Deniz Yücel etkisiz eleman mı?

Bir Siyasi partinin ana omurgası şüphesizdir ki örgütüdür. İl ve İlçe Başkanları ise bulundukları yerde o örgütün lideridir. Aynı zamanda Genel Başkanın o yerdeki en yetkili temsilcileridir.

Gelelim Belediye Başkanlarına.

Bir Belediye Başkanı aday olabilmek için, sırasıyla; İlçe Başkanı, İl Başkanı, Genel Başkandan onay alır sonra da Halkın karşısına çıkar. Halktan onay isterken arkasında tüm gücüyle yine örgüt vardır. Seçilip koltuğa oturduktan sonra da örgüte karşı sorumluluğu bitmez, tam aksine daha da artar. Hatta hesap vermesi de gerekir. Çünkü sorumluluk alıp onu oraya taşıyan örgüttür. Yanlış bir iş yaptığında kendisine bireysel fatura kesilebilir ama asıl fatura toptan olarak örgüte, dolayısıyla partiye kesilmiş olur. Yani o yanlıştan asıl zarar gören parti olur. O yüzdendir ki, “kişiler gelip geçicidir, kalıcı olan partidir..” sözü önemlidir.

Şimdi gelelim asıl meseleye.

İl Başkanları yetkilidir dedik. Peki, olması gerektiği gibi etkili midir?

Ne yazık ki İzmir için bunu söylemek çok zor.

Yakın bir örnek verelim.

Bir Belediye Başkanı örgüte ve il Başkanına rağmen, yanlış işler yapıyor ve aynı zamanda İl Başkanının uyarılarını dinlemiyorsa, o Belediye Başkanının umursamaz tavırlarının yanı sıra, İl Başkanının etkisizliği de (Parti içerisinde kendisine yönelik "etkisiz eleman" eleştirileri var..) maalesef tartışma konusu olmaya devam eder. Bunun en belirgin örneklerinden birisi, Gaziemir Belediye Başkanının yaptıklarıdır.

Olayı kısaca anımsayalım.

CHP’li Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda geldiği günden bu yana ilçe için yapması gereken işi gücü bırakıp çalışanlarıyla uğraşıyor. Bu yönüyle Medyanın gündeminden de hiç eksik olmuyor. Yapılanlar Gaziemir’de CHP’ye de zarar vermiş durumda.

Bu kadar mı?

Keşke bu kadarla kalınabilse.

İşçi ve emekçiyle uğraşmakla yetinmeyen aynı Halil Arda, nasıl bir cesarete ve ahlaki anlayışa sahipse, adına kart dahi bastırdığı eşini Belediyeye “Onursal Koordinatör” olarak atayabiliyor. Olay basına düşünce “Ama benim eşim Liyakat sahibi..” gibi garip cümlelerle konuyu normalleştirmeye çalışıyor.

Güya bilmem kaç yıllık partili olan bu kişinin, ilkeler ve etik değerlerin uzağından bile geçmediği anlaşılıyor.

Konu kapanmıyor. Medya ve kamuoyunda eleştiriler yoğunlaşınca önce Genel Merkezden “Doğru değil..” açıklaması geliyor, ardından 26 Ağustos tarihinde CHP İl Başkanı Deniz Yücel devreye girmek zorunda kalıyor. Yücel "Kesinlikle kabul edilemez ve yanlıştır. En kısa sürede bu yanlıştan dönülecektir." diye basın açıklaması yapıyor.

Peki, sonra ne oluyor?

2 Eylül’de yapılan Gaziemir Belediye Meclisi toplantısında konu Meclis Üyeleri tarafından da dile getiriliyor. Herkes, özellikle İl Başkanı Yücel’in “Yanlıştan dönülecektir..” sözünün karşılık bulmasını beklerken, Başkan Halil Arda bulunduğu kürsüden “Eşim görevine devam edecektir.” diyerek, kamuoyunu umursamadığı gibi bir anlamda İl Başkanına rest çekiyor. Daha açık bir tabirle İl Başkanını takmamış oluyor.

Şimdi gelelim sözün özüne;

Kendisini, partisini ve kamuoyunu hiçe sayan bu sorumsuz kişi hakkında İl Başkanı Deniz Yücel’den şu ana kadar ses seda yok.

Hiçbir şey olmamış gibi davranıp, zamanla unutulacağını düşünerek, olayı akışına bırakmaya devam mı edecek?

Yoksa, “Ben etkisiz elaman değilim. Bu Kentte iktidar olan CHP’nin İl Başkanıyım. Uyarı ve açıklamalarıma rağmen benim ve partimin küçük düşürülmesine neden olan, aynı zamanda partimin ilkelerine de aykırı olan bu duruma göz yummayacağım..” diyerek yumruğunu masaya mı vuracak?

Biraz daha sabır. Bekleyip göreceğiz..