Arınç’ın bölge müdürü

   Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın sorumluluğunda olan Anadolu Ajansı’nda geçtiğimiz günlerde bir görev değişikliği oldu.  AA’nın içinde yaşananlar artık kimsenin umurunda olmadığı için Ege Bölgesine Müdür olarak atananın kim olduğunu düne kadar bilmiyorduk.

   Bölge Müdürü olarak göreve atanan ve İzmirli gazetecilerin hiçbirisinin tanımadığı Sabri Çelebioğlu’nu sosyal medyaya attığı mesaj ile tanıma fırsatı bulduk.

   Sabri Çelebioğlu zaten hükümetin borazanı olduğu yıllardır tescilli olan ve cemaate bağlı yayınların bile aboneliğini çektiği Anadolu Ajansı’nda iktidarın mutlu olabileceği bir tweet atmış. Demiş ki, “Gittim gördüm. Gündoğdu’da eylemci olmanın ilk şartı bira tüketmek. Eylemin bitmesine bira satıcıları çok üzülecek.”

   İzmir’i tanımak

   Öyle anlaşılıyor ki Anadolu Ajansı kendine yakışan bir bölge müdürü bulmuş ve İzmir’e yollamış.

   Yıllardır basın emekçilerinin farklı siyasal kökten bile gelseler kendilerine yer bulabildiği Anadolu Ajansı artık “Haber” yapmıyor kendilerini sevimli gösterecek mesajlar atmakla günlerini geçiriyorlar.

   Zaten kimse AA’da çalıştırmak için artık gazeteci aramıyor. Kendilerinden olsun yeter. Kendilerinden olmayanları da kurumdan uzaklaştırmaya devam ediyorlar.

   Ne diyelim İzmir çukuruna hoş geldin Sabri Çelebioğlu.

   Hoş geldin de boş ve şartlı gelmişsin be arkadaş!

   Çünkü bahsettiğin Kordon alanında İzmirliler çay içip sohbet etme imkânı buluyorlar. Ama isteyen bira içiyor. İsteyen de rakı. Bunun için kimsenin sizden izin alacak gibi bir zorunluluğu da yoktur.

   Bu kent özgürlüklerin, hoşgörünün kentidir Sabri Çelebioğlu. Burayı başka kentlerle karıştırırsan hem sen hem bizler mutsuz oluruz.

   Çünkü aslolan farklılıklara tahammül edebilmektir.

   Yok eğer dayanamam, edemem diyorsan, bu kentin insanı demokratik yollardan, bütün eleştiri haklarını kullanmasını da çok iyi bilir.

   Sizden tarafsız gazetecilik yapmanızı zaten beklemiyoruz.  Muhalefetin haberlerini vermediği için sürekli abone kaybeden AA’ya da sizin gibi bir temsilci yakışırdı zaten. Bunu da size çok görmüyoruz.

    Ancak,  15 gündür annelerini, babalarını bile reddederek Taksim ile dayanışma içinde olan büyük bölümü iyi eğitimli, üniversiteli gençleri aşağılama…

   O bize yeter!

   Son sözüm “Biz İzmir’de kimsenin yaşam tarzına karışmıyor, eleştirmiyoruz” iddiasında olan AKP İzmir Milletvekilleri Ali Aşlık, Aydın Şengül, Binali Yıldırım, Ertuğrul Günay, Hamza Dağ, İlknur Denizli ve Rıfat Sait’e;

   İzmir’e atadığınız bu Müdür hakkında düşünceleriniz nedir acaba?!

   Bu aşağılayıcı duruma sessiz mi kalacaksınız yoksa İzmir’in yanında mı olacaksınız. Göstereceğiniz tutumun ne olacağını doğrusu merakla bekliyorum…

İşte O mesaj...

   Ve bir Polisin hikâyesi

   Bugün bir arkadaşım anlattı.

   Gezi parkı olayları nedeniyle İzmir’e yansıyan eylemlerde bir Polis memuru kendisine verilen “Vur, kır” emrini vicdanen içine sindiremediği için rapor alıyor.

   Olaylar sakinleşince göreve tekrar dönüyor, ancak ne talihsizliktir ki olaylar tekrar tırmanıyor. Polis memuru verilen emri “Şiddet”ten uzak bir tutum içerisinde sürdürmeye çalışıyor. Bu durum bir başka Polisin dikkatini çekince şikayet ediliyor.

   Ve kısa süre içerisinde o vicdanlı polisin önüne bir harita konuluyor, adres Hakkari!

   Yani bilinen tabirle Sürgün yiyor.

   Vahim bir durum değil mi?!

   Hani hep iyi polis, kötü polis ayrımı yaparız ya, işte iyi bir polisin başına gelenler.

   Ders çıkarması gerekenlere ibret olsun…