Buca’nın bu projesi övgüye değer...

   Özellikle İzmir’i ele alırsak birkaç istisna dışında CHP’li Belediyeler oldukça güzel işlere imza atıyor. Bu Belediyelerden birisi de Buca Belediyesi.

   Başkan Erhan Kılıç’ın başlattığı girişimle, Buca halkına ekonomik ve sosyal fayda sağlamanın yanında tarımsal üretimi özendirmek amacıyla başlatılan tarımsal kalkınma hamlesinin ilk meyveleri toplanacak.

   Belediyenin Kaynaklar Söğütlük mevkiindeki 16 dönümlük arazisinde oluşturduğu sebze tarlasından bu yıl  yaklaşık olarak 54 ton hasat bekleniyor. Başlatılan proje kapsamında; domates, biber, patlıcan ve salatalık olmak üzere, şimdiye kadar toplam 38 bin adet fide dikimi yapıldı. Buca’nın bereketli topraklarıyla buluşan fideler 2 aylık sürede mahsul vermeye başladı.

   Halkı üretime yönlendirmenin ve üretime katmanın yanı sıra, işin bir diğer güzel tarafı bu ürünlerin Sosyal Belediyecilik kapsamında halk ile buluşması olacak.

   Yani Halkın ürettiği İMC usulü ile tekrar Halka geri dönmüş olacak. Dolayısıyla tüketen bir anlamda üreten de olacak. Buca’da tam bir Köy Enstitüleri aklı devreye girmiş durumda. Tıpkı benzerini daha önce Ovacık’ta gördüğümüz gibi.

   Buca’nın Halkla bütünleşen ve aynı zamanda kente katma değer katacak olan bu önemli proje İzmir’de diğer CHP’li, hatta AKP’li Belediyeler tarafından rol model olarak örnek alınmalıdır. Bir anlamda Metropol bir İlçede, tarım yapılabileceğini göstermiş olduğu için Başkan Erhan Kılıç’ı da buradan ayrıca kutlamak gerekir.

   Tabi bu iş sadece Buca ile kalmamalı. Dediğim gibi Metropol bir İlçede bunlar yapılabiliyorsa, özellikle tarıma elverişli ilçeler geleceğin tarımda olduğunu unutmayıp, şimdiden gereken hamleyi başlatmalı.

 Şayet tarım yapmak istiyorsanız, doğayı da titizlikle korumanız gerekir. Dikkat ederseniz son zamanlarda Buca’da bir başka önemli iş, kaçak yapılara da izin verilmemesi.

   Elbette çarpık yapılaşmanın önü alınmak isteniyorsa, sadece Buca Belediye Başkanı değil tüm Belediye Başkanları kaçak yapılara karşı kararlı durmalı. Bugünkü İzmir’in geldiği durum hiçte içi açıcı değil.  Maalesef geçmişte İzmir’deki bazı Belediye Başkanlarının bu çarpık yapılaşmada ihmali yok dersek yalan olur.

   O nedenle henüz geç kalınmış değil ve işe bir yerlerden başlamak lazım. Aksi halde yarın nefes alamayacak duruma geliriz. Unutulmamalı ki kenti ve doğayı korumak başta Belediye Başkanlarının öncelikli görevidir.

   Doğa korunduğu zaman yukarıda da örneğini verdiğimiz gibi, aynı doğa size mükafatını verir ve bu mükafat tarımsal ürün olarak bir şekilde size “bereket” olarak geri döner. Aksi halde yarın soframızda yiyecek bulamayacak duruma geliriz. Benden söylemesi...