Yukarı
1

Sinan Kara

Diyarbekir Böyle Zulüm Görmedi...

25 Mayıs, 2013

   Aslında yukarıdaki başlığın anavatanı Diyarbakır’dır. Bu söz çeşitli illere veya ilçelere göre dizayn edilmek istense de, patenti Diyarbakır’a, Diyarbakırlılara aittir.

   Hikâyesi de aynen şöyledir.

   Bir gün Diyarbakır’a Devlet senfoni orkestrası gelir. Diyarbakır Belediye Başkanı da “herkes gelsin, halka bedava konser var” diye anons verdirir. Tabi bizimkiler türkü falan sanırlar. Stadyum ağzına kadar dolar. Ve kapılar da kilitlenir ki sıkılan seyirciler çıkmasın diye. Sanatçılar bu kadar yoğun ilginin olmasına şaşırırlar tabi. Neyse konser biter bir muhabir konserden çıkan yaşlı amcaya sorar:
-Konser nasıldı amca?
-Valla yavrum Diyarbekir Diyarbekir olalı böyle zulüm görmedi!

   Şimdi gelelim konuya, yani Diyarbakır’a sözde “çıkartma” yapan ahalinin vaziyetine. Kocaoğlu’nun Diyarbakır gezisi neresinden tutarsanız tutun elinizde kalacak bir gezidir. O gezi hem İzmir’e hem de Diyarbakır’a yapılmış bir zulümdür.

   Diyarbakır samimiyetten ve demokrasiden uzak AKP’nin politikalarına “alet olmuş” ve yarın şartlar gereği aniden dönüş yapabilecek bir Başkanı misafir etmiş, AKP’nin baskısı altındaki İzmir ise kendi seçtiği bir Başkanın AKP’yle birlikte hareket ettiğine tanık olmuştur.

   Buradan yineliyorum o gezinin yapılış biçimi ve zamanlaması CHP’nin değil AKP’nin ekmeğine yağ sürmüştür. Başta Aziz Kocaoğlu olmak üzere yanında götürdüğü Başkanlar CHP’nin ilkelerine, parti içi disiplin anlayışına ve Kemal Kılıçdaroğlu’na “çalım” atmışlardır.

   Aziz Kocaoğlu elbette Diyarbakır’a gitmeli ama bunu “kem-küm” yaparak bir taraftan CHP’ye cephe açmamak, bir taraftan da AKP’ye yaranmak adına yapmamalıydı.

   Bir önceki makalemde bu gezinin CHP’yi vurduğunu ve bölünme tehlikesinin yaşanabileceğini ifade etmiştim. Ki, şu anda CHP’de tartışma başlamış durumda.

   Bazıları “Aziz Kocaoğlu AKP’ye karşı değil mi?” diye sorular yöneltiyor.

   Asla değil!

   Çünkü Kocaoğlu’nun içeriye girmemesinin en büyük nedenlerinden birisi AKP’yle yürüttüğü dirsek-temas biçimindeki diyaloglarıdır. Lâkin Kocaoğlu’nun “hapis tehlikesi” olan çok sayıda davası var. Bu nedenle de “ne şiş ne de kebap yansın” kıvamındadır. Yani kendisini bu tarz bir politika yapmaya koşullandırmış haldedir.

   Özellikle o ziyarete katılan Aziz Kocaoğlu’nun “kadrolu” yazarlarının izlenimlerini okuyarak neler olup bittiğine de ayrıca bir göz atmak istedim.

   Mesela içlerinden birisi Diyarbakır havalimanının Askeri Havalimanı olduğunu indiğinde fark etmiş ve bu durum karşısında oldukça şaşırmış.

   Bende bu yazarın şaşkınlığına şaşırdım. Çünkü kendince yıllardır Türkiye gerçeklerine ve siyasetine yakın olduğunu iddia ederdi. Oysaki 1952 yılında açılan o havaalanı onlarca yıldır bu yönüyle Diyarbakır tarihinde de kara bir lekedir. Havaalanına inen her vatandaş biranda askeri kampta olduğunu zanneder. Neyse bu yazar arkadaşın aydınlanmışlık durumuna, en azından zararın neresinden dönersen kârdır gözüyle bakmak lazım.

   Aslında en merak ettiğim yazar, geçmişten MHP’li, yarım Ulusalcı ve yarım Solcu kıvamındaki Hasan Tahsin’dir. Şu ana kadar kendisinden “tık” yok. Diyarbakır’ı onurlandıran ünlü “Türk büyüğü” Hasan Tahsin’in “Diyarbakır İzlenimleri”ni yazmasını inanın sabırsızlıkla bekliyorum.

   Sözün özü;

   Aziz Kocaoğlu kendisine bahşedilen “Büyük Başkan”lık görevini CHP’ye yakışır biçimde yapmamıştır. AKP’nin radikallerinden olan Şamil Tayyar bile o gezinin kendilerini yani AKP’yi çok mutlu ettiğini ifade etmiştir.

   Yani bu geziden en mutlu olanlar AKP’liler, şimdilik mutlu olanlar BDP’liler ve kazık yeme hissiyle mutsuz olanlar ise başta Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal gibi isimler olmak üzere CHP’liler olmuştur.

   Unutmadan, Diyarbakır havalimanında Kocaoğlu ve heyetini karşılama mangasında Enver Dündar ve Birol Soylu gibi isimler vardı. Sanki memlekette “Özel Kalem” karaborsası var. Dedim ya neresinden tutarsan tut, elinde kalacak bir geziydi.

   Bu arada geziye gitmeyen Başkanların da Aziz Kocaoğlu’nun gazabına uğrayacağı yönünde bilgiler var. Ne güzel iş değil mi “Ya AKP’nin dayattığı politikaya alet olacaksın, ya da bedelini ödeyeceksin” uygulanan zorbalığa bakar mısınız?

   Bence o Başkanlar AKP’ye alet olmayarak CHP’ye AKP eliyle kurulan tuzağı fark etmişler ve kendi partilerine kazık atmayı reddetmişlerdir.

   Aziz Kocaoğlu’nun istemiyle o geziye katılmak zorunda kalan ancak orada her iki Başkanın da yemeğine gitmeyen Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ’ın Ege Postası’na “Çözümü sadece çözenler biliyor” demesi veValilik ziyaretine katıldım, Büyükşehir Belediyesi ziyaretine katılmadım. “Gittin de ne oldu, gitmedin de ne oldu?” diye sorabilirler, ancak o beni ilgilendirir. Sonuçta o benim tavrımdır. Ben gitmedim, kendi açımdan yaptığımı da doğru buldum.” diye açıklama yapması gidenler içerisinde de bir bölünmenin yaşandığını ve bu olayın AKP eliyle kurgulandığını yeterince göstermiyor mu?

   Gezi hakkındaki görüşlerim şimdilik bu kadar. Gerekirse yine devam ederiz…



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Romantik Asansör Pozları Olay Oldu

Uzak Şehir’in Alya’sı Sinem Ünsal, sevgilisi Berk Cankat ile hasret giderdi. Dizi çekimleri nedeniyle sevgilisinden uzak kalan güzel oyuncu, romantik asansör pozuyla hayranlarından tam no...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Vücudunuzdaki bu sinyaller ele veriyor...

Vücut, metabolizmanın sağlıklı şekilde çalışması için yalnızca besinlere değil, aynı zamanda temel vitamin ve minerallere ihtiyaç duyar. Özellikle kış aylarında yetersiz vitamin alımı, hem fiziksel hem de duygusal değişimlere yol açabilir.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR