Yukarı
1

Sinan Kara

Ölümün Coğrafyası Olmaz

25 Ekim, 2011

   Henüz birkaç gün önce yaşamlarını yitiren askerlerimizin yasının tozu bile gitmeden ardından bu kez deprem vurdu yüreği cesur Anadolu’yu…

   Gözü yaşlı coğrafya, acılarını paylaşmaya, kendi içerisinde yoğurmaya, yoğrulmaya vakur ve heybetli bir çabayla devam ediyor.

   Bütün olumsuzluklara, ayrıştırmalara ve böl parçala anlayışına inat, kardeşliğin gayreti serpiliyor Anadolu’nun hırçın ve duygusal topraklarında.

   Bizler;

  Türklüğümüzle, Kürtlüğümüzle, Aleviliğimizle, Boşnaklığımızla, Ermeniliğimizle, Çerkezliğimizle, bizler insanlığımızla yüzyıllarca harman ettiğimiz acıları, ölüme coğrafya farkı biçenlere rağmen paylaşıyoruz bu anlamlı duyguları.

   Ölümün coğrafyası olmaz!

   Dün Anadolu’nun Körfezinde on binlerce canın yitip gitmesine neden olan bu felaket, bugün de Anadolu’nun doğusundan soğuk ve acı yüzünü gösterdi. Tüm halkımızın başı sağolsun...

  Ve Bizler;

   Düğünleri, bayramları, destanları ve acıları yüzlerce yıllardır paylaşan Anadolu’nun kardeş halkı elbette bu felaketin de üstesinden geleceğiz.

Tıpkı Ahmed Arif’in dizelerinde olduğu gibi;

Beşikler vermişim Nuh'a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır,
Anadoluyum ben,
Tanıyor musun ?

Utanırım,
Utanırım fukaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak...
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun ?

Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım...
Görüyor musun ?

Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu'yu,
Karayılanı,
Meçhul Askeri...
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda...
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?

Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.

Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Ece Erken 'eniştem' demişti Sinan Akçıl ile el ele görüntülendi

Sinan Akçıl ve Ece Erken'in el ele çekilen görüntüleri sosyal medyada gündem oldu. Bir Instagram kullanıcısı, salı gecesine ait bir görüntüyü sosyal medyada paylaştı.

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Kemik Erimesi: Kırılgan Yaşlılık

Her 3 kadından 1’i, her 5 erkekten 1’i yaşamı boyunca osteoporoz kaynaklı kırık riskiyle karşı karşıya. Kemikler, yaşla birlikte kütle ve yoğunluk kaybeder. Kalça kırığı sonrası ilk 1 yıl içinde erkeklerde ölüm riski % 37, kadınlarda % 28’dir.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR