Hakan Tartan “nerede” yaşıyor?

   Dün İzmir Konak Belediyesinin 2012 faaliyet raporu tartışıldı ve AKP’lilerin reddi sonucu oybirliğiyle değil, oyçokluğuyla geçti. Oylama sırasında namı değer Bakan Başkan’ın Konak için çizdiği “Alis harikalar diyarında” şablonu beni hem güldürdü, hem de “Tartan nerede yaşıyor?” deme noktasına getirdi.

   Bana hak vereceksiniz, bakın ne diyor Bakan Başkan;

   Benim Kabe’m insandır. Yatırımı önce insana yaparım. Hizmet benim için ibadettir. Mükemmelin kıyısında dolaşıyoruz…

   Bu sözlerin ardından kendi kendime “Allah Allah en son dün gezdiğim Konak’tan mı bahsediyor” diyerek bu sabah çıktım Konak’ın sokaklarını, caddelerini sırf “emin olmak” adına bir kez daha gezmek ve Tartan’ın bahsettiği “Mükemmelin kıyısı”nı görmek istedim.

   İnanın öyle de yaptım!

   Önce Kemeraltına bir giriş, hemen ardından Yenişehir, Gültepe, Toros, Gürçeşme’ye, ordan dolaştım Eşrefpaşa, Güzelyalı ve bu tarafa Alsancak’a vardım.

   Vardım varmasına da bırakın Mükemmeli, kıyısının kıyısının kıyısını dahi bulamadım, göremedim. Ki, olmayan şeyi nasıl göreyim. Hatta gözlerimde, yani bakış açımda terslik mi var diye düşünerek vatandaşın birisine “Beyefendi ben Mükemmelin Kıyısı”nı arıyorum diye sorduğumda aldığım “Dalga mı geçiyorsunuz!” cevabı da bu işin cabası oldu.

   Vatandaş haklı ortada bir “dalga geçme” olayı var ama bu dalganın mucidinin ben değil Hakan Tartan olduğunu da o vatandaşa söylemeden geçemedim. Ortaya çıkan bu dalganın bırakın Mükemmelin kıyısına vurmasını, uğramadığı da ayrı bir gerçektir.

   Şahsen bırakın gazeteciliği, bir vatandaş olarak Hakan Tartan’ın bizlerle “dalga” geçmesinden başından beri son derece rahatsızım.

   Olmayan şeyleri varmış gibi göstermesinden, yapılmamış hizmetlere yapılıyor gibi değinmesinden, kendi kendisini “İzmir’in gülen yüzü” olarak lanse etmesinden, bir taraftan Solcuyum deyip, öte taraftan da “Mehmet Ağar’ı ziyaret” etmesinden, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın ölüm yıldönümleri olan 6 Mayıs'ta "Boyoz Festivali" yapmasından, dördüncü yıl basın toplantısını “Hilton’da” düzenlemesinden, gazeteciyim diyerek, kendisini eleştiren “gazetecilere dava” açmasından, yapılması zorunlu olan rutin işleri “devasa işler” gibi göstermesinden ve halkın parasını gereksiz işlerde çarçur etmesinden rahatsızım.

   Anlayacağınız, bu rahatsızlığım kişisel değil, toplumsal duyarlılığın bir sonucudur. Çünkü söyledikleri ve yaptıkları arasındaki fark Konak'tan Balkanlara kadar.

   Sayın Tartan dünkü meclis toplantısında “Dün ‘çiçek- böcek’ diyenler, bugün takdir ediyor.”diyerek, yine kafasına göre “kendin çal, kendin oyna” çabasına girmekten de geri durmuyor.

   Ancak nafile bir çaba!

   Çünkü o “Çiçek-Böcek” eleştirisinin merkezinden birisi olarak, Tartan’ı dün “takdir” etmediğimiz gibi bugün de etmiyoruz. Emin olun ki kentin çoğunluğu da bu görüşümüzde birleşiyor.

   Sözün özü;

   Hakan Tartan’ın argümanları bana “samimi” gelmiyor. Daha açık bir dille, sergilediği tutum ve tavırlarını defalarca kez, çarpma, bölme, çıkarma ve toplama işleminden geçirmenin neticesinde, kendisinin o koltuğun ağırlığını taşıyamadığını, dolayısıyla o koltuğu hak etmediğini biliyor ve söylüyorum.

   Bu zamana kadar Konak için ciddi bir çalışma yapmayan Tartan’dan, bundan sonrası için bırakın umut beslemeyi, mümkünse siyasetin hiçbir alanında olmamasının kentin hayrına bir karar olacağını buradan belirtmenin, bir “insanlık görevi” olduğunu düşünüyorum.

   Bu konuda siz okurlardan tarafsız, tabii ki “Hakaret”ten uzak eleştirilerinizi beklediğimi bilmenizi isterim...