Başbakan Bölücülük Yapıyor
11 Ağustos, 2012Kısa bir tatilden sonra tekrar birlikteyiz ve yazmaya kaldığımız yerden devam.. Merhaba...
Türkiye’de 2003 yılından bu yana iktidarı elinde bulunduran AKP, artık siyasal bir parti kimliğinden sıyrılarak “Devlet Partisi” haline gelmiş bulunmaktadır.
Başında bulunan ve Türkiye’de yaşayan 75 milyonun başbakanı olduğu iddiasıyla halkı kandırmaya çalışan Erdoğan ise Devlet Başkanı olarak görevini sürdürmektedir.
Çünkü Devlet partisi halini alan bir partinin, halktan uzaklaştığı da tarihteki önekleriyle yeterince açık ve mevcuttur.
Başbakan neden 75 milyonu kandırıyor?
Herkesin Başbakanıyım diyen bu kafa, diğer taraftan bu ülkenin çağdaş dinamiklerinden, temel taşlarından olan Alevilere salya-sümük saldırmaktan da geri kalmıyor.
O denli aymazlık içerisine düşüyor ki; Alevilerin kutsal mekanı olan Cemevlerine “ucube” diyecek kadar ileri gidiyor, öfkesini kusuyor bir taraftan da kafasının içerisindeki “yobaz” düşüncenin dışavurumunu gerçekleştiriyor.
Gelin bir empati yapalım.
CHP’nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu kalkıp camiler için “ucube” sözünü etmiş olsaydı acaba nasıl bir tepki ortaya çıkardı?
AKP’nin yargı mekanizması ve Yandaş medyası darağacını acaba hangi meydana kurardı?
Bunu bırakın söylemeyi, düşünmek dahi feci.
Lâkin“Ya Allah Bismillah Allahu Ekber” parolasıyla insanlar yakıldı bu ülkenin topraklarında. Hepimiz buna şahidiz!
Neyse…
Eğer bu ülkenin yasaları hepimiz için düzenlenmişse, mevcut yasalara göre Başbakan ayrımcılık yapıyor, yani halkıbölüyor.
Daha anlaşılabilir bir ifadeyle;
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunu işliyor.
Bu suçun TCK’da tanımı da şudur;
Madde 216 - (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması hâlinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yasa aynen böyle diyor.
Şimdi normal bir vatandaş bu tür bir “ırkçı” söylemi kullanmış olsaydı, bu ülkenin Savcıları derhal harekete geçer ve yukarıda bahsettiğim 216. Maddenin ilgili bentlerini işleterek suç duyurusunda bulunurdu.
Yani kamu adına görev yapan, bir anlamda kamunun avukatı niteliğini taşıyan herhangi bir savcı böyle bir suçun ortaya çıktığını gördüğü an gerekeni de yapar.
Merak ediyorum;
Başbakan’ın ayrıştırmayı tetikleyen ve bölücülük tohumları eken bu “ırkçı” sözünü dikkate alıp, harekete geçecek bir babayiğit Savcı var mıdır acaba bu Ülkede?
Şimdi bazıları diyecek ki, Başbakanın dokunulmazlığı var, nasıl dava açılır ki?
Bal gibi de açılır!
Açarsın dosyayı bekletirsin, ama en azından açarsın. Bakarsın gün gelir dokunulmazlık zırhı kalkar, o dosya üzerinden yargılanır ve hesabını vermek zorunda da kalır.
Çünkü aynı savcılar Başbakanın bir işaretiyle, başka Milletvekilleri için harekete geçmesini gayet iyi beceriyor.
Dedim ya bir tane babayiğit Savcı lazım…
Ne dersiniz, acaba kalmış mıdır?
Sözün özü;
Yaptığı her konuşmayı kin ve nefret üzerindenkurgulayan bir Başbakan ve onun bu düşmanca tavırlarına çanak tutanlar ve göz yumanlar, yargı önünde olmasa da, tarih önünde bu iğrençliklerinin hesabını elbette vereceklerdir.
Bilinen gerçek;
Aleviler bu ülkenin aydın ve kıblesi insana dayalı olan, hoş görülü toplumudur. Şimdiye kadar bir çok acıyı göğüslediği gibi, üstesinden de gelmiştir. Bunu da bertaraf edecektir.
Son olarak;
Bir zamanlar, Aleviliği pazarlık aracı olarak kullanıp AKP’den Milletvekilliğini kapan ve Alevi açılımı yapmak iddiasıyla Başbakanın kucağına oturan, AKP’nin eski İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu’na da ulaşıp, Başbakan’ın “ucube” sözünün açılıma dahil olup olmadığını da sormak lazım.
Ulaşırsam soracağım…
NOT: Geçtiğimiz günlerde Foça’da meydana gelen saldırıda hayatını kaybeden şehit askere Allahtan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Yaralı askerler için hastaneye koşan İzmirlilerin yaptıkları ise takdir edilecek boyutlardaydı. Hepimize geçmiş olsun...
Özlü Söz;
Direniş; her nefes alışında, inandıkların uğruna karşı koymak, kafa tutmak ve teslimiyete meydan okumaktır. Tıpkı; imkânsız bir aşk uğruna “Aşılamayacak dağlarda koşmak” gibi… -Sinan Kara-
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- Cemil Tugay’ın haklı isyanı
- TANSAŞ modeli İZMAR can suyu olacak
- İzmir’de böyle bir İl Başkanı olduğu için AKP çok şanslı…
- CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı Özgür Özel’e kalabilir
- Buca’da Görkem Duman farkı
- AKP Selçuk’u unutsun..
- Kreşleri kapatmak ne demek?
- Tunç Soyer’in miadı dolmadı mı?
- Konu kendi Belediyeleri olunca; AKP’li vekiller dut yemiş bülbüle dönüyor
- Biraz sabır... Cemil Başkan güzel işler yapacak
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Farah Zeynep Abdullah'tan 'Sperm bankası' itirafı
Çocuk istediğini söyleyen Oyuncu Farah Zeynep Abdullah, yaptığı bir röportajda "Babam sperm bankasından çocuk yapabilirsin diyor" itirafında bulundu. Oyunculuğunun yanı sıra sosyal medya ...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
119 ülkede görüldü, yayılıyor: Milyonlarca kişi tehlikede!
Hiçbir sınır tanımadan hızla yayılan tehlike, uzmanları bile alarma geçirdi. Görüldüğü ülke sayısı 100’ü aştı, vaka sayıları tırmanıyor. DSÖ ilk kez kapsamlı bir tedavi kılavuzu yayımladı. Her yıl milyonlarca insan sivrisineklerin taşıdığı virüslerle enfekte oluyor. Sağlık uzmanları tehlikenin kapda olduğunu söylerken, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ise bu tehdide karşı tarihinde ilk kez harekete geçti.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.