CHP Ergenekon’un Neresinde?
20 Aralık, 201220 Mayıs 2006 itibariyle Ergenekon operasyonunun başlamasıyla birlikte gözaltına alınan, tutuklanan, serbest bırakılan yani davaya dahil edilen tüm isimlere bakınca CHP’de bir kafa karışıklığının yaşandığını anlıyoruz.
Aynı zamanda Sosyalist Enternasyonal’in üyesi ve Türkiye’de Sol görüşün de merkezinde olduğunu iddia eden CHP’nin desteklediği Ergenekon davasının içerisinde yer alan bazı isimlere baktığımızda CHP’nin bu davanın neresinde olduğuna dair çelişkiler ortaya çıkıyor.
O çelişkileri biraz açalım.
Bu davanın içerisinde;
1990’lı yıllarda yaşanan faili meçhul cinayetlerde adı anılan Emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile birlikte JİTEM'i ben kurdum diyen Albay Arif Doğan gibi isimler var.
Başka kimler var?
Hrant Dink’e uygulanan Linç girişiminin mimarlarından ve 301. maddeden açtığı davalarla gündeme gelen avukat Kemal Kerinçsiz.
Susurluk skandalından adını bildiğimiz ve çetelerle ismi anılan Özel Harekat Daire başkanvekili İbrahim Şahin…
Susurluk davası hükümlüsü aynı zamanda ismi çetecilikle anılan Sami Hoştan…
Yine hakkında mafya ve çete üyesi iddiaları bulunan Sedat Peker ve Drej Ali olarak tanınan Ali Yasak.
Veli Küçük’ün has adamı olan Emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin.
Aydın ve yazarlara karşı yürütülen Linç kampanyasının diğer isimlerinden emekli Astsubay Oktay Yıldırım.
14 suçtan sabıkası bulunan “Sahte Yeşil” olarak da bilinen Osman Gürbüz.
Ve bir başka isim; Tuncay Özkan…
Anasol-M adı verilen hükümetin, 19 Aralık 2000'de yaptığı F TİPİ CEZAEVİ Operasyonu’nun medyadaki en büyük destekçisi olan, henüz inşaat aşamasındaki F Tipi Cezaevi’nde gerçekleştirdiği çekimleri ekranlarda ballandıra ballandıra anlatarak, “Koğuşlar çok güzel” diyen Tuncay Özkan’dan bahsediyoruz.
Bakın Tuncay Özkan’ın bu yönünü anlatan en gerçekçi yaklaşımı Barış Yarkadaş şu yazısıyla ortaya koymuştur;
O dönem, biz bir avuç gazeteci, hem Gazeteciler Meclisi Girişimi (GMG) hem de örgütlü olduğumuz Çağdaş Gazeteciler Derneği’nde (ÇGD) “şimdinin sözde ulusalcısı” Tuncay Özkan’a çağrı yapıyor ve şunu söylüyorduk: “F Tipi Cezaevi, tretman uygulamasıdır. Tecrittir. AB ve ABD destekli bir politikadır. Amacı da devrimci – yurtsever ve sosyalistleri çıldırtarak öldürtmek, yok etmektir.”
Tuncay Özkan’ın başını çektiği medyadaki grup, Jandarma’nın da yönlendirmesiyle, “F Tipi Cezaevi’ne güzelleme” yapıyordu. İnsafları ve izanları yoktu. Bizler “Cezaevinde 3 kişinin aynı odada kalması işkencedir” dedikçe, Kanal D yayınlarını daha da azgınlaştırıyordu. Özkan hızını alamıyor, Radikal Gazetesi’ndeki köşesinde F Tipi Cezaevi’nin neden gerekli olduğuna dair yazılar döşeniyordu.
AB ve ABD’nin istediği, TSK’nın da uygun gördüğü cezaevlerinin propagandası şimdinin “ulusalcısı” Özkan eliyle yürütülüyordu. İşte kanlı F Tipi Cezaevleri Operasyonu’na böyle zemin hazırlandı. Bizler “Tamam, bari cezaevlerindeki koğuşlarda en azından 12 kişi kalabilsinler” dedikçe, Tuncay Özkan “3 kişi kalmaları dahi iyi” diye yayın yapıyordu.
Oysa ki; 3 kişilik koğuşların insan ruhunda onulmaz yaralar açtığı defalarca açıklanmıştı. Ancak Tuncay Özkan’ın bunları duyacak hali yoktu. İktidara sırtını dayamış olan Özkan, ANAP’ın İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ve DSP’nin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün “yardımcısı” rolündeydi. “Sözde Ulusalcılar” ABD’nin istediği operasyonu bir gecede gerçekleştirmiş, ülkenin en değerli evlatlarına yönelik operasyonlarda 21 kişi hayatını kaybetmişti.
O operasyonların bir hedefi de “sağın önünü açmak”tı. Sosyalist solun yok edilmesi, sahanın sağ politikalara teslim edilmesi demekti. Çünkü; ekonomik krize gireceği belli olan Türkiye’ye IMF’nin ‘’acı reçete”si uygulanacaktı. Bunun için de IMF karşıtı olan tüm dinamik güçlere gözdağı verilmesi gerekiyordu. Cezaevi operasyonları işte bunun için yapıldı.
Sonrasını biliyorsunuz…
Anlatmama gerek yok…
Şimdi söyler misiniz?
Bu Tuncay Özkan mı ulusalcı!
Bu Tuncay Özkan mı AB – ABD karşıtı!
Bu Tuncay Özkan mı Atatürkçü, Kemalist, Cumhuriyetçi!
Yapmayın Allah aşkına!
Bari, “Ulusalcılık”ın içini boşaltmayın!
Ve sevgili Barış’ın ezber bozan son satırları da aynen şöyle;
Tuncay Özkan nasıl bir “ulusalcı” ki; Kanaltürk adlı TV’sini Amerikancı Fethullah Gülen’in yandaşlarına satmakta bir dakika dahi tereddüt etmedi! Fethullah Gülen yanlılarına yeni bir “propaganda aracı” hediye etti!
Konuya tekrar dönersek, özü itibariyle yukarıda sadece bir bölümünün ayrıntılarını verdiğim isimler CHP’nin de açık destek verdiği Ergenekon dosyası kapsamı içerisindedir.
Yani bunlar, CHP’nin açık desteğini omuzlarında, arkalarında hisseden isimlerdir…
Soruyorum size;
Sosyalist ilkeleri kendisine hedef edinen ve kendisini emekten, insan haklarından, demokrasiden ve en önemlisi de SOL’da tanımlayan bir partinin bu isimlerle bir arada anılması kocaman bir çelişki değil de nedir?
Cumhuriyet Halk Partisi’nin artık bu davanın isimleriyle yüzleşmesi gerekiyor, davanın içerisinde bulunan Mustafa Balbay ile Veli Küçük veya Kemal Kerinçsiz ile İlker Başbuğ arasındaki ayrımı görmesi ve kafa karışıklığını gidermesi gerekiyor. Aksi halde AKP’nin çorba haline getirdiği bu olayın tuzunu da CHP katacaktır.
Sözün özü;
Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi, CHP içerisinde bulunan gerçek demokrat ve sosyalist görüşleri dikkate almalı “CHP Ergenekon’un neresinde” sorusunu masaya yatırmalı ve tercih edilen “duruş”u bir an önce ortaya koymalıdır.
Olması gereken;
Ya Mustafa Balbay. Ya da Veli Küçük’ten yanasınızdır, bunun ortası da yoktur…
Buyurun, tercih sizindir…
Not: Bilim ve onurlu eğitimin kalesi olan ODTÜ'de öğrencilere karşı uygulanan faşizan baskıcı yöntemi şiddetle kınıyorum...
Özlü söz;
Politikada çoğunluk kuralının haklılaştırılması onun ahlaki açıdan doğru olduğunu göstermez… -Walter Lipmann-
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- Kılıçdaroğlu’nu CHP’den atmak için; Ne olması gerekiyor?
- Cemil Tugay’ın haklı isyanı
- TANSAŞ modeli İZMAR can suyu olacak
- İzmir’de böyle bir İl Başkanı olduğu için AKP çok şanslı…
- CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı Özgür Özel’e kalabilir
- Buca’da Görkem Duman farkı
- AKP Selçuk’u unutsun..
- Kreşleri kapatmak ne demek?
- Tunç Soyer’in miadı dolmadı mı?
- Konu kendi Belediyeleri olunca; AKP’li vekiller dut yemiş bülbüle dönüyor
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Romantik Asansör Pozları Olay Oldu
Uzak Şehir’in Alya’sı Sinem Ünsal, sevgilisi Berk Cankat ile hasret giderdi. Dizi çekimleri nedeniyle sevgilisinden uzak kalan güzel oyuncu, romantik asansör pozuyla hayranlarından tam no...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Vücudunuzdaki bu sinyaller ele veriyor...
Vücut, metabolizmanın sağlıklı şekilde çalışması için yalnızca besinlere değil, aynı zamanda temel vitamin ve minerallere ihtiyaç duyar. Özellikle kış aylarında yetersiz vitamin alımı, hem fiziksel hem de duygusal değişimlere yol açabilir.





Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.