Hasan Karabağ 7 düvele karşı

   Epeydir Ulusal gündeme dair yazıyorum, biraz da içe doğru, İzmir’de nelerin olup bittiğine bakalım ve yazalım.

   İzmir’in Metropol Belediyelerinde Başkanlara karşı yapılan iç ve dış muhalefetin dozu gittikçe yükseliyor. Uzun bir dönemdir Buca Belediye Başkanına karşı bazı medya “organ”ları tarafından ve kendi partisi içerisinde yapılan, üstelik AKP’li meclis üyeleriyle işbirliğine gidilen zorlu sürecin bir başka benzerini de şimdilerde Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ yaşıyor.

   Ne ilginçtir ki bu muhalefetin bir tarafı da bazı gazeteciler oluyor. Ancak işin içerisinde kimsenin bilmediği çıkarların söz konusu olduğunu da söylemek gerekiyor.

   Örnek mi?

   İlkesel açıdan ismi pekte lazım olmayan bir gazetecinin, aracı vasıtasıyla Bayraklı’da bir Pazaryerinde tezgâh kapmaya çalışması ve bu isteğinin reddedilmesi sonucu muhalefet edenlerin safına geçmesi gibi.

   Kim bu gazeteci diye sormayın bana.

   Geçtiğimiz yıllarda bu Belediye ile arası iyi olduğundan dolayı en güzel haberleri yapan ve daha sonra kanlı bıçaklı hale gelen o gazetecinin arşivine, yaptıklarına bakmanız yeterlidir.

   Gazeteci demişken başka bir gazeteciden de söz etmeden geçmeyeyim. Hatırlayanlarınız olacaktır. Bayraklı’da yerelde gazetecilik yapan Ahmet Karakuş adlı bir meslektaşımız bir gazeteci ile basın danışmanının çıkara dayalı “işbirliğini” iddia etmiş ve bunu da kaleme aldığı için o gazeteci tarafından mahkemeye verilmişti. Biliyor musunuz o mahkemeden Ahmet Karakuş beraat kararı aldı.

   Yani bu hukuken şu anlama gelir, beraat kararını veren mahkeme diğer bir anlamda bu “işbirliğini”de tescil etmiş bulunmaktadır.

   Eğer o süreci hatırlarsanız ne demek istediğim de gayet net biçimde anlaşılacaktır.

   Sadece küçük bir örnek verdim. Gelmek istediğim asıl nokta şurasıdır.

   Yanlışlara karşı elbette siyasetçi, gazeteci, yurttaş yani her kesim muhalefet etmelidir. Ancak bu muhalefeti yaparken kendi çıkarlarınız söz konusuysa o yapılan iş muhalefet olmaktan çıkar, menfaat çatışmasına döner.

   Bakın yukarıda da örneğini verdiğim üzere, Buca’da kendi partilisi olan Belediye Başkanlarına karşı “kör göze parmak” hesabıyla bayrak açan bazı meclis üyelerinin geldiği son noktayı hepimiz yakından takip ediyoruz.

   Onların AKP’li Meclis üyeleriyle işbirliği içerisinde olduğunu zamanında bir ses kaydıyla ortaya çıkartan yine biz olmuştuk. Şu günlerde ise Recep Tayyip Erdoğan’ın önünde selam çakacak dereceye gelmeleri ise bizim o savlarımızı doğrular niteliktedir.

   Buca’da Başkana karşı geliştirilen o ittifakın içerisinde de aynı gazeteci ve saz arkadaşları vardı. Tıpkı bazı meclis üyelerinin beklentisi gibi o gazetecinin de yine istekleri olmayınca, yıllardır o saldırısını da sürdürmeyi görev edinmiştir.

   Bayraklı’da Hasan Karabağ ne yaparsa yapsın, hangi faydalı işin altına imzasını atarsa atsın, ne o gazeteci ve saz arkadaşlarına, ne de menfaat arayışında olan bazı “tüccarlara” yaranamayacaktır.

   Aldığım bilgilere göre Karabağ hem dışarıda oluşan ittifaka hem de belediye içerisinde kendisine karşı oluşan bir yapıyla mücadele etmenin uğraşına düşmüş durumda.

   Mesela bana göre Hasan Karabağ’ın eleştirilmesi gereken en belirgin taraflarından birisi, Belediye içerisinde çalışkan, dedikodudan uzak sağlam bir ekip oluşturamayışıdır. Eğer bu başarılmış olsaydı, kurum içerisinde bazıları iş üretmekten ziyade birileriyle işbirliğine gitmeyecek, kendisine ekmek sağlayan kişiye ve kuruma karşı siyasi tezgâhlar planlamayacak olacaktı. İyi bilinir ki başarı, EKİP oluşturmakla mümkündür.

   Diğer bir yandan aynı sorunların diğer belediyelerde de varlığını gözlemleriz, ama bahsettiğim gazeteci türleri onları görmezler çünkü onlar için aslolan çıkarlarının sekteye uğramamasıdır.

   Halbuki özünde henüz yeni bir belediye olan Bayraklı’da Hasan Karabağ’ın birçok belediye Başkanından çok daha faydalı ve başarılı işler yaptığını da inkar etmek bizlere yakışmaz.

   Bilirsiniz kendisi hakkında eleştirilerimiz de çokça olmuştur ancak bu eleştiriler yapıcı olduğu kadar toplumsal çıkarlar gözetilerek yapılmış, hasmane bir tutumdan özenle kaçınılmıştır.

   Elbette olması gereken de budur. Yani doğruya doğru, yanlışa da yanlış demektir.

Sözün özü;

   Bayraklı özelinde tüm olanları irdelediğimizde, Hasan Karabağ’ın 7 düvele karşı bir mücadele içerisinde olduğunu söylemek abartı olmaz. Biz gazetecilere düşen “objektif” yaklaşım, nasıl yanlışları yazıyor ve eleştiriyorsak, doğruları da aynı ısrarla izlemek ve dile getirmek olmalıdır. Aksi halde nasılsa saldırıya uğruyor“Vurun abalıya” mantığı bizleri de o çıkar hesabı yapanlarla aynı pozisyona getirir ve bizlerin de o kişilerden farkımız olmadığını ortaya koyar.

   Notlar

   Not 1: Bizim eski Sülüman yine almış kalemini eline ve döktürmeye başlamış. Hayırlısı olsun. Umarım bir daha yazacağı yazılardan geriye adım atmaz ve kendisini seven okurlarını da üzmez. Şahsen temennim, tecrübesini kanıtlamış olan Sülüman’ın sektörün içerisinde yer alması ve eskiden olduğu gibi “tadında” keyifle okuyacağımız yazıların altına imzasını atmasıdır.

   Not 2: CHP İzmir İl Başkanı Ali Engin’in aday olacak söylentileri çıkarılmış olsa da, CHP Genel Merkezi ve Kılıçdaroğlu’nun “Hiçbir İl Başkanı Belediye Başkanı olurum demeyi aklından dahi geçirmesin” dediği ve İl Başkanlarının Belediye Başkanı olmalarına sıcak bakmadığına değinmeden geçmeyelim.

   Not 3: İzmir’de bazı kesimler Aziz Kocaoğlu’nu her ne kadar tekrar o koltuğa aday görseler de, Genel Merkezin adayının Kocaoğlu olmadığını belirtmekte fayda var. Aldığım bilgi, Metropol Belediye Başkanlarından birisine sıcak bakıldığıdır. Demedi demeyin…

   Not 4: Ve son olarak, geçtiğimiz seçimlerde CHP'de partinin grafiğini yükseltenler, yani “başarılı olanlar”ın dışında kalan birçok Metropol Belediye Başkanının da yeni dönemde aday yapılmayacağını da söylemiş olayım.