Eğer Adamsanız Bu İşi Çözün, Değilseniz Bırakın Gidin…
20 Haziran, 2012Yine aynı sahneler, aynı acılar ve aynı feryatlar.
İşin dehşet verici yanı da artık rakam, yani Başbakan’ın deyimiyle “kelle” hesabı tutulması, diğer bir acı yanı ise, kanıksanmışlığın kabul görür bir düzeye gelmesidir.
Şehitlerden bahsediyorum.
Dün yine, daha önceki acıların tekrarını yaşadık.
Ben 12 yaşlarındayken bu terör olayları başlarken, hep kendi kendime “Bu iş ne zaman bitecek” diye söylenirken, büyüdüm yaş oldu 44 ve şimdi 12 yaşındaki oğlum “Baba bu iş ne zaman bitecek” sorusunu sormaya başladı.
Cevap veremiyorum.
Bu ülkeyi yöneten anlayışın yaklaşımını referans olarak algılamadığım için, maalesef oğluma cevap veremiyorum.
Her gün ismini, cismini, yaşam biçimini, hatta siyasi görüşünü dahi bilmediğimiz bu ülkenin gençleri yaşamlarını yitirip bir bir aramızdan gidiyor. Bizler her ne kadar ahlasak oflasak ta, ateşin düştüğü yeri yaktığı bir gerçektir.
Ama kimin umurunda?
Bakın;
AKP Hükümeti 10 yıldır bu ülkenin başında.
Ve dilediklerinde, yani işlerine geldiğinde yasalar anında gündeme getiriliyor.
2 B, 4+4+4, MİT, MEB örneklerinde olduğu gibi.
Aynı özen maalesef terör konusunun çözümünde gösterilemiyor.
O meclis çatısı altında aldıkları yüksek maaşlar ve sosyal haklarla, bizleri her ay söğüşleyenler, olay Teröre gelince birbirleriyle didişmekten başka bir şey yapmıyorlar.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu, Bahçeli ve Demirtaş’a naçizane çağrım;
Ya bu işi çözün, ya da bırakıp gidin.
O makamlara gelişinizin nedeni, bu ülkenin insanlarına acı değil, refahlık getirme vaatlerinizdir.
Buna da mecbursunuz.
Öyle ya, eğer siz bu milletin hizmetkârıysanız, var olan sorunlara da çözüm bulmak zorundasınız. Çünkü geldiğimiz süreç, yakınma, küsme, kavga etme sürecinin çok çok ötesindedir. Bu halkın sabrını artık sınamayın. Bu halkın evlerine şehit cenazeleri yollayıp, anaların göz yaşlarını akıtmaktan vazgeçin.
Ya çözün, ya da defolun…
Biz Bu İşin Peşini Bırakmayacağız
1980 darbesinin hemen öncesinde İnciraltı’nda öğrenci yurduna düzenlenen saldırıda 5 genç öldürülmüştü. Bu olay uzun zamandan beri İzmir’in adeta kanayan bir yarası haline gelmişti.
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu’nun “İnciraltına Anıt” dikelim önerisinden sonra, konuyu tartışmaya açarak CHP içerisinde önce bir yüzleşmenin sağlanması gerektiğine dikkat çekerek, zamanın Sıkıyönetim
Ancak o günden bugüne Sayın Mustafa Moroğlu kayıplara karışmış durumda. Ses seda yok.
Burada aklıma gelen;
Ya bu işin ciddiyetinin farkında değildi. Ya da politik davranmayı tercih etti.
Ama her ne olursa olsun, biz bu işin peşini bırakmayacağız. Bu vesile ile tanıkları bulmaya ve konuşturmaya da devam edeceğiz.
Bu böyle biline…
Hamdi’nin Duyarlı Yazarları Nerede?
Milliyet’in basında güven kurumu olup olmadığı tartışmalarına geçmişte de gazetemizde yer vermiştik. “Basında Güven” Milliyet’in Ege’si için pek geçerli değil.
Kameraman olarak eşini Karşıyaka Belediyesi’nde çalışmasını içine sindiren Hamdi Türkmen’in başka belediyeler ve bazı belediye başkanları söz konusu olunca aslan kesilen yazarlarını günlerdir arıyor gözlerim. “Akça pakça” yazarlarımızın gıkı çıkmıyor.
Kara bulut gibi bazı belediyelere çöken, sağa sola akıl veren, son durakları Milliyet Ege olduğuna inandığım bu yazarların “etik anlayışı” söz konusu Hamdi Türkmen’in eşi olunca sesleri sedaları çıkmıyor.
Sormuyorlar Cevat Durak’a bu kadar kameraman eğitimi almış genç varken bu kadroya eline kamera almamış birisini niye tercih ettiğini.
Bu alanda eğitim alan gençlerin Milliyet Ege’nin “Ak” “Pak” yazarlarının iki eli yakalarında olacak elbet. Günü gelince yahu biz kameraman olmak için eğitim aldık, niye bu yanlışları sorgulamıyorsunuz? Diyecekler biliyorum.
Ama Hamdi’nin bu duyarlı yazarları, bilmedikleri konularda bile ellerine tutuşturulan notları yazıyorlar. Yıllardır spor gibi alanlarda koşuşturan bu yazarlar birden birinci sınıf politik uzman kesiliyorlar.
Ve Milliyet’in gücünü bazı kişiler üzerinde kötüye kullanmasını biliyorlar. Bazı kesimlerin yaptığı hiçbir iyi işi sütunlarına yansıtmıyorlar. Bunların etik ve objektif anlayışı da maalesef böyle.
Milliyet’in İstanbul’daki kaosu bittiğinde Ege’de neler olur bilemem. Ama böyle giden bir düzene Milliyet yönetimi seyirci kalıyorsa da yazık.
Ne diyelim gazete onların. Bizler okuyucuyuz. Bu kadar sorgulamayı yaparız.
Olaya isterseniz bir nokta koyalım.
Abdi İpekçi’nin Milliyet’i yıllardır örselene örselene buraya getirildi. Bizler de İpekçi’nin Milliyet’ini boşuna aramayalım. Çünkü, Milliyet Ege Hamdi Türkmen’in Gazetesi. Demirören veya Karacan’ın değil…
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- Cemil Tugay’ın haklı isyanı
- TANSAŞ modeli İZMAR can suyu olacak
- İzmir’de böyle bir İl Başkanı olduğu için AKP çok şanslı…
- CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı Özgür Özel’e kalabilir
- Buca’da Görkem Duman farkı
- AKP Selçuk’u unutsun..
- Kreşleri kapatmak ne demek?
- Tunç Soyer’in miadı dolmadı mı?
- Konu kendi Belediyeleri olunca; AKP’li vekiller dut yemiş bülbüle dönüyor
- Biraz sabır... Cemil Başkan güzel işler yapacak
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Oğuzhan Koç: O paraya ev alacak olsak Riva'dan almayız
Oyuncu Hazal Subaşı ile şarkıcı Oğuzhan Koç Yeniköy'de objektiflere takıldı. Ev sahibiyle yaşadığı kira krizi nedeniyle mağdur olduğunu söyleyen Koç, Riva'dan 65 milyon TL'ye ev aldıkları...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Çörek otunu doğru tüketiyor musunuz?
Araştırmalar, binlerce yıldır şifa kaynağı olan çörek otunun; karaciğer yağlanması, iltihaplı romatizma gibi sağlık sorunlarına iyi geldiğini gösteriyor. Ancak etkilerinden faydalanmak için sadece poğaça, börek gibi hamur işleriyle tüketmek yetmiyor… Ölçüsünü ve tüketim şekillerini iyi bilmek gerekiyor.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.