CHP'de “Darbe” organizasyonu

   CHP'nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal'ı sırtından hançerleyenler olarak siyaset tarihine isimlerini yazdıran Kılıçdaroğlu ve Önder Sav koalisyonunu o tarihlerde defalarca kez yazmıştım ve bunu "belden aşağı" bir vuruş olarak ciddi biçimde eleştirmiştim. Akabinde "Keser döner sap döner" yaklaşımıyla "gün gelir devran döner" diyerek" olaya noktayı da koymuştum.

   Aldığım bilgiler o günün gelip çattığı yönünde. Yani Baykal'a karşı kurulan tuzak, ya da hançerleme girişiminin değişik versiyonu bu kez “misilleme” olarak Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı hazırlanıyor.

   Hem de Önder Sav'ın desteğiyle.

   Şaşırdınız değil mi?

   Bence hiç şaşırmayın. Çünkü burası CHP, burada aklınızın ucundan geçmeyecek; ihanetler, satışlar, nankörlükler kısacası her şey olabilir. Lâkin bunun örneklerini çokça görmüş durumdayız. Bu arada aşağıda paylaşacağım bilgileri bana aktaran kaynağın oldukça sağlam olduğunu da kaydederek konuya girelim.

   Bir süredir Deniz Baykal ve ulusalcı kanatta bir hareketlenme seziyoruz. Özellikle Birgül Ayman Güler'in ülke ve parti içerisinde deprem etkisi yaratan çıkışıyla başlayan ve Baykal'ın kapalı grup toplantısıyla devam eden sürecin çok yakında parti içi hesaplaşmaya, hatta tutarsa “darbe”ye dönüşeceğine dair emareler var.

   Özetle "ülke elden gidiyor" sloganıyla ve ulusalcıların desteğiyle Deniz Baykal hem rövanşı almayı deneyecek hem de soysa demokratlar karşısında ulusalcıların etkinliğini tekrar tesis edecek.

   Peki nasıl olacak?

   Öncelikle parti içerisindeki ulusalcı kanattan Baykal'ı destekleyen bazı isimler arasında Süheyl Batum, Muharrem İnce, Haluk Koç, Birgül Ayman Güler, Emine Ülker Tarhan, Prof. Dr. Nur Serter, Prof. Dr. Rıza Türmen, Ayşe Nedret Akova, Bihlun Tamaylıgil, Tanju Özcan, İsa Gök, Prof. Dr. Mehmet Haberal, Mustafa Balbay, Güldal Mumcu, Ali Rıza Öztürk, Dilek Akagün Yılmaz, Faruk Loğoğlu, Osman Korutürk, Ömer Süha Aldan, Osman Kaptan, Gürkut Acar, Arif Bulut, Yıldıray Sapan, Metin Lütfi Baydar var.

   Olayın en şaşırtıcı olan yanı ise, bir zamanlar Kılıçdaroğlu ile birlikte hareket ederek Baykal’ı sırtından vuran Önder Sav'ın da bu harekete destek verdiği yönünde iddiaların varlığı. Bundan Kılıçdaroğlu engelini aşmak için “düşmanımın düşmanı dostumdur” mantığının yürütüldüğüne dair bir sürecin yaşandığını da ayrıca anlıyoruz.

   Proje ne şekilde yürüyecek?

   Deniz Baykal’ın “Sahalara iniyorum” açıklaması bir süre sonra uygulamaya girecek. CHP'de 'Yeni CHP' söyleminden ve izlenen politikalardan rahatsız olanların desteğiyle çeşitli illerde partililerle buluşmalar, toplantılar düzenlenecek. Kılıçdaroğlu ve mevcut CHP yönetiminin “demokratik açılım” konusunda ne denli basiretsiz kaldığına yönelik açıklamalar yapılacak.

   Özellikle Gürsel Tekin, Hüseyin Aygün ve Sezgin Tanrıkulu gibi isimler üzerinden Kılıçdaroğlu’na ağır eleştiriler yapılıp köşeye sıkıştırılması sağlanarak, bölünme tehlikesi kozları öne sürülecek. Bu aşamadan hemen sonra Kemal Kılıçdaroğlu istifaya zorlanacak.

   Parti içi “darbe” girişimi olarak adlandırılan bu olayın bir başka ilginç yanı ise, başarının elde edilmesi halinde Kılıçdaroğlu ve ekibinin SHP’ye gitmesi için planların devreye gireceği. Bu anlamda CHP’de tekrar ulusalcıların hâkimiyeti tesis edilmiş, sosyal demokratlara da yol verilmiş olunacak. CHP içerisindeki süreç bu şekilde tamamlanmış olacak. Tüm bu anlattıklarım gerçekleşmediği için şimdilik birer iddia olarak karşımızda duruyor. İleri de yaşanacakları birlikte izleyecek ve irdeleyeceğiz.

   Peki Deniz Baykal bu tür bir organizasyona teşebbüs veya tenezzül eder mi?

   Hatırlarsanız kısa bir süre önce “kaset komplosu” yeniden gündeme getirildi ve Savcılar komployu düzenleyenlerin izlerine/bilgilerine ulaştı diye haberler yapıldı, ancak bunun devamı her nedense gelmedi.

   Bu vesile ile Baykal’a karşı yapılan olayın “bir komplo”dan ibaret olduğu izlenimi bir kez daha yerleştirildi  partililerin ve kamuoyunun belleğine. Yani en büyük engelin boşa çıkarıldığına dair algının tamamlandığı inancı oluştu. Ancak sırada başka "kasetler" var iddiaları da elbette ayrı bir tartışma konusudur, bunuda belirtmeden geçmeyeyim.

   Yukarıdaki iddiaları bu anlamda bir araya getirdiğimizde geride, parti içi hesaplaşma yani Rövanşist bir sürecin yaşanacağı da netleşmiş oluyor.

   Deniz Baykal’ın sabırlı olduğu kadar hırslı bir yapısının olduğunu hepimiz iyi biliriz. Hele ki parti içerisinde yaşanan bir mağlubiyetin ağırlığını da hesaba katarsak, bunu tersine çevirmek için koşulların oluşmasını bekleyip harekete geçmeyi de en iyi bilenlerdendir.

   Sözün özü;

   O gün Kemal Kılıçdaroğlu ile Önder Sav ittifakında Baykal’a yapılan ihaneti/vefasızlığı ciddi biçimde eleştirmiştim. O ihanetin baş mimarı da şüphesizdir ki Önder Sav’dı.

   Deniz Baykal’ın bunları bir kenara bırakarak tekrar Önder Sav ile işbirliği yapmasının ilkeli siyaset adına doğru bir tavır olmadığı aşikârdır.

   Diğer yandan edindiğim bilgiler çerçevesinde CHP’de ulusalcı/sosyal demokrat ayrımı içerisinde yaşanabilecek bir bölünmenin, yerel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde partiyi çok zor duruma sokacağı gün gibi ortadadır.

   Umuyorum CHP’de en azından şu an itibariyle bu tür bir hesaplaşma yaşanmaz ve AKP’nin değirmenine de su taşınmaz. Şimdilik bekleyip göreceğiz…