CHP’nin ırkçı sesi; Birgül Ayman Güler …

   Sosyal Demokrasi felsefesini esas alan CHP’de bir patlak daha ortaya çıktı. Bugün medya gündemine düşen o sözleri aynen paylaşıyorum:

   CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, AK Parti'nin, Türk ulusunu tarihten silmeye, Türk vatandaşlığını tarihten silmeye dönük olan girişimlerinde, BDP ile iş biriliği yaptığını iddia etti. Güler, Kaplan'ın sözlerini eleştirirken, ''Kürt milliyetçiliğini bana ilericilik ve bağımsızcılık diye yutturamazsınız. AKP ve BDP işbirliğinin yaptığı şey, tektir. Türkiye'de Kürt sorunu yoktur, Türkiye'de siz sorunu Türk sorunu yaptınız. Türk ulusuyla Kürt milliyeti eşit olamaz. Bundan sonra biz savunmadayız, bundan sonra meşru müdafaa hakkı için saldırıdayız'' diye konuştu.

   Görüyorsunuz rezaleti değil mi?

   Sanırsınız ki CHP Adolf Hitlerin kurduğu Nazi Partisi “DAP” ve Birgül Ayman Güler’de o Nazi partisinin bir milletvekili.

   Yeri geldiğinde solculuk, demokratlık ve ilericilikten dem vuran Birgül Ayman Güler’e sormak gerekir;

   Sizin anladığınız ilericilik sizden olmayanları ötekileştirmek, ayrıştırmak ve yok saymak mıdır? Gerçekten siz demokrat mı yoksa faşist misiniz ve siz üstünlük vasfınızı neye göre belirliyorsunuz?

   Birgül Ayman Güler’in tarifini yaptığı ulusalcılık eğer buysa olmaz olsun böyle ulusalcılık. Bir taraftan halkların kardeşliğine vurgu yapacaksınız, diğer taraftan da kendi anlayışınızı dayatacaksınız. Realiteye göre bu zorlamanın adı; Faşizmdir…

   Neyse…

   Cumhuriyet Halk Partisi Mussolini ve Hitler tarzı düşüncelerden artık arınmalıdır. CHP’nin parti ilkeleri eğer demokrasi ve eşitlikçilikten yanaysa bu ilkelere uymak zorundadır aksi halde bu ırkçı yapılanma giderek içinden çıkmaz bir hal alacaktır.

   Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde halkların mozaiği var, ayrıca çok sayıda seçmen ve Kürt kökenli Milletvekili vardır, eğer bu kültürel zenginliğe ırkçı anlayışla yaklaşılırsa, emin olun ki geriye barajı aşamayan bir CHP kalacaktır.

   Yanlış anlaşılmasın, elbette herkes düşüncesini açıklamakta özgürdür ancak bu düşünceler kimlikler üzerinden gelişirse, o zaman düşünce olmaktan çıkar ayrımcılığa yani bölücülüğe dönüşür. İşte o zaman sizin de diğerlerinden yani “faşist” diye eleştirdiklerinizden bir farkınız kalmaz.

   Tüm bu nedenlerden dolayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve yardımcıları ayrıştırmayı körükleyen bu ve benzeri türden illetin üzerine kararlılıkla gitmeli ve hem partinin hem de toplumun altına “dinamit” koyanlara ya çeki düzen verdirmeli ya da yol göstermelidir...
 

   “Bekçi Celal” bombası…

   Birdenbire sanki sıra dışı bir olaymış gibi sunulan ve bu sunuş biçimiyle kafalarda soru işareti bırakan “Bekçi Celal” macerası komik bir şekilde son buldu.

   Evet ben o abartıya inanmamıştım ve bu yüzden de olayın gerçek nedenlerini araştırmak için bir ekip görevlendirdik “emekçi Celal”in peşine. Ekibimiz günlerce her sabah o işyerine gitti ancak her gittiklerinde “Bekçi Celal”in yerinde yeller esiyordu.

   Orada çalışanlara sorulduğunda ise olayın gerçeği de ortaya çıkıyordu.

   Bekçi Celal canının istediği saatlerde işe geliyor, çoğu zaman da gelmiyor ve hatta gelirken de özel araçlarla getiriliyor, birkaç saat oyalandıktan sonra çekip gidiyormuş. Bunlar bizim değil aynı yerde çalışan gerçek emekçilerin anlattıklarıdır.

   Daha sonra çekilen kayıtları ve bilgileri haber halinde kamuoyuna sunduk. Bunu yapmamızın tek anlamı birilerinin “kurgu” yaparak halkı aptal yerine koymasını önlemek ve gerçekleri göstermekti.

   Neyse ki yanılmadık ve şüphelerimiz de boşa çıkmadı. Yaptığımız haberlere ulusal medya yoğun biçimde yer verdi. Bu kez olay ses getirince değişik bir taktik devreye sokulmak istendi.

   Önce “Bekçi Celal” işten atıldı denildi ardından da “İş değişikliği” yapıldı açıklaması geldi. Ancak bunların da ikinci bir kurmaca olduğu ve ortaya çıkan gerçeklerin üzerini kapatmaya yönelik girişimlere başvurulduğu düşüncesini ortaya çıkardı.

   Bizzat Celal Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamada dün itibariyle izne çıktığını söylüyordu. Oysa gerçek olan Celal Kılıçdaroğlu zaten işe gitmiyordu ki izne ayrılsın.

   Yani dünkü Ali-Cengiz oyunları bizim kayıtlarımızı ve araştırmalarımızı da haklı çıkaran bir yaklaşım oldu.

   Netice olarak “Bekçi Celal” bombası birilerinin elinde fena halde patladı. Bizler ise bir kez daha gerçekleri halkla paylaşmanın mutluluğunu yaşadık.