Kocaoğlu Pensilvanya’ya da gider mi?

   Aziz Kocaoğlu’nun güya “Barış Süreci”ne destek amacıyla yaptığı Diyarbakır gezisi gündemdeki yerini koruyor. Genel Merkez politikasına rağmen yapılan bu gezi parti içerisinde tartışmayı da alevlendirmiş durumda.

   Güya dedim çünkü Kocaoğlu’nun yaptığı bu çıkışı “barış”a destek değil “paçayı kurtarma” girişimi olarak algılayıp yorumlayanlardanım.  Çünkü Kocaoğlu’nun açılan davalarından dolayı AKP’nin desteğine ihtiyacı var. Daha önce defalarca yazdım AKP ile Kocaoğlu arasındaki yakınlaşma yeni bir şey değil, Belediye’ye yapılan operasyonda “polis tapelerinde” olan ancak her ne hikmetse savcılık iddianamesine girmeyen önemli noktalar vardı. Örneğin AKP’li işadamlarına tanınan ayrıcalıklar gibi.

   Yıllardır kendi partilileriyle uluorta kavgalar eden, küfürler savuran ve diğer taraftan da AKP’lilerle “yandaş” ilişkiler kuran Kocaoğlu’nun CHP’nin altını oyduğunu söyledik ve örneklerini bu sayfalardan onlarca kez yayınladık. Ancak gerek Baykal, gerekse şu anki Kılıçdaroğlu yönetimi durumun vahametini bir türlü anlayamadı.

   Kocaoğlu’nun son olarak dünkü açıklaması ulusal medyanın gündemine oturdu ve CHP’de bir kez daha kafa karışıklığına neden olmuş durumda.

   Diyarbakır dönüşünün tartışmaları henüz dinmemişken durduk yere Başbakan Erdoğan’a teşekkür etmesi ve adı İzmir Büyükşehir adaylığı için geçen Binali Yıldırım’ın adaylığına ilişkin “Şeref duyarız. Bizim için büyük onurdur” diye açıklama yapması, Ulusal basının gündemine “İzmir’de neler oluyor?” başlığını attırdı.

   Yani Kocaoğlu’nun “siyasi duruşunun” dolambaçlı hallerini bilmeyenler bu duruma şaşırmış vaziyettedir. Tabii ki ben şaşırmıyorum çünkü kendisinin “sol gösterip sağ vuruyor” huyunu yıllar önceden çözmüş birisiyim.

   Mesele bunu not edin. Yaptığı birçok eylemde AKP’nin değirmenine adeta su taşıyan Kocaoğlu’nun yakın zamanda Pensilvanya’ya gitmesi bile şaşırtmayacaktır beni.

   Gerçekten gidebilir mi?

   Ben söyledim siz yine de şimdiden hazırlıklı olu derim.

   Şimdi asıl soruya gelelim.

   CHP İzmir’in yine kendi kalesi olmasını istiyorsa ne yapmalıdır sorusuna üç tane cevap verebilirim.

1-   Eğer o güne kadar AKP’ye geçmezse Aziz Kocaoğlu’na teşekkür edilmeli ve derhal yol verilmelidir. Çünkü İzmirliler Kocaoğlu’na değil CHP’ye oy vermektedir. Siz bakmayın Kocaoğlu’nun meydanları doldurmasına. Onlar Belediye kurumlarında çalışan ve SMS ile zorunlu olarak o meydanlara doldurulan işçilerdir.

2-   Bilgili, birikimli ve vizyonu geniş bir aday biran evvel halkın huzuruna çıkarılırsa İzmir’den CHP’de değil %57, emin olunuz ki %70’den aşağı oy almaz. Çünkü İzmir AKP’ye her açıdan tepkili ve alternatif olarak CHP’yi, yani kurtuluşun reçetesini CHP’de görüyor.

3-    Büyükşehir’de değil ama Metropol ilçelerde kesinlikle önseçime gidilmeli ve parti içi demokraside önemli bir kriterin önü açılmalı ve partililere artık “güven” verilmelidir.

   Peki neden Büyükşehir’de önseçim yapılmamalı konusuna gelirsek. Çünkü mevcut delege yapısı Kocaoğlu ve ekibinin kontrolünde, yani Büyükşehir Belediyesi ve şirketlerinde çalışan işçilerden oluşmaktadır.

   Bu durum kimi Metropollerde de var ama bazı Metropol delegelerinin de Belediye Başkanlarından bağımsız hareket ettiği gerçeğini de unutmamak gerekir.

   Sözün özü;

   İzmirliler CHP’ye yıllardır hak edilmeyen ölçüde büyük bir destek veriyor. Ancak başta Büyükşehir Belediye Başkanının “beceriksizliği” ve siyasi manevraları ile buna birçok iş bilmez Metropol Belediye Başkanının hoyratlığı da eklenince kent halkı pişman olmuş durumdadır.

   CHP Genel Merkezi “vurdumduymaz” tavrından vazgeçmeli ve on yıldan bu yana hizmet fakiri haline gelen İzmir’in hakkını artık İzmirliye teslim etmelidir. Aksi halde yarın çok geç olabilir. Benden söylemesi…

   Bir Not; Ünlü Türk Büyüğü gazeteci Hasan Tahsin'in Diyarbakır ziyaretine ilişkin yazdıkları beni hiç mi hiç ikna etmedi. İzlenimleri ortaya karışık ve günü kurtarmaya yönelik biçimde olmuştur. Bırakın beni, kendi okuyucularını üzmüştür. Çünkü aldığım mesajlar bu yöndedir. Aziz Kocaoğlu eğer Pensilvanya seyahatine çıkarsa, kendisiyle birlikte Hasan Tahsin'i de götürmesini öneriyorum...