Hasan Pulur, Semih'i Ağlattı

Hasan Pulur, Semih'i gözyaşlarına boğdu!
Fenerbahçe’nin golcüsü Semih Şentürk dün Selanik yolculuğu öncesi Milliyet Gazetesi'nde Hasan Pulur’un yazısı üzerine duygulu anlar yaşadı.

Pulur’un “Semih” başlıklı yazısında kendisi hakkında kullandığı övgü dolu ifadeler üzerine gözyaşlarına hakim olamayan Semih, hemen telefona sarılarak usta yazara teşekkür etmek istedi ama büyük bir şok yaşadı.

Acı haber kahretti

Pulur’un oğlu Korkut Pulur’un vefat ettiği haberini alan Semih’in mutluluğu bir anda büyük bir üzüntüye dönüştü. Semih hemen Pulur’a başsağlığı dileklerini iletti. Kendisine “oğlum” diye hitap eden emektar yazarın aynı gün oğlunu kaybetmesi golcüyü derinden etkiledi. Semih’in akşam idmanında da durgun olduğu gözlendi.

İŞTE HASAN PULUR'UN O YAZISI

HASAN PULUR'UN ACI GÜNÜ

Usta yazar, eşinin 2007 yılındaki ölümünün ardından bu kez de evlat acısıyla sarsıldı

Milliyet gazetesi yazarı, duayen gazeteci Hasan Pulur, 2007 yılında eşini kaybetmesinin ardından bir büyük acı daha yaşadı. Hasan Pulur’un Doğan Dağıtım’a bağlı Dergi Planlama Pazarlama (DPP) genel müdürü olan oğlu Korkut Pulur yakalandığı kanser hastalığa yenilerek 53 yaşında hayata gözlerini yumdu.
1957’de İstanbul’da doğan Korkut Pulur, 1982 yılında Almanya Goethe Üniversitesi Almanca İktisat Bölümü’nden mezun oldu. Pulur, Hürriyet Almanya-Frankfurt ofisinde 1980-1993 arasında “satış müdürü” olarak çalıştı. Pulur daha sonra Milliyet Almanya-Frankfurt ofisinde yine satış müdürlüğü görevini üstlendi.
1996’da Yaysat’ta Dergiler Planlama Genel Müdür Yardımcılığı görevine getirilen Pulur, 2002’de DPP’nin kurulmasıyla birlikte şirketin genel müdürlüğüne getirildi.

Koyu Fenerbahçeliydi
Koyu bir Fenerbahçe taraftarı olan Pulur evli ve iki çocuk babasıydı. Pulur’un cenazesi bugün ikindi vakti Levent Camii’nde kılınacak cenaze namazının ardından Aşiyan Mezarlığı’nda defnedilecek.
Korkut Pulur’un zamansız ölümü, hem Pulur ailesini hem Milliyet camiasını yasa boğdu.
Hasan Pulur, eşini kaybettiği 2007 yılında yazdığı bir köşe yazısını şu satırlarla bitirmişti: “50 yıllık ortak bir hayatı 25 günde kaybetmişseniz yapabileceğiniz ne var ki zaten... Sabretmek ve dayanabilmek...”