Canan Arıtman ve CHP ruhu

   ANAP kökenli sonradan CHP’li Canan Arıtman yine bir şeyler konuşmuş. İsterseniz o konuşmayı kısaca bir okuyalım sonra da yorumlayalım.

   Arıtman der ki;

   Atatürk’ten sonra CHP’nin koltuğunu en iyi şekilde dolduran isim Sayın Baykal’dır. Kimse bunun aksini söyleyemez. Bu görevi hakkını vererek yapmıştır…

   Ben bunun aksini söylüyorum!

   Canan Arıtman’ın Deniz Baykal’ı CHP’nin en önemli ikinci kişisi ilan ederken Baykal’ın kendisine bahşettiği Milletvekilliği ödülünden kaynaklanmış olacak ki, fazlaca duygusal hareket ettiği anlaşılıyor.

   Sayın Canan Arıtman gerçek bir CHP’lilik ruhu taşıyamadığından dolayı Karaoğlan efsanesini pas geçmiş, ya da idrak edememiştir. Şöyle ki; Deniz Baykal'ın 19 yıllık hükümdarlığı sürecinde CHP'nin yerinde saydığını, diğer taraftan Karaoğlan liderliğinde CHP’nin bu ülkede tek başına iktidar olduğunu ve SOL'u iktidar olma özleminden kurtardığını bile göz ardı etmiştir.

   Mesela, 1970’li yıllardan başlayan ve yaşlı insanların yeleklerinin ön ceplerinde taşıdıkları köstekli saatlerin kapaklarına koydukları Karaoğlan fotoğraflarının önemini de bilmiyor. Çok daha da önemlisi, Türkiye coğrafyasının dağına taşına Karaoğlan isminin yazıldığından da bihaber Canan Arıtman. İşte ben bunu sonradan CHP’li olmaya, parti ruhunu kavrayamayışına bağlıyorum.

   Tamam Deniz Baykal bu partiye uzunca yıllar hizmet etmiş, elbette ki küçümsenemeyecek ölçüde emeği de geçmiştir. Ancak, 1990 sonrasını ayrı bir tartışma konusu olarak hariç tutup, CHP’de 1970'lere damgasını vuran Bülent Ecevit gerçeğini göz ardı etmek, hele hele Baykal’ın altında göstermek hem bu partinin geçmişine ihanet, hem de geleceğe yanlış yön vermektir.

   Biraz daha ileriye giderek, demokrasiyi benimseyenler tarafından çokça yadırganan bir örnek vereyim.

   İlla ki Ecevit-Baykal karşılaştırmasını yapacaksak, Deniz Baykal’ın 27 Nisan askeri bildirisine verdiği destekten yola çıkarak, Bülent Ecevit’in geçmişinde Militaristlerin yaptığı herhangi bir darbeye veya bildiriye arka çıkma süreci görülmediği ve duyulmadığı gerçeğiyle karşılaşırız.

   Tüm bunların aksine halkçı kimliğiyle hem demokrasi karşıtlarına, hem Faşizme ve hem de Devlet içerisinde oluşturulan ikinci devlet statüsündeki derin devlete karşı mücadele içerisinde olmuştur. Bülent Ecevit’in bu karşı çıkışları, kendisine suikast düzenlenmesine varan boyutlara dahi gelmiştir.

   Sözün Özü;

   Ulusalcı dürtü refleksiyle hareket ederek; Deniz Baykal’ı Karaoğlan’dan üstün göstermek, Sayın Arıtman’ın CHP’lilik ruhu taşımadığını gösterir.

   Çünkü, her iki Genel Başkanın gerçek tarihi ve halkın gönlünde kimin nasıl yer edindiği çok iyi bilinir. O nedenle bunun mukayesesini yapmak bile abesle iştigal bir durumdur…

   Ali Engin rahatsız

   CHP İzmir İl Başkanı Ali Engin hakkında emekli bir hakimin Cumhuriyet Savcılığına yaptığı suç duyurusunu yazmıştım. Ve Sayın Engin’in bir basın toplantısı düzenleyerek olayın perde arkasını tüm yönleriyle basın mensupları ile paylaşması önerisinde bulunmuştum.

   Sayın Başkan önceki gün akşam arayarak, kendisi hakkında suç duyurusunda bulunan kişinin iddialarının gerçekle bağdaşmadığını ve kendisine karşı dava açacağını söyledi. Satır arası olarak, parti içerisinde birilerinin kendisiyle uğraştığına dikkat çekerek, bu suçlamaların şimdiye kadar değil İl Başkanı olduktan sonra çıkarıldığına vurgu yaptı.

   Sayın İl Başkanı sağolsun arayarak paylaştığı bilgilere göre elbette haklı olabilir, ancak bu haklılığını şikayete konu olan ithamları, tüm yönleriyle bir basın toplantısı eşliğinde biran önce herkese anlatmalı, kamuoyu nezdinde o iddiaları çürütmelidir.

   Aksi halde kamuoyunda oluşan izlenim kendi aleyhine dönecek ve bu durum gittikçe işin içinden çıkılmaz bir hal alacaktır. Çünkü bu konuyu ulusal medyanın da irdelediğine dair bilgiler var.
Benden uyarması…