yapıyı esas aldığının göstergesidir.
Bu nedenlerle eğer Başbakan sadece yandaşlarına değil tüm halka karşı samimi olduğunu ispat etmek istiyorsa, Milli İradeyi bir kalkan olarak kullanmaktan vazgeçip, öncelikle demokrasiyi içine sindirmeli ve bu halka zulüm etmeyi bırakmalıdır. Unutulmamalı ki, tarihin çöplüğü halkına zulmeden diktatörlerle doludur. Onlar da hiç iyi duygularla anılmamaktadır…
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- Kılıçdaroğlu’nu CHP’den atmak için; Ne olması gerekiyor?
- Cemil Tugay’ın haklı isyanı
- TANSAŞ modeli İZMAR can suyu olacak
- İzmir’de böyle bir İl Başkanı olduğu için AKP çok şanslı…
- CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı Özgür Özel’e kalabilir
- Buca’da Görkem Duman farkı
- AKP Selçuk’u unutsun..
- Kreşleri kapatmak ne demek?
- Tunç Soyer’in miadı dolmadı mı?
- Konu kendi Belediyeleri olunca; AKP’li vekiller dut yemiş bülbüle dönüyor
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Ata Demirer'den Özge Borak açıklaması
Komedyen ve oyuncu Ata Demirer, 'Eyyvah Eyvah' film serisinin bitme nedeninin eski eşi Özge Borak ile ilgisinin olmadığını söyledi.
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Kafein faydalı mı zararlı mı?
Kahve, çay, enerji içecekleri, asitli içecekler, çikolata… Hepsi çok fazla tüketiliyor. Dolayısıyla kafein hayatımızın tam ortasında… Bu uyarıcı maddenin enerjiyi ve zihinsel performansı iyileştirmeye yardımcı olabileceğine dair çalışmalar var.





Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.