Yukarı
1

Sinan Kara

Soyoğul’un ‘Yaldız’ı parladı

24 Ekim, 2009 Süleyman Gencel’in önceki gün kaleme aldığı yazıya Gönül Soyoğul’un cevap vermesini “olanca merakımızla” beklerken Ümit Yaldız’ın dahiyane yazısı düştü internet medyasına. Hem de ne yazı. Kibir, ‘Ben’ merkezcilik, Öfke, İhtiras, ‘Cesar’ et(?) ve kimi zaman da ‘örtü’ lü cümleleri içerisinde barındıran bir yazı… Önce olayı kısaca hatırlayalım; Süleyman Gencel önceki gün Yenigün gazetesindeki köşesinde kısa bir yazı kaleme aldı. Gencel, yazısının temel vurgusunda; Gazeteciliğine, CHP’de ilişki ağlarının gelişmesine katkı koyduğunu düşündüğü Ümit Yaldız’a isim vermeden sitem ederek, aslında kendisine ait olan portalı başkalarının yönettiğine dikkat çekti. Akabinde, egede son söz portalındaki köşesinden seslenen Yaldız, tabir yerindeyse Kibir ve ihtirası arkasına alarak, güya cesar-et etmeye yeltenip, adeta öfke kustu Süleyman Gencel’e… Oysa, yıllar önce Süleyman Gencel’in yanında 5. derecede bir muhabir olarak çalıştığı bilinen ve gittiği yerlerde “Süleyman Gencel gibi bir gazeteci olmak istiyorum” diyen Ümit Yaldız, eminim ki şimdi onu da aştığını düşünmüş olmalı? Sözün özü,bir "vefa"sızlık var bu işte... Yazısında, Süleyman Gencel’e ‘ders’ verir bir havaya girdiğini sanan ve Gencel’i yazılarındaki şifreyi kaldırmaya davet eden Yaldız, oldukça ağır sözler sarf ediyor, ayrıca aynı hataya kendisi de düşerek, yazısının başlığında ve satır aralarında isim vermeden “Damat baskısı!” gibi çekimser, "şifre"li cümleler kullanmayı da ihmal etmiyor. Halbuki izleyici demez mi, kim bu “Damat” diye? Öyle ya; açıklıksa açıklık, cesur gazetecilikse eyvallah, o halde ismini, cismini vermekten feragat ettiğin bu damat, Ferit mi, Asım mı, yoksa lâle devrinin damadı İbrahim paşa mı, kim bu damat? Ümit Yaldız’ın kaleme aldığı yazısının alt satırlarında en ilgi çekici ve şahsen hayretler içerisinde kaldığım bir başka cümlesi de, kendi kendisine methiyeler düzmesidir. Hani güzel bir söz vardır, bırak seni başkaları övsün diye. Bir insanın kendisinde bulunan iyi özelliklerin farkında olması ve yeri geldiğinde meydana koyması güzel bir şeydir. Lâkin 'meydana koyma' girişimi oldukça 'ince' ve yetenek(!) isteyen bir iştir. Bir insanın kendisinde bulduğu özelliklerin farkında olması farklı şeydir, kör parmağım kör gözüne şeklinde ifşa etmesi ise başka bir şeydir. Ayrıca bu anlamlı söz de, 'ifşa etme' çabası içerisinde olanlara yönelik söylenmiş bir sözdür, yani hayatında mütavazilik ve tevazuya yer olmayan insanlar için söylenmiştir. “Damat baskısı” Yazısıyla ‘Gönül’ lerde taht kuran Ümit Yaldız’a, ustası Süleyman Gencel’in cevap vereceğine ihtimal vermiyorum, çünkü usta olmak zor “zanaat” tır… NOT : BUCA'da bir yumurta çetesinin varlığından bahsediliyor. Bunların; şu şahıs, bu şahıs diye hedef gözetmeden, bir çok ev ve işyerinin kapısına, bacasına ve duvarlarına yumurta attığı iddia ediliyor. Önemli bir konu ve bu konuyu çok yakında yazacağım. Yumurtayı rafadan değil, Magazin malzemesi yapanlara da önemle duyurulur... *E-Posta: [email protected]


Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Feyza Civelek harekete geçti.. Dava açıyor

'Kızılcık Şerbeti' dizisinde 'Nilay' karakterini canlandıran Feyza Civelek, son dönemde şahsına yönelik artan iddialar üzerine sessizliğini bozdu. 'Kızılcık Şerbeti' dizisinde 'Nilay' kar...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Osteoporoz sessiz ilerliyor: İlk belirti çoğu zaman kırık

Kemik erimesi (osteoporoz), çoğu zaman belirti vermeden ilerliyor. Hastalık fark edilmediğinde ilk işaret bir kırıkla ortaya çıkabiliyor. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Özlem Cemeroğlu, kemik kırıklarının hafife alınmaması gerektiğini vurgulayarak erken farkındalığın önemine dikkat çekti.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR