Ekseni Kayıklar…

   Dün AKP hakkında söylemediklerini bırakmayanlar bugün taklacı güvercine dönüştüler. Kitlelerin önüne “ilkeli siyasetçi” profiliyle çıkanların dün ve bugün söylediklerini bir kez daha hatırlayalım...

   AKP Genel Başkan yardımcısı Süleyman Soylu diyor ki;

   Türkiye’de Tayyip Erdoğan, başkanlık sistemini kendisi için istememektedir. Türkiye’nin geleceği için istemektedir. Zaten önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı sürecinde sayın başbakanımız Cumhurbaşkanlığına aday olduktan sonra 5+5 ya da 4+4, 10 yıl Türkiye’nin başındadır. Onun karizması, onun yaptığı hizmetler onun Türkiye ve milletle birlikte bütünleşmesinde Başkanlık sistemine zaten ihtiyaç yoktur ki. Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin ilelebet ve ebedi başkanıdır.

   Henüz AKP’ye geçmemiş haliyle Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu diyor ki;

   Başbakanın beyanları üzerine ye siyaset defterini kapatmak lazım, ya da yalan rüzgarıyla mücadele etmek lazım. Bugün Türkiye’de her doğan çocuk, 7 bin 300 dolar borçla doğuyor. 2002 yılında Türkiye 220 milyar dolar borçluydu, bugün 507 milyor dolar borçlu. Her iki üniversite öğrencisinden birisi işsiz, her dört insandan ikisi işsiz. Açıklanan işsizlik oranları buzdağının arkasını göstermiyor. İşsizlik bu ülkenin en ciddi sorunu. Yolsuzlukta Türkiye dünyadaki ülkeler arasında 58’nci sırada. Yolsuzlukla mücadele edeceklerini söyleyerek geldiler, ülkede her üç kişiden birisi fukaralık sınırının altında yaşıyor. İşyerleri kapanıyor, intiharlar yaşanıyor, icralar oluyor, insanlar işten çıkarılıyor. Böyle bir durum varsa bu ülkede sorun var demektir. Adalet yok, haksızlık var. İftiralar, şantajlar ve çirkeflik var. Yargıda rüşvet dönüyor. Birileri Ankara’da her gün Yargıtay’da Danıştay’da adam arıyorlar. İktidar hırsıyla, demokrasiden habersiz ülkeyi yönetiyorlar. Çarşafa rozet taktılar. Onun da altından yolsuzluk çıktı…

   AKP Genel Başkan yardımcısı Numan Kurtulmuş diyor ki;

   AK Parti'de şan, şöhret ya da mevki uğruna değil idealler uğuruna siyaset yapıyoruz, parti olarak güçlü, dünyanın her yerindeki mazlumların sözcüsü olan Türkiye hedefiyle çalışıyoruz. Allah'ın izniyle bu memleketteki sanayileşmeyi, bu memleketin ileriye gitmesini, kendi milli sanayisini kurmasının önünde hiçbir karanlık oda engel olamayacak ve Türkiye bu adımları en hızlı şekilde atmaya devam edecektir. Yeni Türkiye'de çok şükür bugün belli bir noktaya geldik. Kişi başına düşen milli gelir 10 bin dolar seviyesinde.

   Henüz AKP’ye geçmemiş haliyle Has Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş diyor ki;

   Siyasetin ekonomik çıkar, birikim, zenginleşme ve tahakküm aygıtı olarak kullanılmasını iğrenç bulduk. İnançların, kimliklerin ve yaşam tarzlarının siyasetin malzemesi yapılmasını, kimlik siyasetini reddettiğimizi ilan ettik. Partinin kuruluşunda tarihe notlar düştük. Firavunlaşmayacağız, siyasal iktidarı, devlet erkini, kamu kudretini, bizden olmayanlar, bizim gibi inanmayanlar, bizim gibi yaşamayanlar, bize oy vermeyenler, bize muhalefet edenler, hatta bizimle mücadele edenlere karşı tahakküm ve dayatma aracı olarak kullanmayacağız. Karunlaşmayacağız, kamu kaynaklarını, devlet malını bizden yana olanlara, bizi destekleyenlere, bizimkilere aktarmayacağız. Bizim hırsızımız olmayacak ve ‘hırsız bizdendir’ diye asla korunmayacaktır.

   Ve son günlerde ekseni kayanlar ailesine onca yıllık “sözde” solcu ve CHP’li olan Sinan Yerlikaya’da katıldı.

   Yelikaya “CHP üyeliğinden istifa edeceğim ve en kısa sürede Ak Parti’ye geçeceğim. Sayın Başbakan ile görüştüm ve Ak Partiye geçmemden büyük memnuniyet duyacağını belirtti ve Tunceli’ye hizmet için ne gerekiyorsa yapacaklarını söyledi. Ben de halkıma hizmet edebilmek için Ak Parti’ye geçeceğim" diye açıklama yaparak geçiş sürecine kılıf hazırladı.

   Bilirsiniz bu tür eksen kaymalarına halk dilinde “dönek” denir. Yani bir siyasi fikirden veya kafa yapısından vazgeçip tam zıttı bir yapıya geçme eylemidir. Türkiye tarihine baktığımızda bu türlerin en önde gideni “Fırıldak Kubi” olarak nam salan Kubilay Uygun’dur. 1980 ve 90’lı yıllarda baş gösteren transfer furyasının damdan dama atlayan vekili olarak kayıtlara geçmiştir.

   Kubilay Uygun o tarihlerde partiler arası transferin bilinen ismi olsa da, ileriki tarihlerde bu ülke de “dönek” denildiğinde ilk akla gelen isim olmaktan da kurtulamamıştır.

   Bu sıfat aklımıza geldiğinde; Ahmet Hakan, Ertuğrul Günay, Cem Karaca, Nazlı Ilıcak, Mehmet Barlas, Emre Aköz, Mehmet Metiner, Hasan Kaçan, Yiğit Bulutve son olarak Sinan Yerlikaya v.b gibi isimleri hatırlamamak mümkün müdür.

   Birileri kalkıp bu tür atraksiyonları doğal karşılayabilir, bu sizin ne denli sindirdiğinizle ilintilidir ancak siyasi etik ya da kişisel ahlak bu tür yalpalanmaları reddeder. Çünkü siz; kendinizle birlikte, size yıllarca omuz verenleri de “satmış” oluyorsunuz…

   Özlü söz;

   Politikacıların içerisindeki halk ruhu, hırsızların ve sokak serserilerinin sahip olduğu halk ruhundan fazla değildir. Politikacıların amacı, her zaman kendi özel avantajlarını artırmak ve bunun için ellerindeki çok büyük güçleri kullanmaktır… -Henry Louis MENCKEN-