35 Projeye Ne Oldu?
17 Ocak, 2012
Geçtiğimiz Milletvekili genel seçimlerinde AKP’nin medyatik Bakanları Binali Yıldırım ve Ertuğrul Günay İzmir’de Vaat terörü estirmişlerdi.
Her iki bakan da tabiri caizse, taş üstünde taş bırakmamış, İzmir’i bir anda parsel parsel bölüp yatırım cenneti haline çevirmişlerdi.
Hayaldi gerçek oldu?
Bırakın gerçeğini hayali bile buhar oldu
12 Haziran seçimlerinin üstünden 8 ay geçti, şu ana kadar tık yok. Sadece ve sadece Konak Tünelleri adı altında bir çakma temel atma töreninden öteye İzmir’de bu vaatlerin bırakın gerçeğini, esamesi bile okunmuş değil.
Ortaya çıkan durum;
35 İzmir plakasıyla 35 adet vaat sözü veren AKP’nin bu söylemleri günü kurtarmaya yönelik olduğu gerçeği.
Bir başka deyimiyle “İzmir’den ne alırsak kârdır” anlayışını yaşıyor durumdayız.
Tam da burada yaşanan bu süreci geçmişle mukayese etmek hâsıl oldu. Adalet Partisi (AP) dönemlerinde olduğu gibi.
Süleyman Demirel’in ayak bastığı yerlere il sözü vermesi, fabrikalar ve havaalanları getirmesinin sonucunun, birer seçim aldatmacasından ibaret olduğunu hepimiz iyi biliriz.
Sayın Binali Yıldırım’ın vaatler silsilesindeki konumu çokta önemli değil çünkü tarihi irdelediğimizde sağ partilerin alışkanlığı haline gelmiştir desteksiz vaatler. İşin trajik yönü, eski militan solcu Ertuğrul Günay’ın da bu çarka ayak uydurmasıdır.
Bu vesile ile buradan AKP’ye bir kez daha sorma hakkımızı kullanalım;
İzmir için söz verilen 35 projeye ne oldu?
Kan değişimi ama kiminle
Cumhuriyet Halk Partisinde yine kurultay sesleri yükselmeye başladı. Deniz Baykal-Önder Sav ikilisi yine omuz omuza verdi söylemleri yükselmeye başladı.
CHP’nin bir genel başkan sorunu var mı yok mu bu apayrı bir tartışma konusu ancak gerçek olan şudur ki, alternatif olmadığı sürece yapılacak kurultayın yine havada kalacağı görüşü hâkim.
Yani yapılacak kurultay parti için zaman kaybından başka bir şey olmayacaktır.
Sayın Deniz Baykal yaptığı konuşmalarda o koltuğa tekrar talip olmayacağını ısrarla söylüyor, geriye Önder Sav kalıyor, o halde Önder Sav mı oturacak o makama?
Ya da Baykal tekrar o koltuğa oturmayı düşünüyorsa, ihanet sarmalıyla biten bir dostluğun siyasi hesaplar için tekrar birleşmesi ne kadar sağlıklı olabilir ki?
Baykal-Sav birleşmesinin CHP’nin geleceğine hiçbir katkı koymayacağı, aksine zarar vereceği o kadar açık ki.
Yani illa ki bir kurultay yapılacaksa, bile bile lades durumu olacak. Bu anlamda Sayın Baykal CHP’nin istikrarı için çıkıp net bir açıklama yapmalı.
Ben bu partinin genel başkanlığına adayım ya da değilim demelidir. Belirsizlik partiye önlenemez derecede puan kaybettiriyor, tabiatıyla bu durum da AKP’nin işine yarıyor.
Ayrıca alternatifsizliğin olduğu bir partide Genel Başkan sorununun olduğuna da kimse inanmaz.
Öteden beri ısrarla yazdığım şudur;
Adına her ne denirse densin, Deniz Baykal ve Önder Sav’ın tekrar bir araya gelmesi etik ve kural dışı bir olaydır. Bu birlikteliğin sağlayacağı makam ve mertebe CHP’nin hanesinde telafisi olmayan yaralar açar ve ana muhalefetin bile elden gitmesini sağlar.
Sözün özü;
İhanetle sonlanmış bir birleşmenin, bırakın genel başkanlığa, o birleşmeye bile hayrı olmayacağı aşikârdır.
Bu nedenle asıl mesele, herkesin vakit geçirmeden bu partinin geleceği için elini taşın altına koymasıdır ve CHP ayrık otlarıyla değil, özde birlikteliklerle gündeme gelmelidir.
Naçizane düşüncem de budur…
Kanıksayan toplum olduk
Ülkemiz gündemi allak bullak. Her gün operasyonlar, kavgalar, cinayetler, insan ve hukuk hakları ihlalleri tavana vurmuş biçimde ve biz sadece izliyoruz.
Gözümüzün önünde birileri öldürülürken, yok edilirken biz izlemeyi meziyet sayan bir toplum haline geldik, getirildik.
Daha da fenası kanıksanmışlık bizim olmazsa olmazlarımızın baş köşesine oturmuş vaziyette.
1980 darbesi öncesi bir birini seven sayan bir toplum yapısına sahiptik, ülkemiz toprakları üzerinde yaşayan herkesin ortak buluşma noktası, içselleşmiş samimiyet ve var olan değerlerdi.
Her şeyden önemlisi;
Masumiyet duyguları olan bir toplum yapısına sahiptik ve kardeşçe yaşamayı zaten biz o zamanlar becerebilmiştik.
Ancak,
Ne olduysa 80 sonrası oldu. Sam amcanın talimatı devreye girdi ve yapılan darbeyle birlikte toplumun genetiğiyle oynandı. Ön görülen çatışmalar asıl bu süreçten sonra başlatıldı. Masumiyet kokan duyguların yerini düşmanlıklar, negatif bakış açısı ve beraberinde kanıksanmışlıklar aldı.
Görmedim, duymadım, bilmiyorum yönümüzü bir yetenekmiş gibi algılamaya başladık ve başardık.
Geldiğimiz nokta;
Toplumsal belleğimiz kötü biçimde error veriyor.
Bu durum hepimizin ama hepimizin canını fena halde yakmaya başladı.
Nasıl mı?
Dönüp ülkenin genel durumuna bakmanız yeterli değil mi?
Özlü söz :
"Haksızlık yapıp tüm insanlarla birlikte olmaktansa, adaletli davranıp tek başına kalmak daha iyidir." Gandhi...
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- Cemil Tugay’ın haklı isyanı
- TANSAŞ modeli İZMAR can suyu olacak
- İzmir’de böyle bir İl Başkanı olduğu için AKP çok şanslı…
- CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı Özgür Özel’e kalabilir
- Buca’da Görkem Duman farkı
- AKP Selçuk’u unutsun..
- Kreşleri kapatmak ne demek?
- Tunç Soyer’in miadı dolmadı mı?
- Konu kendi Belediyeleri olunca; AKP’li vekiller dut yemiş bülbüle dönüyor
- Biraz sabır... Cemil Başkan güzel işler yapacak
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Kardashian'dan photoshop itirafı!
Sosyal medya hesabını aktif olarak kullanan Khloe Kardashian'dan dikkat çeken bir sosyal medya açıklaması geldi. Kardashian, paylaşımlarında uzun süredir photoshop ve filtre kullanmadığın...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
119 ülkede görüldü, yayılıyor: Milyonlarca kişi tehlikede!
Hiçbir sınır tanımadan hızla yayılan tehlike, uzmanları bile alarma geçirdi. Görüldüğü ülke sayısı 100’ü aştı, vaka sayıları tırmanıyor. DSÖ ilk kez kapsamlı bir tedavi kılavuzu yayımladı. Her yıl milyonlarca insan sivrisineklerin taşıdığı virüslerle enfekte oluyor. Sağlık uzmanları tehlikenin kapda olduğunu söylerken, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ise bu tehdide karşı tarihinde ilk kez harekete geçti.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.