Yukarı
1

Sinan Kara

Yetmez ama “Evet”çiler….

28 Kasım, 2012

   Basın dünyasındaki iki yüzlülük, çirkinlik boyutuna ulaşabiliyor. CHP’nin hafta sonunda Buca’da partiye sağdan gelen yeni üyelerinin rozet takma töreni vardı.

   Türkiye’de çarşaf giyen yegâne il olan Erzurumlu bir kadın İzmir’de CHP üyesi oldu.

   Erzurum’dan İzmir’e göç edenlerin son seçimlerde zaten CHP’ye oy verdiğini herkes biliyor. Bir bölüm Erzurumlu ise MHP’den yana tavrını koyuyor.

   Ancak yerel seçimlerde Erzurum’dan İzmir’e göç eden yurttaşların belki de iddialı olabilir ama yüzde 90’ından fazlası CHP’ye oy kullandı.

   Anlayacağınız İzmir farklı bir kent. Bu kentte Konyalılar da Konya’da yaşayan hemşehrileri gibi değil. CHP’ye oy kullanan Konyalı yurttaş sayısı da bir hayli fazla.

   Merkez sağdaki Balkan göçmenlerinin de neredeyse tamamı yerel seçimlerde CHP’den yana tavır aldı. Özellikle Buca ve Bornova gibi bu kökten adaylarla rahat eden Balkan Göçmenleri açık bir tavırla AKP’nin karşısında yer aldı. CHP bu yörelerde Balkan göçmeni kökenli adaylarla yine seçimi rahat kazanır diye düşünüyorum.

   Çünkü buralarda yaşayan “muhafazakar” balkan göçmenleri kendilerini AKP’ye çok yakın görmüyor.

   Lâkin AKP tavırlarıyla ANAP veya DYP gibi merkez sağ partilerden farklı olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Bu durum CHP’nin oylarını özellikle yerel seçimlerde daha da artırıyor.

   Tersten bakınca

   CHP üst yöneticilerinin ardından CHP İzmir İl Başkanı Ali Engin de çarşaflı üyesinin yanında durdu ve yapılan işin yanlış olmadığı görüşünü tekrarladı. Burada benim sorgulayacağım konu şu…

   İzmir basınındaki bazı eyyamcılar hem AKP’ye yaklaştılar hem de takiye yapıyorlar. Mesela Milliyet Gazetesi şimdi siyasetin neresinde?

   Tabiî ki iktidar kanadında…

   Sahibi kim?

   Futbol Federasyonu Başkanlığı’na uçan Yıldırım Demirören…

   Demirören’in Başbakan ile kucaklaşmalarını sanırım bilmeyeniz yok. Malumunuzdur; başbakanla kucaklaşanın “ihya” olduğu dönemlerdeyiz.

   Neyse…

   Peki şimdi Milliyet ne yapıyor?

   Tabiî ki takiye yapıyor.

   Yaptıkları haberlerde Çarşaflı üyenin CHP’ye yakışmadığını ima ediyorlar.

   Peki bunlar daha önce ne söylüyorlardı;  CHP halkın tümünü kucaklamıyor…

   CHP şimdi ne yapıyorsa onun tersi görüş belirten bir grup türedi İzmir’de. AKP’den ve AKP’li işadamlarından seçimde ilan alacak, hükümetten korkan, İzmir’deki bazı bakanlara yakın olmak için çaba sarf eden ruhunu satmış gazeteciler CHP ne yapsa vurmaya başladılar.

   Devrim kanunlarını hatırlayan bazı meslektaşlarım bir gün öncesinde AKP siyasetine su taşıyorlar. Bir gün sonra Atatürk akıllarına geliyor.  

   Ertesi gün Azizci oluyorlar. Bir sonraki gün kıbleleri şaşıyor, Aziz beyi terk eder gibi oluyorlar. Sonra başka bir kıbleye dönüyorlar.

   Tanrı bu arkadaşlarımızı korusun…

   CHP’ye merkez sağdan ve AKP’den katılan yeni üyelerin varlığı ise yorumlanmıyor nedense.

   CHP’nin bir Türkiye Partisi olması gerektiğini yazanlar geçmişteki bu düşüncelerinde samimi değil hatta yalancı.,.

   O gün öyle yazmaları gerekiyordu bugün Atatürk’ün bu ülkeye getirdiği devrimci gelişmelerinin savunucusu oldular.

   Beyler kıbleniz şaşmasın.

   Ya gerçek bir entelektüel olun ya da AKP’li… Eğer CHP’yi savunuyorsanız ise bir önceki söylediğiniz ile bir sonra söylediğiniz birbirini tutsun. İzmir’deki çarşaflı kadın CHP üyesi oldu. En azından bu seçimde oyunu CHP’ye verecek.

   Neden mi?

   Çünkü oy verdiği AKP’den beklediğini alamadı.

   Bu gerçek üzeriden bir tartışma açma cesareti gösterirseniz sizi kutlarım. Yoksa Atatürk’ün arkasına “Atatürkçülük kalkan geç arkasına saklan” biçiminde sığınıp CHP’yi vurmaya kalkışmayın.

   CHP tam da sizin istediğiniz gibi davrandı. Türkiye partisi olmaya çalışıyor. Ve o gerçeğe göre gelen üyeye kapısını kapatma lüksü olmadığını da görüyor.

   Bilmem anlatabildim mi!..

   Dikili’de seçim

   Yolsuzluk, hırsızlık, zimmet işlerine girişmeden hayatının yarısını Belediye Başkanlığına adayan ve ortaya koyduğu samimi icraatlarla halkın sevgilisi olan Sevgili Osman Özgüven’e verilen cezalar kamu vicdanını oldukça rahatsız etti.

   Yargıtay’ın bu cezaları onamasından sonra geriye sadece çıkacak kanun paketlerinden yararlanma gibi bir şans kaldı ve Osman başkan da  şu anda İsveç’te yaşamını sürdürüyor.

   Kimileri bu gidişi “kaçış” olarak nitelendirse de bana göre bu bir “sürgün”dür.

   Çünkü verilen cezaların adaletsiz oluşu, benle beraber büyük bir kesimi de rahatsız etmiştir.

   O nedenle ben Osman başkanın İsveç’te oluşunu “sürgün” olarak nitelendiriyorum.

   Eğer kalmaya devam ederse bu kalış bir süre sonra “vatan hasreti”ne dönüşecektir. Tıpkı Nazım gibi…

   Şimdi gelelim bundan sonra olacaklara.

   Dikili’de AKP’li üç meclis üyesinin kendi içlerinden aday çıkarmayacağı açıklandı. Zaten çıkarsa da kazanamaz çünkü sayısal durumu yetersiz.  Buradaki bir meclis üyesi de MHP’li.

   Geriye kalan yedi kişi ise CHP’nin meclis üyeleri. Bu kişiler arasından çıkacak bir kişi ye grup kararı saygı gösterecek ve o kişi Osman başkanın emanetini seçimlere kadar koruyacak.

   İlk bakışta ciddi şekilde iki isim ön plana çıkıyor. Daha önce de yazdım, bunlardan birisi mevcut Başkan vekili Yusuf Altıparmak. Bir diğeri de Meclis Üyesi Rıza Gök.

   Öğrendiğim kadarıyla Osman Özgüven’in yerine vekil  bıraktığı Yusuf Altıparmak’ın desteklenmesine dair işaret verdiği konuşuluyor.

   Ancak başka bir gerçek, Altıparmak’ın yaş haddi ve vizyon eksikliğinin olduğuna yönelik tartışmaların olduğu gerçeğidir. Bu durumun da Dikili için avantaj olmayacağı kaygıları var.

   Geriye kalan diğer aday Rıza Gök’ün ise işletme fakültesi mezunu olması ve maliye muhasebe işlerini iyi bilmesinin avantaj olduğu ifade ediliyor. Rıza Gök’ün uzun süreden beri Dikili’de mali açıdan da hem CHP’yi hem de Dikili Spor kulübünü ayakta tutan isim olduğu da ayrı bir artı olarak karşımıza çıkarken, İl Başkanı ve İlçe yönetiminin de bu isim üzerinde fikir birliği yaptığından söz ediliyor.

   Neyse…

   Bir şekilde bu seçim tamamlanacak ama önemli olan bundan sonra Dikili’de güzel işler yapan Osman Özgüven’in icraatlarından ve onurlu duruşundan feyz almak ve aynı ruhla çalışmaktır.

   Özlü söz;

   Sözün en güzeli, söyleyenin doğru olarak söylediği, dinleyenin de yararlandığı sözdür. (Aristo)

 



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Romantik Asansör Pozları Olay Oldu

Uzak Şehir’in Alya’sı Sinem Ünsal, sevgilisi Berk Cankat ile hasret giderdi. Dizi çekimleri nedeniyle sevgilisinden uzak kalan güzel oyuncu, romantik asansör pozuyla hayranlarından tam no...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Vücudunuzdaki bu sinyaller ele veriyor...

Vücut, metabolizmanın sağlıklı şekilde çalışması için yalnızca besinlere değil, aynı zamanda temel vitamin ve minerallere ihtiyaç duyar. Özellikle kış aylarında yetersiz vitamin alımı, hem fiziksel hem de duygusal değişimlere yol açabilir.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR