İkinci ‘Hasan Tahsin’ Olayı

İzmir Basınının köklü, cesaretine hayran olduğum gazeteci ve yazarlarından Hasan Tahsin Kocabaş önceki gün yaptığı açıklamayla, uzunca yıllar yazdığı gazetesinden ayrıldı, ayrılmak zorunda kaldı.
Hasan Tahsin bu olayı bir açıklama yaparak biz meslektaşlarına duyurmayı görev bildi. İyi de yaptı. Çünkü şunun şurasında bu tarz “kalemini satmadan” yazan kaç kişi var şu İzmir çukurunda…
Neyse…
Hasan Tahsin’in açıklamasındaki satır aralarına baktığımızda bir vurgun, bir baskın yediği oldukça açık.
İyi bilinir ki Hasan Tahsin doğru bildiği her şeyin üzerine giden, türünün son örneği yazarlarımızdandır.
Bunu herkeslerde iyi bilir.
Gerek açıklamalarda ve gerek haber sitemizde yayınladığımız, Hasan Tahsin’in son yazılarından birisi de AKP’li Vekil Mehmet Tekelioğlu ile ilgiliydi. Sayın Vekil’in Hasan Tahsin’den rahatsızlık duyduğunu Tahsin’in 20 gün önce gazetesine verdiği yazısının bir türlü yayınlanmamasından anlamak o kadar da zor olmasa gerek.
Öte yandan Yenigün gazetesinin Genel Koordinatörü Eyüphan Gündoğdu’nun önceki gün yaptığı açıklama doğrusu bana hiçte gerçekçi gelmedi.
Sevgili Gündoğdu, yazarların “şahıslar” üzerinden gidilmemesi için uyarılar yaptığını ve aynı uyarıyı Hasan Tahsin’e de yaptıklarını fakat “deli gömleğini” bir türlü üzerinden çıkarmaktan vazgeçmeyen Tahsin’in bu uyarıyı dikkate almadığından yakındı. İşte bunun sonucunda da böyle bir olayın yaşandığı gerçeğiyle karşılaştık.
Öncelikle,
Böyle bir gerekçe bu meslekle asla bağdaşmaz. Lakin şahıslar üzerinden yazılar yazılmadığı takdirde, ortalık saman alevine döner. Düşünsenize bir Belediye Başkanını, ya da bir Vekili bir kez yazacaksınız, ama olayı uzatmayacaksınız?
Sonuçta bahsi geçen şahıslar vurgusu, halka hesap vermesi gereken kişilerdir. Yok eğer vermiyoruz derlerse, o zaman aday olmazlar, onlarda, bizlerde kurtuluruz.
Kısacası bu işin özü ve Türkçesi şudur,
Hasan Tahsin Siyasi Baskı sonucu sansüre uğrayan “maaşına zam işine son” verilen gazeteciler kervanına katılmıştır…
Eğer Eyüphan Gündoğdu siyasi baskı yok diye tutturursa doğrusu ben buna inanmam. Çünkü konuyla bağlantılı olarak gönderilen ve bir türlü yayınlanmayan bir yazı var ortada.
Umarım yapılan hata bir an evvel anlaşılır ve düzeltilir. Aksi halde bu olay İzmir Basın tarihinde, bir “sansür” uygulaması olarak akıllarda kalır.
Değerli meslektaşımız Hasan Tahsin’e geçmiş olsun dileklerimi gönderirken, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, sevgili üstadımız gazeteci Atilla Sertel bu “İkinci Hasan Tahsin olayı”  ile ilgili nasıl bir tutum içerisinde olacaktır, merakla  bekliyorum.
Kendisinden beklenen tavrı gösterecek mi, göstermeyecek mi. İyisi mi bekleyip görelim derim.
Bu arada İzmir de köşe bucakta yazanlar nasıl bir yol izleyecek. Doğrusu bunu da merakla bekliyorum…
Sansürsüz günler dileğiyle…
E-Posta : gazeteci@sinankara.com