Vatan Sağolsun!
08 Eylül, 2012Allaha şükür ki gazetecilik sicilimizde Genelkurmay tarafından ve Valiler tarafından açılan davalara muhatap kalmışlığımız da vardır. O nedenle tekrar yazmakta hiçbir acemilik çekmiyor ve sakınca görmüyoruz. Bu meslek böylesine zevkli bir o kadar da meşakkatlidir ve her koşulda hakkını vermekte gerekir.
Afyon’da yaşanan iki farklı olay hem derinden üzdü, hem de zıvanadan çıkardı.
Bu ülkenin birlikteliğini ve parçalanmasını önlemek için yüzbinlerce ana, evladını asker ocağına gönderirken vatan sağolsun, şehit verirken de yine aynı kutsal sözü tekrarlayarak vatan sağolsun ağıtlarını yakar. Bu otuz yıla yakındır da böyle olmuştur.
Oysa, gelmiş geçmiş yönetimlerin basiretsizliği ve vurdumduymazlığının da neden olduğu adı bir türlü konulamayan bu acıların bir rant kapısı, hatta bir sektör haline dönüştüğü de ayrı bir tartışma konusudur.
Ama her şeye rağmen yine anaların “vatan sağolsun” sözleri yüreklerimizi yakmaya ve parçalamaya ara vermeksizin devam ediyor.
Asıl konumuz Afyon’da meydana gelen patlama ve bunun bir kaza mı, yoksa sabotaj mı olduğunu irdelemek olmalıydı. Ancak sağ olsunlar böylesine acılı bir günde bile bu ülkenin devletini temsil edenler, görgü kurallarını ve insanlık onurunu ayaklar altına almaktan sakınmıyorlar.
Az buz değil yirmi beş askerin hayatını kaybettiği berbat bir günde, hediyelerle meşgul olan bir Vali ve güya oraya olayın tetkikini yapmak üzere giden, fakat kendisine bahşedilen hediyelerle uğraşan bir Genelkurmay Başkanını da görmüş olduk.
Şu manzaraya bakınız;
Bir tarafta Afyon Şeyhi, diğer tarafta Genelkurmay Hazretleri, Çok uzak değil hemen arka tarafta ise parçaları tek tek toplanan bu ülkenin evlatları.
Vatan sağolsun…
Onlar “Mühim” adam olduklarından dolayı, patlayan “Mühim-Mat”ın hangi bedenleri ne şekilde parçaladığından ziyade, al gülüm-ver gülüm işleriyle alakadar haldeler.
Vali efendi, orada lime lime olan askerlerin en rütbelisine hediyelerin cinsini anlatmakla, en rütbeli ise verilenlerin niteliğini anlamak ve yangından mal kaçırır gibi avuçlamakla meşgul.
O fotoğraflara bakınca yazıklar olsun size ve sizi oralara atayan zihniyete demek geliyor içimizden. Ülkenin getirildiği şu duruma bakınız;
Başbakanı vatandaşa “geri zekâlı” der, Bakanı vatandaşa “takla” attırır. Bir diğer bakanı “eğitim sistemine karşı çıkan Laik ve PKK’lıdır” gafletine düşer, ötekisi “birkaç Mehmet’in ölmesiyle Meclis mi açılır” diye zırvalar. Milletvekilin oğlu “polisi sıraya” dizer. Valisi kalkar Malatya’da yaşanan linç girişimine “ufak çaplı gerginlik” tanımını koyar. Alevileri sevmediğiyle bilinen Kaymakamı ortopedik özürlü Alevi bir vatandaşa “Bu halinle bilgisayarı nasıl kullanacaksın?” diye yakışıksız bir bahane üretir. Belediye Başkanı kalkar sanatçılara yönelik ''Türkiye'de sanatçı olmanız için esrar partisinde tutuklanmanız gerekiyor" açıklaması yapar.
Son olarak yine “Piknik ve ören yerleri dâhil olmak üzere, şehrinde içkiyi yasaklamaya yeltenen” o bildiğimiz Afyon Şeyhi bir kez daha midemizi bulandırır. Yirmi beş askerin canlarını kaybettiği acılı ve hassas bir günde bu ülkenin (aslında AKP menşeili) Genelkurmay başkanına hediye dağıtma pişkinliğine girişir ve o Genelkurmay başkanı da böbürlenerek kabul eder.
Yani anlayacağınız resmen bu ülkenin çivisini çıkardılar. Açıkçası ne dini açıdan, ne ideolojik anlamda, ben bu anlayışı fiziksel ve düşünsel anlamda bir yerlere yerleştirememenin sıkıntısını yaşıyorum. Çünkü her açıdan olağanüstü bir tutarsızlığın sergilendiğine tanık oluyoruz.
Gelişmiş ülkelerde bir para alındı makbuzunu belgeleyemeyen Başbakanla kabinesi gurur istifası ederken, bunların yediği haltın sayısını unutur ve neredeyse ezbere bilir hale geldik.
Biliyorum içinizden “inanılır gibi değil” sitemleri yükseliyor ve o hediye alışverişi sırasında kameralara “pişkince” sırıtan her iki “Mühim” kişiliğe kızıyorsunuzdur, sonuna kadar da haklısınız. Bence istediğinizi söyleyebilme hakkına da sahipsiniz. Çünkü o esnada ölenler sizin çocuklarınız, hediyelerin derdine düşenler ise sizin vergilerinizle karınlarını doyuran zevattır.
O nedenle onlara korkmadan, yılmadan, içinizden geldiği gibi istediğinizi söyleyebilme hakkına sonuna kadar sahip olduğunuzu düşünüyorum. Çünkü onlar size bu fırsatı fazlasıyla vermişlerdir.
Yine bazı geri kafalılar çıkıp mantıkla örtüşmeyen bazı saçmalıklar üretecektir ama bana göre burada yapılması gereken tek şey vardır; AKP Hükümeti eğer demokrasiyle yönetildiğimizi söylüyor ise, atadığı her iki sorumsuzu da görevden almalıdır.
Aman heyecana kapılmayın, bu beklediğim bir olay değil sadece ve sadece küçücük, yani binde bir olsa da olasılıktır. O binde birlik pay ise, hani insanoğludur şaşar-beşer sürprizinden ibarettir.
Çünkü o Vali ve Genelkurmay Başkanı AKP’nin talimatıyla o makamlara gelmiş ve kendilerine bahşedilen görevleri “sükunet” içerisinde yerine getirmektedirler.
Eğer aksi olmuş olsaydı, o Vali toplumu bölen “içki yasağından” sonra ve o Genelkurmay başkanı da “Roboski” katliamından sonra görevlerinden alınmış olurdu.
Haksız mıyım?
Not : Yarın 9 Eylül İzmir'in kurtuluşu. Bütün İzmirlilerin kurtuluş gününü kutluyor, o günlerin geleceğe ışık tutmasını diliyorum.
Özlü Söz:
Yüzde 50 kesimin oy verdiği olağan üstü egoizm ve pişkinlik ile "Türkiye’de ne halt edersen mubahtır" psikolojisindeki anlayışın en önemli temsilcilerinden birisi iç işleri bakanı İ. Naim Şahin’dir. Aynı zamanda; Gelişmiş ülkelerde bırakın bakan olmayı, ahır bekçisi bile olmaması gereken bir adamdır... -Sinan Kara-
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- Cemil Tugay’ın haklı isyanı
- TANSAŞ modeli İZMAR can suyu olacak
- İzmir’de böyle bir İl Başkanı olduğu için AKP çok şanslı…
- CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı Özgür Özel’e kalabilir
- Buca’da Görkem Duman farkı
- AKP Selçuk’u unutsun..
- Kreşleri kapatmak ne demek?
- Tunç Soyer’in miadı dolmadı mı?
- Konu kendi Belediyeleri olunca; AKP’li vekiller dut yemiş bülbüle dönüyor
- Biraz sabır... Cemil Başkan güzel işler yapacak
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Bestemsu Özdemir güzel haberi duyurdu
Oyuncu Bestemsu Özdemir, eski basketbolcu Ersin Görkem ile evlenmeye hazırlanıyor. Özdemir, sevgilisinin evlilik teklifine "Evet" dediğini duyurdu. Eski basketbolcu Ersin Görkem ile yeni ...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
İşte ekmek yerine tüketilmesi gereken tek besin
Prof. Dr. Canan Karatay, ekmek tüketimine sert çıkıp kahvaltıda ekmek yerine “Maraş cevizi” önerdi. Ancak bu öneri sosyal medyada hem destek hem de tepki gördü. Sağlıklı yaşam konusundaki çıkışlarıyla sık sık gündeme gelen Prof. Dr. Canan Karatay, bir kez daha beslenme alışkanlıklarını sorgulatan açıklamalarda bulundu.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.