Kültür çatışması…

   Türkiye geneline yayılan Gezi Parkı eylemlerinin bugün on altıncı günündeyiz. Direnişin başladığı günden bu yana özellikle dün yaşadıklarımız kanımızı dondurdu. Çünkü Hukuk devleti olduğumuz söylemlerinin en rezil halini yaşadık.

   Avukatlardan bahsediyorum!

   Halka yapılan eziyeti kınamak isteyen çok sayıda hukukçu, Dünyanın en büyük Adliyesi olmasıyla övünülen Çağlayan Adliyesinde polisin derdest yöntemiyle yüz yüze kaldı. Yaka paça yerlerde süründürüldüler. Üstelik ünlü Adalet heykelinin tam da altında oldu bu olaylar.

   Bu ülkede Adalet kavramı hiç bu kadar kirletilmemişti. Son günlerde yaşananlar bize Hukuk Devletinin yerini Polis Devletinin aldığını fazlasıyla kanıtlamıştır.

   Başbakan bir bilinmezliğe doğru giderken ülkeyi de kendisiyle beraber kör kuyulara doğru sürüklüyor. Attığı her adım rövanşist hesaplara dayanıyor. Kendisi gibi düşünmeyenler onun için çapulcu, ateist, ayyaş, marjinal ve terörist sıfatına mazhar oluyor. Sanırsınız ki dünya sadece kendisinin ekseninde dönüyor.

   Aslında ortada bir kültür çatışmasının olduğu aşikârdır. Teori ve pratiğe dair yüksek ölçekte bir doku uyuşmazlığı söz konusudur. Bunun dışavurumu rövanşist duygularla yapıldığında, ortaya şu an olduğu gibi bölünmüş bir Türkiye fotoğrafı çıkıyor.

   Neden kültür çatışması?

   Çünkü Başbakan kendisi gibi düşünmeyenlerin geçmişi ve kültürel değerlerine aşağılayıcı olarak yaklaşıyor. Hızını alamıyor kimi zaman da küfür jargonuyla hareket ediyor. Yani sorun halkta değil, bizatihi Başbakanın kafasının içerisinde barındırdıklarında ve kindar bir tutum takınmasından kaynaklanıyor.

   Mesela Atatürk için ayyaş diyebilecek kadar ileri giden Erdoğan’ın gözden kaçan bir başka söylemi “CHP Zihniyeti pisliktir” sözleridir. CHP’nin kurucusunun Atatürk olduğunu bilmiyor mu?

   Elbette biliyor!

   Lâkin amaç bir hesaplaşmadır. Kendisini Atatürk’ten üstün görme gayreti, kibiri ve zavallılığıdır..

   Oysa ki ortada olan en belirgin gerçek; Atatürk’ün Halkı için bağımsızlık savaşları verdiği, Erdoğan’ın ise kendi Halkıyla savaştığı gerçeğidir.

   Özetle, şu an bu ülke halkına yaşatılanların sorumlusu Başbakan ve onun her dediğine baş eğen AKP’liler, sorumsuz Valiler, Emniyet Müdürleri ve teslim olan Medya’dır…

   Kimsenin şüphesi olmasın ki, er geç demokratik kurallar içerisinde elbette bunların hesabı da sorulacaktır.

Not: Yarın saat 11'de yukarı Narlıdere mezarlığın da Yakın Plan gazetesinin sahibi, gazeteci FEVZİ YILMAZ mezarı başında anılacak, kendisine bir kez daha Allahtan rahmet diliyorum...