Cezayı İnternetten Öğrenmiş

Son zamanların en çok tartışılan ismi milli yüzücü Derya Büyükuncu yaşanan son olayları değerlendirdi. Ceza aldığını internetten öğrendiğini belirten Büyükuncu "Yüzme Federasyonu bu olayların öncesinde ve sonrasında hiçbir şekilde benimle irtibatta olmamıştır ve sporcusundan ifade almadan iki kez ceza kararı çıkmıştır" dedi.

İşte Büyükuncu'nun açıklamaları;

  27 Aralık 2010 tarihinde gazetelerde çıkmış olan "Milli yüzücü Derya Büyükuncu'ya ceza" haberi üzerine gazeteciler yorumumu almak için tüm gün beni aradıklarında ceza aldığımı öğrendim. Türkiye Yüzme Federasyonu bu olayların öncesinde ve sonrasında hiçbir şekilde benimle irtibatta olmamıştır ve sporcusundan ifade almadan iki kez ceza kararı çıkmıştır. Maaşımın yarıya indirildiği yazısı gazeteye haber olduğu gün bu kararın alındığı yazısı tarafıma gönderilmiştir.

  Ben, ödül yönetmeliğinin sporcuya sunduğu ödüller, olimpiyata birkaç ay kala verilen olimpiyata gidecek olan tüm sporculara verilen yardım, yarışa giderken verilen yol parası Şubat 2010'da sayın Spor Bakanımız Faruk Özak'ın bana yapmış olduğu 10 bin dolarlık yardım ve TYF tarafından "Hayatımda bir kez maaş aldım" dediğim 2010 senesinin Nisan ayından 2010'un Aralık ayına kadar ki dönem hariç hiçbir zaman maaş almadım. TYF yetkililerince ya da Yüzme Federasyonu Disiplin Kurulunca hiçbir şekilde soruşturma hakkında resmi olarak bilgilendirilmedim, sitenizdeki haberi okuyana kadar. Benden yazılı bir savunma beklediklerinden dahi bihaberdim.

  Federasyon yetkililerinin, sporcusu yerine basın ile görüşmelerini anlayamıyorum. Federasyon ile yaptığım anlaşmadaki her şeye sadık kaldığım gibi maaşımın gizlilik maddesine de sadık kaldım. Bu konu hakkında kimseye bir şey söylememe rağmen dünya şampiyonası bittiği gün federasyon yetkilisi Haluk Okur maaşımı açıkladı. Maaşımın feshedilmesine sebebiyet verebilecek şekilde beni zor duruma düşürdü. Maaşımı imzaladıktan hemen sonra maaşım bazı kişilerce sızdırılmıştı ancak ben yine de bu konuya cevap vermemiştim.

  İlk ceza verilme nedeni olarak Haluk Okur'un basında yapmış olduğu açıklama; benim akreditasyon kartımı unutup havuza girememem olmuştu. Yetkililer bu tip büyük organizasyonlara niçin yollanıyorlar? Sporcuların ihtiyaçların karşılamak ve uluslar arası camiadaki iletişimi sağlamak için.

  Fakat tüm takımlarda olduğu gibi tüm akreditasyon kartları federasyonun bir yetkilisine verilir. Hiçbir yetkili ben yarışın olduğu alandayken bile benimle iletişime girmediler ve kartımı bana vermediler. Diğer cezalandırılma nedenim otelden yarış alanına gitme konusunda olmuştu. Bilindiği üzere tüm branşlar aynı anda yarışmamaktadır. Yetkilerin de bunu biliyor olmasını beklemek sporcunun en doğal hakkıdır. Diğer yüzücü arkadaşlarım gibi hepimizin yarışma saati farklı saatlerdedir. Ben de yarış saatime uygun zamanda havuza gittim. Biz takım sporu değil bireysel spor yapmaktayız. Bizi takım yapan spor şeklimiz değil ülkemiz için ay yıldızımız için ortak mücadele etmemizdir. Federasyon yetkilileri benimle iletişime geçemediklerini söylüyorlar.

  Fakat oda arkadaşım Serkan Atasay ile aynı odada kaldığım tüm federasyon yetkilileri ile aynı otelde kaldığım halde bana nasıl ulaşamadıklarını söylüyorlar anlamıyorum.

  Yarış dışında bana ulaşamamaları mümkün değildir. Nasıl ki basın ve tanıdığım birçok insan bana rahatça ulaşabiliyorsa onlarda ulaşabilirlerdi. Bu tatsız günlerin başladığı günlerden ve başladıktan sonra da TYF Başkanı'nı birçok kez aramama rağmen bir kere bile telefonumu açmamıştır, bana geri dönmemiştir. Acaba ben Slovenya Milli Takımı'nın sporcusu olsaydım telefonlarımı açar mıydı? Dubai'de düzenlenen 10. Dünya yüzme şampiyonasında sadece 200 metre sırt üstünde yarışacağımı yarış öncesinde milli takım antrenörü Erkan Mutlu'ya ilettim. Ve ispatı elimdedir. Ancak TYF beni 50 -100 metre sırt üstü yarışlarından söylememe rağmen silmedi ve yarış sonrasında da bu yarışları kaçırdığımı iddia etti. Hâlbuki hiç de bahsedildiği gibi ne dans yarışmasından ötürü yarışı kaçırdım ne de dans yarışmasına yüzmenden daha çok vakit ayırdım. Bunu yarışmada ülkem için almış olduğum derecen de görebilirsiniz. Bu yarışmada da ülkemi en iyi şekilde temsil edip Türkiye'nin en iyi derecesini elde ettim. Bu yarıştan sonra Türkiye'nin aldığı ceza çok abartılıp bu cezanın ne olduğu açıklanmamıştır. Ancak insanların kafalarında sanki Türkiye yarışmalardan 10 sene men edilmiş gibi bir izlenim yaratıldı. Türkiye'nin aldığı ceza 200 İsviçre frangıdır ve bu cezayı Türkiye daha önce defalarca almıştır. Ve ilk defa değildir.

  Gerek bana yapılan yardım meblağları gerekse dünya şampiyonasında yarış kaçırdığım iddialarına cevaplarım resmi olarak elimde mevcuttur. Gerektiğinde bunları gerekli kişilerle paylaşacağım. TYF'nin benimle ilgili yapmış olduğu suçlamalarda resmi belgelerini kamuoyuna açıklamalarını beklemekteyim. Aksi takdirde gerekli mercilere başvuracağım.