Dersim ve Uludere Üzerine…

Dersim katliamını aslında bizler yıllar önce biliyor ve konuşuyorduk. Yıllar önce derken, 80 ve 90’lı yılları, yani Türkiye’de her şeyin yasak olduğu dönemleri kast ediyorum. Realite denen bir şey var elbette ve bunu inkâr etmek insan olan hiç kimseye yakışmadığı gibi, özeleştiri verememenin de  hiç kimseye bir şey kazandırmayacağını düşünüyorum.

Aslında Sosyal Demokrasi kültürüne sahip olanların bu özeleştiriyi vermeleri kadar doğal bir durum olamaz diye ayrıca düşünürken, ne yazıktır ki CHP muhatabı olduğu bu durumun muhasebesini yapamadığı gibi, rakibi AKP’nin de eline telafisi olmayan koz vermiştir, vermeye de devam etmektedir.

Bu durum CHP açısından önemli ve çözülmesi gereken bir tartışma konusudur. Ve Dersim’de bu katliama maruz kalanların torunlarından birisi konumunda bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu olayları şüphesizdir ki bizden daha iyi bilmektedir. Kısacası Sayın Kılıçdaroğlu önderliğindeki CHP geçmişe dönük bu yüzleşmeyi bir an evvel yapmalı ve sosyal demokrat kimliğine ivme kazandırmayı ilkesel olarak hayata geçirmelidir.

Aksi halde bu koz her fırsatta birileri tarafından sürekli kullanılabilecek bir politik malzeme olmaya devam edecektir.

Tıpkı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kullandığı gibi.

Ancak benim en çok dikkatimi çeken diğer bir olay da şudur.

Dersim katliamını “insanlık suçu” diye haklı olarak dilinden düşürmeyen Erdoğan ve AKP Hükümeti, bir yandan bunları söylerken diğer yandan da Uludere’de bombalanan ve 35 insanın katledildiği olayın emrini verenleri, yani faillerini dahi ortaya çıkarmış değil.

Ya da biliniyor ama gizleniyor.

Neresinden bakarsanız bakın acayip biçimde çelişkili bir durum var.

Ya da iki yüzlülük.

Dersim’de insanların üzerine yağdırılan bombaların küçük bir tekrarı Uludere’de yaşanmıştır. Ve bu “ileri demokrasi”nin olduğu iddia edilen günümüz Türkiye’sinde yaşanmıştır. 1938’lerin Türkiye’sinin sabıka kaydını ortalığa saçan Başbakanın kendi döneminde yapılan bu olayın hesabını verememiş olması samimiyetsizliğinin belirtisi değil de nedir…

Netice olarak;

  Sayın Kılıçdaroğlu Dersim Katliamı konusunda ne denli suskun veya samimiyetsiz bir durum içerisindeyse, Sayın Erdoğan’ın da Dersim Katliamını bir politik obje olarak kullandığı Uludere Katliamındaki tutumundan dolayı ortaya çıkmıştır.

Bu durum pragmatik süreç döngüsünde ele alınsa da, siyaset etiği ve toplumsal değerler açısından tarih içerisinde elbette sorgulanacaktır.

AKP’nin İzmir’de şansı

Önceki gün bir CHP yöneticisiyle görüşürken “Konak Tüneli biterse AKP İzmir’i alır” sözleriyle karşılaştım.

Hani şu 35 Projeden birisi olan Konak Tünelleri.

Yani bunu AKP’li söylese anlarım da, ama CHP’li üst düzey bir yönetici olunca biraz ciddiye almadım da değil.

Ancak şunu da iyi analiz etmekte yarar var.

AKP İzmir’i alırsa bu kendi başarısından değil, CHP’nin başarısızlığından kaynaklanacaktır.

Çünkü İzmir 8 yıldır hizmete susamış bir kent haline gelmiştir. Bunun en büyük sebeplerinden birisi de bana göre Aziz Kocaoğlu’dur.

Sayın “Büyük Başkan” didişmekten ve siyaset sahnesinden vakit bulamadığından, İzmir’e gereken önemi gösterememiş ve CHP’nin de oy kaybına neden olmuştur.

NOT: Gazeteci arkadaşımız Cihat Taysi’nin babası merhum Ata Sagun Taysi vefat etmiştir. Kederli aileye başsağlığı diliyorum.