Hani İçeri Giremeyeceklerdi
06 Ağustos, 2012Ne demiş atalarımız; Büyük lokma ye ama büyük laf söyleme!
Kocaoğlu lokmayı yemeden lafı söyledi, kendisi için de iyi olmadı.
Konu, Sayın “Büyük Başkan” Kocaoğlu ile Ersu Hızır ve Ferda Eser’le bağlantılı.
Hatırlıyor musunuz Sayın Kocaoğlu, kısa bir dönem önce adlarını vermeden eski genel sekreter Ersu Hızır ve eski genel sekreter yardımcısı Ferda Eser'i görevden aldığını, bu iki eski bürokratın açtıkları göreve iade davalarını kazansalar bile Büyükşehir belediyesi'nde aktif görev yapmalarının mümkün olmadığını söyleyerek;
“Ben buradayken o iki şahıs buraya giremez, girerse ben durmam” demişti.
Malumunuzdur, geçtiğimiz günlerde Ferda Eser açtığı davayı kazanarak genel sekreter yardımcılığı görevine geri döndü ve görevlendirmesi de bizzat Kocaoğlu tarafından İtfaiyeden sorumlu genel sekreter yardımcısı olarak yapıldı.
Ne diyordu Kocaoğlu; Onlar gelirse ben burada durmam.
Ne oldu?
Özüne, sözüne sadık “Büyük Başkan” hala orada ve o kurumun başında.
Ben olsam durmam!
O büyük lafı ettikten sonra bir daha da saraya dönmem ve o koltuğa oturmam.
Neden mi?
Çünkü kendi personeliniz sizin söylediklerinizi “Boş konuşuyor” diye ciddiye almaz. Bu tür olayları emsal gösterir ve sizi sözünde durmayan bir başkan olarak nitelendirir.
Kocaoğlu’nun en büyük zaaflarından birisi de, düştüğü hataların ortaya çıkmasına rağmen o hatalarını görmeyişi ve kamuoyunu yanıltmaya devam etmesidir.
Özeleştiri denilen mekanizmanın maalesef ki zerresi yok sayın “Büyük Başkan’da”. Olmuş olsaydı şu an belki böyle bir konuyu da yazmıyor olacaktım.
Sonuç olarak;
Ferda Eser geri döndü ve görevine de başladı. Sanırım şimdi sırada Ersu Hızır var.
Bu anlamda yol yakınken Kocaoğlu’nun yapması gereken tek şey, Ferda Eser’e gitmek ve bükemediği bileği öpmektir.
Yapar mı?
Elbette yapmaz!
Hani “Büyük Başkan” dediysek o kadar da “Büyük”tür demedik…
O Başkan Panik yaptı
Bir önceki yazımda “Kim bu Fethullahçı Başkan?” başlıklı yazım üzerine, söz konusu Başkan panik yaparak “Bu adam beni mahvetti” diye yakınmaya başlamış.
Yani siz CHP içerisinde “Sahte Sosyal Demokrat”lık yaparak, perde arkasında da “Ben Fethullahçıyım” derseniz daha çok mahvolur, daha çok paniğe bağlarsınız.
Benim sorunum, kişilerin ne olduğuyla neyi desteklediğiyle ilgili değil, sahtekârlık yaparak, kendisine oy verenlere ihanet etmesine ve halkı keriz yerine koymasınadır.
Bu konuda beni arayanlar oluyor. İnanın ben isim vermeden karşı taraf bu yüzsüzün adını telaffuz ediyor.
Haliyle burası küçük yer. Kim kimin ne “mal” olduğunu da iyi biliyor.
Bu arada çok az sayıda okurlarımız da önceki yazımda verdiğim ipuçlarını yetersiz bulmuşlar.
Onları mı kırayım.
Bu kişinin bir özelliği de; Karşısındakinin elini sıkarken, sırıtarak havaya bakmasıdır…
Artık gerisi de sizin işiniz…
Bir Not : Okuyucularımızdan sıkça gelen “ Şu başkan köşeyi döndü, şu başkanın oğlu 350 milyarlık Mercedes aldı, şu Başkan Alaçatı’da 3 adet villa aldı” türünden mailler ve yakınmalar çerçevesinde, İzmir’de görev yapan tüm Belediye Başkanları üzerinden bir anket yapmanın daha doğru olacağı yönünde değerlendirme yaparak;
“Sizce; İzmir’de göreve geldikten sonra hangi Belediye Başkanı daha çok zenginleşerek, servetine servet katmıştır?” sorusunu siz halka sormayı uygun gördük. Karar sizindir.
Özlü Sözler:
Mesele muhaliflik yapmaksa; gerçek muhaliflik bir düşüncenin adamı olmak değil, gerektiğinde her düşüncenin karşısına çıkabilmektir. Bana göre muhalifliğin tanımı da budur... -Sinan Kara-
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- Cemil Tugay’ın haklı isyanı
- TANSAŞ modeli İZMAR can suyu olacak
- İzmir’de böyle bir İl Başkanı olduğu için AKP çok şanslı…
- CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı Özgür Özel’e kalabilir
- Buca’da Görkem Duman farkı
- AKP Selçuk’u unutsun..
- Kreşleri kapatmak ne demek?
- Tunç Soyer’in miadı dolmadı mı?
- Konu kendi Belediyeleri olunca; AKP’li vekiller dut yemiş bülbüle dönüyor
- Biraz sabır... Cemil Başkan güzel işler yapacak
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Ünlü şarkıcı çizme ve kürekle dans etti
Almanya ve Türkiye arasında mekik dokuyan ünlü şarkıcı Rafet El Roman, bu kez müziğiyle değil, evinin bahçesindeki neşeli haliyle gündeme geldi. El Roman’ın Almanya’daki evinin bahçesinde...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Kalbiniz kaç yaşında?
“Kalbin biyolojik yaşı” takvim yaşından farklı olarak kalbin yaşlanma hızını gösteren bir kavramdır. Yani kalbin yaşı, kalbin kaç kere attığıyla değil, nasıl attığıyla ölçülür. Bazen 40 yaşındaki bir kişinin kalbi 60 yaşında gibi davranabilir. Bazen de bunun tam tersi 60 yaşındaki birinin kalbi 40 yaşındaymış gibi sağlıklı ve güçlü olabilir.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.