Mezar Soygunculuğu…

   İzmir’de dün sabah erken saatlerde yaşanan iş durdurma ve sonrasında da iş bırakma eylemi dün akşam saatlerinde çözüldü. Ancak ortaya çıkan yönetim zafiyeti İZBAN’ın trajik halini de ortaya koydu.

   Taşeron işçilerin yüksek maaşla çalıştıklarından dolayı sözleşmeli personelin maaşlarında iyileştirme yapılması için uzun süreden bu yana süren bir pazarlık vardı ancak yöneticilerin kulak arkası yapması sonucunda iş geldi dünkü eylemlere kadar dayandı.

   Ve ne acıdır ki on üç işçi de bu eyleme iştirak ettiğinden dolayı ekmeğinden oldu.

   Aslında burada sorgulanması gereken konulardan birisi de İZBAN’ın yapısıyla ilgili durumdur.

   İZBAN yüzde 50 İzmir Büyükşehir, yüzde elli ise TCDD yani Ulaştırma Bakanlığının ortaklığıyla oluşan bir şirket ve işin ilginç tarafı burayı kimin yönettiği de belli değil. Bunun örneği de dünkü eylem sırasında, işçilerin karşılarında muhatap bulamamalarından ortaya çıktı.

   Biliyorsunuz iş propagandaya geldiğinde Büyükşehir bir taraftan Ulaştırma Bakanlığı da öte taraftan İZBAN’a sahiplenerek, yaptıkları hizmeti övünmekten geri durmuyorlar. Ancak dünkü olay da aslında her şeyin “reklam”dan ibaret olduğunu görmüş bulunduk.

   Bu eylemin ortaya çıkmasıyla birlikte “İzmir’de taşeronu kaldırdık” diyen Aziz Kocaoğlu’nun da aslında bizleri bir kez daha kandırdığı da ortaya çıktı. Çünkü İZBAN’da taşeron firma ve çok sayıda da taşeron işçisi çalıştırılıyor. Yani taşeronu kaldırdık sözü bahane.

   Buradan bir çift söz de AKP İl Başkanına ve Ulaştırma Bakanına söylemek gerekiyor.

   Dün krizin ortaya çıkmasıyla birlikte, ekmeğinden olan işçilerin sosyal haklarını iyileştirmek ve çözmek yerine konuyu siyasi malzeme yapan AKP İl Başkanlığının “Durumdan vazife çıkarmak” için yaptığı açıklama evlere şenlikti.

  İsterseniz önce o açıklamayı paylaşıp arkasından da gereken yorumu yapalım:

   İzmirliler Binali Yıldırım’a minnettar

   AK Parti İzmir İl Başkanı Ömer Cihat Akay, İZBAN ile Demiryol-İş Sendikası arasındaki toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde uzlaşma sağlanamaması sonrası yaşanan iş bırakma eyleminin ardından İzmirlilerin mağdur olmaması için hemen devreye giren ve gereken tedbirleri alan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’a minnettar olduklarını belirtti. Bakan Binali Yıldırım’ın talimatıyla Ankara’dan 10, TCDD 3. Bölge Müdürlüğünden de 10 olmak üzere 20 makinistin İZBAN’da görevlendirildiğini hatırlatan AK Parti İzmir İl Başkanı Ömer Cihat Akay,“Sayın Bakanımız her zaman olduğu gibi yine İzmir’in sorunlarına karşı duyarlı davranmış ve İzmirli hemşehrilerimizin ulaşımda sorun yaşamaması için gereken tedbirleri almıştır. Sayın Bakanımız Binali Yıldırım’a bu duyarlılığı ve İzmir’e verdiği önem için hemşehrilerimiz adına teşekkür ediyorum. Sayın Bakanımızın her zaman söylediği ‘İzmir’de tüm paydaşlarla ortak hareket, siyaset yerine hizmet.’ sözünün ne kadar gerçek olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. İzmir’in bakanı, İzmirlilerin bakanı Binali Yıldırım’a minnettarız.” dedi.

   Açıklama aynen böyle.

   Buna Anadolu kültüründe “Mezar soygunculuğu” denir. Çünkü, sorumlu olduğunuz bir yerde işçiler ekmeğinden olacak ve onların sorunlarına kulak verilmesi gerekirken, siz Ankara’dan emeklileri getirerek taşıma suyuyla değirmeni çalıştırmaya çalışıyorsunuz.

   Sayın Bakan duyarlılık göstermişmiş?

   İzmirli olarak Bakana minnettarmışız falan filan. Geçiniz bunları. Duyarlılık birilerinin ekmeğinden edilmesine seyirci kalmak değildir, ya da olayı “siyasi malzeme”ye çevirmek hiç değildir.

   İşten cep mesajlrıya çıkartılan 13 işçinin durumu da sanırım karara bağlanacak. Umuyorum o işçiler tekrar işlerine döner ve insanca koşullar içerisinde çalışmaları sağlanır.

   Sözün özü;

   Dünkü olayla ilgili %50 ortak Sayın Kocaoğlu yine her zamanki gibi krizi yönetememiştir. Diğer yüzde elli ortak AKP=Ulaştırma Bakanlığı da bu durumdan siyasi mana da nasiplenmeye çalışmıştır.

   Yani, her iki tarafta kötü bir sınav vermiştir…

   Özlü söz;

   Hukuk, Demokrasi, Özgürlük, Ekonomi, Dış Politika veya Eğitim; AKP’nin neresinden tutarsanız tutun elinizde kalıyor! -Sinan Kara-