Yukarı
1

Sinan Kara

Başbakan Toplumu Fena Geriyor!

06 Eylül, 2012

   Geriyor!

   Durmaksızın geriyor!

   Yüzü her kızardığında ve şekilden çıktığında, yine birilerinin başına bir şeyler gelecek kaygısı ve algısı oluşuyor zihinlerimizde. Akabinde bir yerlerde aklımızın almadığı operasyonlar yapılıyor, düzenekler kuruluyor, birimlerin fütursuzca görüntüleri yansıyor piyasalara.

   Hukuk Devleti iddiasında olduğumuz bu güzel ülkenin Savcıları, Başbakanın bir parmak hareketine bakıyor. İşaret parmağını her kaldırdığında adeta dava açma yarışı başlıyor, bir süre sonrada gereğini yerine getirmenin huzuru hâkim kılınıyor. Ve aynı Savcılar Başbakanın bir başkalarına yaptığı ayrıştırıcı, yok edici, hakaret içerikli sözler karşısında ise “süt dökmüş kediye” dönüyor.

   Biz gariban halk ise, hukukun kimlere karşı üstün olduğunun farkını anlamadan, hukukun üstünlüğünden bahsetmek gibi bir çelişki halindeyiz.

   En çok “vay canına” dediğim nokta ise, Başbakanın basın açıklamalarına katılan gazetecilerin ürkek ve kararsız soru sorma halleridir.

   Öyle ki;

   Başbakanın yanlış ve abartılı bir açıklaması veya cevabı karşısında o gazetecilerin “soruşturmacı” yönlerinin ne denli dumura uğradığını gözlemleriz. Hatta şahsen “ah ben orada olsaydım” dediğim anlar da çok olmuştur.

   Neticede toplumsal bir korkunun inşa edildiği ülkemizde, gazetecilerin ne denli bir baskı altında olduğunu da anlamak elbette zor değildir.

   Ancak her ne olursa olsun bildiğim tek şey vardır. O da birilerinin baskısına teslim olmadan bu mesleğin hakkını onurluca yerine getirmektir.  Çünkü gazeteci olarak bizler korkuyor, baskıya ve yanlışlara teslim oluyorsak, toplumdan duyarlılık beklememizin de anlamı kalmıyor.   

   Neyse…

   Başbakan gittiği her ortamda, her mikrofonu önüne aldığında bu ülkenin bütün değerlerini ve hassasiyetlerini tek çırpıda ayaklar altına alıyor. Kızıyor, öfkeleniyor, köpürüyor, bağırıyor, aksırıyor, öksürüyor, geğiriyor, nefret kusuyor, tehdit ediyor ve hızını alamayınca da ağzını bozuyor.

   İzledikçe atraksiyonu bol gerilimi yüksek bir Amerikan filminde olduğunuzu zannedersiniz. Doğal olarak siz de onunla birlikte gerilir, eğer duyarlı bir yurttaş iseniz yapmak istediğiniz o ütopik eylemi aklınızdan geçirirsiniz.

   Hani o an imkânınız olsa, sırf bu toplumu rahatlatmak için, elinize bir kevgir geçirip kindarlığa teşvik eden o ağızdan dökülenleri süzmek gelir içinizden.

   Şahsen böyle bir eyleme imzamı atmak isterdim. Çünkü bu toplumun bir ferdi olarak bende aşırı biçimde üzülüyor, geriliyor ve öfkeleniyorum.

   Otokratikliğin her aşamasını, dikta sisteminin bütün özelliklerini kendinde hak gören ve yüzde 48’e göre hareket ettiği algısıyla, geriye kalan çoğunluğa tahakküm ve dayatmacı uygulamalar sergileyen bir Başbakan tarafından yönetilmek artık bu toplumu sıkmaya, rahatsız etmeye başlamıştır.

   On yıldır başta terör olmak üzere, çok sayıda sorunun çığ gibi büyüdüğü bir Türkiye fotoğrafı, bizden öteye çocuklarımızın ve geleceğimizin de ne denli tehlike altında olduğuna yönelik endişeler oluşturuyor. Bu endişelerin başlıca sorumlusu da elbette AKP Hükümeti ve Başbakandır…

   Bu anlamda konuyu bir başka kötü örnekle sonlandıralım.

   Hatırlarsınız;

   Bir zamanlar, yani 1971-79 yılları arasında Uganda’yı yöneten aşırı milliyetçi tutumuyla bilinen İdi Amin adında bir “deli” vardı. Bu adamın olmayan aklı baskıya, katliama ve bir de unvan hinliğine çalışırdı. Yarattığı toplumsal erozyonun ardından kendisi de bir süre sonra ülkesinden kaçmak zorunda kalmıştı. Arabistan’a sığınmış ve sahipsiz bir şekilde ölmüştü. Mezarının nerede olduğu bile bilinmiyor.

   Bu “deli”nin en belirgin özelliği de, omuzları ve yakasının her metrekaresine madalya taktırmak, devlet başkanlığının yanına hapishaneler genel müdürü diye bir unvanı da eklemek gibi bir narsist düşünceye sahip oluşuydu.

   Anımsadığım kadarıyla bunların arasında “İngiliz İmparatorluğu Fatihi, Mareşal Doktor, Uganda Cumhuriyeti Ömür Boyu Devlet Başkanı, Uganda Silahlı Kuvvetler Başkomutanı, Konsey Başkanı Polis Şefi ve Cezaevleri Genel Müdürü” gibi unvanlarla kendi kendisini ödüllendirmişti.

   Demem o dur ki;

   Dünya tarihine baktığımızda bu tür anlayışların kalıcı olmadığı gibi, iyiliklerle anılmadığı gerçeğini görürüz. Bu örneklerden ders çıkarması gerekenler olur mu derseniz, bu saatten sonra çok zor diye düşünüyorum…

   Not 1: Alçaklığın tarifini anlattığım bir önceki yazıma gösterdiğiniz ilgiden dolayı hepinize teşekkür ediyorum.

   Not 2: Bugün Afyon'da askeri mühimmat deposunda akıllara durgunluk veren ve ilk açıklamalara göre kaza olduğu iddia edilen bir patlama oldu.
Sıcağı sıcağına yapılan açıklamalarda kaza olduğu söylense de, olayın kazadan ziyade sabotaj olduğuna dair kuşkularda var. Yakında ne olduğu anlaşılır. Hayatını kaybeden şehit askerlerimize Allahtan rahmet, acılı ailelerine ise sabır ve başsağlığı diliyorum.  25 insanın hayatına mal olan bu olayda sorumlulukları bulunanların durumu umuyorum süme altı yapılmaz.

   Not 3: İzmir Menderes'te batan teknede facia yaşandı. Aralarında çocuklarında bulunduğu ilk belirlemelere göre 60 insanın hayatını kaybettiği açıklandı. Mültecilerin parasını söğüşleyen ve bununla yetinmeyip canlarına da kast eden "insan kaçakçıları" için caydırıcı bir düzenlemenin olması gerekiyor. Neticede bu insanlık dışı olaylar sonucunda yaşamını yitirenlerin sayısı oldukça yüksek seviyede. Çok acı ve üzücü bir olay.

   Özlü Sözler;

   Küçücük yavrusunu okula göndermek istemeyenleri “geri zekalı” olarak ilan eden, toplumu kendi angajmanına çekmek uğruna “küfür dili”ni kullanan sen ey Başbakan ve '5,5 yaşındaki çocuklarını okula göndermeyen aileler normal değil, PKK'lı ve Laik' yakıştırması yapan ey bakan müsvettesi; Size nasıl bir teşhis koymak gerek!
                                                                                                           -Sinan Kara-



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

30 kilo veren Ata Demirer'i görenler şaştı kaldı

Ünlü komedyen ve oyuncu Ata Demirer son dönemde yalnızca sahne performansları ve projeleriyle değil, geçirdiği fiziksel dönüşümle de gündemde... Kısa sürede verdiği 30 kiloyla bambaşka bi...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

119 ülkede görüldü, yayılıyor: Milyonlarca kişi tehlikede!

Hiçbir sınır tanımadan hızla yayılan tehlike, uzmanları bile alarma geçirdi. Görüldüğü ülke sayısı 100’ü aştı, vaka sayıları tırmanıyor. DSÖ ilk kez kapsamlı bir tedavi kılavuzu yayımladı. Her yıl milyonlarca insan sivrisineklerin taşıdığı virüslerle enfekte oluyor. Sağlık uzmanları tehlikenin kapda olduğunu söylerken, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ise bu tehdide karşı tarihinde ilk kez harekete geçti.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR