İzmir’de AKP’nin “Algı” Siyaseti

   Son zamanlarda moda oldu. AKP’liler bir algı sorunu yaşandığı iddiasıyla İzmirlilerin “algısını değiştirmek” için sürekli bir uğraş halindeler.

   Her seferinde de “İzmirliler bizi yanlış anlıyor” deniliyor ve garip garip açıklamalar yapılıyor. İster istemez ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor; AKP’lilerin algısı doğru, İzmirlilerin bozuk.

   Geçtiğimiz ay AKP İzmir Milletvekili Rıfat Sait’in Reina macerasını biliyorsunuz. Sait, milletin özgürlüğüyle, eğlencesiyle, içkisiyle uğraşmadıklarını ispat etmek için İzmirlileri İstanbul ve ağırlıklı olarak Beyoğlu seferine çıkarmıştı.

   İzmirliler dediğimiz de çoğunluğu gazetecilerden oluşan bir gruptu.

   Anlatılmak istenen “Bakın İstanbul’da AKP’li Belediyeler var, yasakçı değiller ve kimsenin özel yaşamına dokunulmuyor” idi.

   Yersek!

   Çünkü birçoğumuz da iyi biliriz ki İstanbul’da AKP’li Belediyeler halka kan kusturuyor.

   Çok uzaklara gitmeyelim, Rıfat Sait ve grubunun uğrak yeri olan Beyoğlu Belediyesinden sizlere iki örnek haber vereyim;

   Beyoğlu’nda sevgililer yan yana oturamayacak!

   AKP’li Beyoğlu Belediyesi İstiklal Caddesi çevresindeki sokaklarda kafelerin ve barların çift kişilik koltuklarını kaldırmaya başladı.  İki kişinin yanyana oturabildiği rahat koltukların yerine tek kişilik koltuklar veya sandalyeler koyulmasını isteyen belediye, zabıtalarını kafelere yollayarak iki kişilik koltukların yasaklandığını söylüyor.

   Beyoğlu sokak müzisyenlerine de yasak!

   Beyoğlu’nda sokaktaki masa ve sandalyeleri kaldırma operasyonunun ardından, belediye şimdi de sokak sanatçılarına yasak koydu.

   Belediye, sokakta müzik yapılabilmesi için müzisyenlerin izin alması gerektiğini, yasal izni olmayan sokak sanatçılarının enstrümanlarına el konulacağı açıklandı. Emniyet ve belediyeden geçerli izin belgesini alan sanatçılar Beyoğlu sokaklarında müziklerini icra etmeye devam edebilecek.

   Belediyeden yanıt alamayan sanatçılar ise şimdi Meclis yolunda. Sosyal paylaşım sitelerinde kampanya başlatan müzisyenler kısa bir süre içerisinde binlerce imza topladı.

   Ve bir başka AKP’li, İl Başkanı Ömer Cihat Akay’ın bugün Yeni Asır gazetesinden sevgili Onur Çakır’a verdiği demeç dikkatimi çekti. Bakın ne diyor Sayın Akay;

   2 yıllık süreçte İzmirlilerin AK Parti'ye olan bakış açısını değiştirmeyi başardıklarını da belirterek, "İzmirliler bizi her geçen gün yakından tanıyor. Biz artık hızını almış bir araç gibiyiz" diye konuştu.

   Akay “İzmir'i ve İzmirlileri çok iyi biliyorum. İzmirlilere kendimizi anlatmamız konusunda geçmişe eksiklerimiz olabilir bu eksiklerin kapatılması noktasında gayret sarf ettik. Yapmış olduğumuz çalışmalarla bu algının yıkıldığını görüyorum" dedi.

   Komediye bakınız.

   On yıldır iktidar olan bir partinin milletvekili ve il başkanı bu denli uzun bir zaman diliminde kendilerini anlatamadıklarından, yanlış anlaşıldıklarından söz ediyor.

   Elbette bahane!

   Yani on yıldır kendisini anlatamayanlar seçimlere 14 ay kala mı anlatacak?

   Evet doğru, sorun algı da ama İzmirlilerin algısında mı yoksa AKP’nin algısında mı?

   Mesela, bir yandan İzmirlilere “gavur” yakıştırması yapacaksınız diğer yandan da kalkıp “İzmirliler bizi yanlış tanıyor” diyeceksiniz.

   Yok, emin olunuz ki İzmirliler sizi çok ama çok iyi tanıyor ve anlıyor. Bence AKP’liler İzmirlilerin “algısını” değiştirmekle mücadele etmeyi bir tarafa bırakıp kendi “algılarını” ve yaşama, özgürlüklere bakış açısını ciddi biçimde gözden geçirmelidir.

   Bizim değil, kendileri için; evrensel özgürlük ölçeğinde yaşamaları için bunu yapmalıdırlar.

   Yok hallerinden memnunlarsa, o halde şunu da iyi bilmelidirler; Eğer siz bunca sene İzmirlilere kendinizi kabul ettiremediyseniz, sittinsene ettiremeyeceksiniz demektir.

   Unutmadan kimi çevreler Başbakan Erdoğan’ın “gavur İzmir” sözünü söylemediğini iddia ederken, kimi çevrelerde ima yoluyla söylediği fikrinde. Ben de aynı fikirdeyim.

   O halde Başbakanın “ima yollu” konuşmasını bir kez daha okuyalım;

   “İzmir`in üzerinde zaman zaman yakıştırılan bazı ifadeler var. O ifadelerin olmadığı da görülecektir. Çünkü, İzmir`in aslı bu değildir. O yakıştırmalar değildir, inşallah bu yakıştırmaları da ilk seçimde silip atacaktır. Ben buna inanıyorum”

   Tesadüfe(!) bakınız ki AKP’lilerin baba ocağı olan bir zamanların Fazilet Partisi de aynı yakıştırmayı yapmıştı. 2000 yılında Fazilet Partili yöneticilerin “İzmir`e gavur İzmir diyorlar ama artık biz geliyoruz; bundan sonra Fazilet`li İzmir diyecekler” sözleri de tepkilere neden olmuştu.

   Tüm bunların neticesinde, ortaya çıkan ve dayatılan ön görü şudur.

   İzmir’de eğer AKP kazanırsa, İzmir “Gavurluktan” da kurtulmuş olacak. Yok eğer AKP İzmir’i alamazsa, İzmir “Gavur” olmaya da devam edecek demektir.

   Sözün özü;

   AKP’li yöneticiler artık “algı” bahanesi, siyaseti ve aldatmacasından vazgeçmelidir. Reel sorun; dar, baskıcı ve antidemokratik bakış açısıyla ilintilidir.

   AKP İzmir’de seçimleri alıp iktidar olmak istiyorsa, bunun en mantıklı yolu; İzmir’in AKP gibi değil, AKP’nin İzmirli gibi düşünmesidir.

   Bu mümkün mü?

   Tabii ki değil.

   Çünkü; otoriter rejim anlayışını esas alanlar, asla özgürlükçü olamazlar…

Not: Adına düzenlenen Gazetecilik ödülünü almaktan ve taşımaktan onur duyduğum; Gazeteci Metin Göktepe'nin katledilişinin bugün 17. Yıldönümü. Sevgi ve saygıyla anıyorum...