
Ölümle Burun Buruna Yaşamlardan Canlandırma
Sürekli kişilik ve biçim değiştiren ölüm kimi kez terör, kimi kez hastalık, kimi kez kaza, kimi kez saldırı, kimi kez intihar kimliğinde çıkıyor ortaya. Gösterinin çeşitli efektlerle bütünleşen çok katmanlığına karşın ön planda olan gene de yaşanılan korku anları...
Yaşamla hiçlik arasındaki o anın, o dehşetin, o boşluğun sözcüklerle nasıl dile getirilebileceğini minimal bir oyunculukla izliyoruz: Çok kanallı bir videonun önünde duran anlatıcı-oyuncular kulaklıklarındaki kulaklıktan videoya çekilmiş olan kişilerin seslerini duyarak görüntüleri canlandırırken şaşırtıcı derecede doğallar. Oyuncuların canlandırdıkları kişiye özgü bir duruşla arayarak, seçerek doğru sözcükleri bulmaya çalışırken zaman zaman zorlanmaları da öylesine doğal ki; duraklama, tıkanma, ağlamamak için kendini tutma anları.. Sözcüklerin ötesinde olanı anımsama, anlama ve anlatma çabası… Arka plandaki videoda yaşam öyküleri anlatılan kişilerin belli belirsiz yüzlerini seçebilsek de, dikkatimiz anlatıcı-oyuncularda ve anlatılan öykülerde odaklaşıyor. Anlatılanlar ve anlatılma biçimi çok vurucu…
Koro, pantomim ve dans sahneleri ise anlatılanlara koşut olarak gelişiyor. Böylece soyut performans sahneleri anlatılanla tuhaf bir karşıtlık oluşturuyor. Müziğin de etkisiyle bir ağıt, bir reküem tadında gelişen bu oyun, acaba izleyiciyi bilinçaltına attığı yaşantılar, görüler, korkular, karabasanlarla hesaplaşmaya mı çağırıyor? Alımlama süreci içinde her izleyinin ona ait olan ve kimbilir belki de bilinçaltının en kuytu köşesine itmiş olduğu en gizli anları, yaşantıları, görüleri belirginleşmeye başlıyor. Böylece sahnede anlatılan ve canlandırılan öyküler, izleyicilerin öyküleriyle bütünleşerek giderek büyüyor, çoğalıyor.
İzleyiciye yalnızca bilinç düzeyinde seslenmekle kalmayan, aynı zamanda ona iyice dokunan bu oyunun bence en yaratıcı yanı açık biçimi. Öyle ki anlatanların kişiliklerine ya da seçilen konuların farklılığına göre bu gösterinin çok farklı biçimler alabileceği düşüncesi uyanıyor insanda. Bu yönüyle de bu gösteri kendi içinde bütünlüğü olan bitmiş bir yapıt değil, çok farklı yönlerde gelişebilecek olan deneysel bir proje olarak değerlendirilebilir….
Öte yandan ölüm üstünde çeşitlemeler olarak adlandırabileceğimiz bu gösterinin sorunsal ya da eksik olarak duyumsadığım yanı, anlatılan öykülerle dans, pantomim ve koronun yeterince bütünleşememesi. Anlatı dışı ögeler gözü oyalayan hoş bir efekt olarak biçimsel kalıyor. Kimi kez de sadece anlatılanların altını çizmek için kullanılıyor. Örneğin hemşirenin kurtarmaya çalıştıkları hastayı nasıl ameliyat ettiklerini anlattığı sahnede koronun hastane ekibine dönüşmesi ya da köprüden atlayan adamın öyküsünde dansçıların sahne balkonunun kenarında cambazlık yapmaları gibi.
Oysa bütün bu efektlerle konuya daha derin bir bakış getirilebilirdi. Sözgelimi günümüz eğlence ve medya kültürü içinde giderek duyarsızlaşan insanlar ikinci el yaşantıların içinde yuvarlanıp gidiyorlar. Bu akışı kesintiye uğratan varoluşsal anlar ve yaşantılardan ise çok uzaklar. Felaket rüzgarı tek bir kişiyi yakaladığı gibi bu akışın dışına savururken, yaşam akışnın içinde olan diğerleri ya olup biteni hiç görmüyor, duymuyor ya da seyirci kalıyorlar. İşte bu duyarsızlaşma, daha somut bir deyişle korkuları bastırma ya da yok sayma eğilimi dans, pantomim ve koro sahneleriyle anlatılan felaket anlarıyla karşıtlık yaratacak biçimde verilebilirdi. Ancak böylesi bir yaklaşım düşünsel bir temanın çevresinde gelişen bir dramaturgi çalışmasını koşulluyor. Oysa günümüz postmodern tiyatro anlayışı bu tür bir düşünselliğe (izleyiciyi koşullamama) adına özellikle karşı çıkıyor. Bu açıdan da belki de benim eleştirim yönetmenle aramdaki dünya görüşümün farklılığından kaynaklanıyor olabilir.
Öte yandan benim yaklaşımımda bir edebiyatçı ve tiyatrocu olmamın da payı büyük olsa gerek. Bu bağlamda ister istemez metin, yani anlatılan öyküler önem kazanıyor. Sahnelemede kullanılan her efektin de öykülerin ve bu öykülerin ardındaki düşüncenin hizmetinde gelişmesini bekliyorum. Böyle bir beklentisi olmayan bir izleyici belki de oyundan daha farklı bir tat alabilecektir. Nitekim sanat tarihçisi ve müzisyen olan annem Nazan İpşiroğlu bu gösterinin farklı disiplinlerin iç içe geçtiği bütüncül yaklaşımından özellikle çok etkiledi.
Görüşler ve beklentiler her şekilde ne kadar farklı olursa olsun, “Cadaques” ( oyunun bir türlü ısınamadığım bu tuhaf adı da belki postmodern yaklaşımın bir uzantısıdır? ) gerçekte çarpıcı ve düşündürücü bir deneysel çalışma… Dileğim bu projenin yeni konular, öyküler ve kişilerle daha da geliştirilerek sürdürülmesi.…..
Yorum Ekle
Diğer Haberler
Kemal Sunal'ın ölümünün üstünden 25 yıl geçti
"Hababam Sınıfı", "Köyden İndim Şehire", "Mavi Boncuk", "Tosun Paşa" ve "Kapıcılar Kralı"nın da aralarında olduğu çok sayıda yapımda canlandırdığı iyi ve saf adam rolleriyle bugün bile he...
Emre Yusufi, Nilperi Şahinkaya'yı çabuk unuttu
Oyuncu Nilperi Şahinkaya ile heykeltıraş Emre Yusufi'nin 2019'da başlayan ilişkisi Aralık 2024'te bitmişti. Yusufi gönlünü Amerikalı modele kaptırdı. İlk oyunculuk deneyimini okul yılları...
Gassal’ın sesini İtalya’da duydular
AHMET Kural, “Gassal” dizisinde canlandırdığı Baki karakteriyle İtalya’da ödüle layık görüldü. Oyuncu, Italian Global Series Festival’de “uluslararası yarışma”nın “komedi” kategorisinde “...
Ünlü oyuncunun bu sözleri tepki çekti
İstanbul'u terk edip Datça'da yaşamaya başlayan Sarp Levendoğlu "Ucuz insanlar pahalı şeylerden hoşlanır" dedi. Levendoğlu'nun bu açıklaması tepki çekti. İstanbul'u terk ederek Datça'ya y...
Salamis’te İrlanda rüzgârı
İrlanda kültürünü müzik ve dansla harmanlayan Celtic Legends, Salamis Antik Tiyatro’da Kıbrıslı izleyicilere unutulmaz bir gece yaşattı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde, bu yıl 25’incis...
Kurtlar Vadisi'nin ünlü oyuncusu yaşamını yitirdi
Kurtlar Vadisi'nde Kibritçi Cevat karakterine hayat veren oyuncu Şekip Taşpınar hayatını kaybetti. Oyuncunun vefat haberini menajeri Temmuz Karikutal sosyal medyada duyurdu. Karikutal yap...
Katy Perry ile 10 Yıllık Aşkları Bitmişti! Orlando Bloom Sessizliğini Bozdu
Yaklaşık 10 yıldır birlikte olan ve bir çocukları olan Katy Perry ile Orlando Bloom'un ayrılık kararı hayranlarını üzerken, Orlando Bloom sessizliğini bozdu. Instagram hesabından bir payl...
Bakan Ersoy açıkladı: Göbeklitepe'de sıradaki aşama ne?
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Tarihin en eski ve en çarpıcı tanığı olan Göbeklitepe'nin bir dünya mirası olarak UNESCO'ya dahil oluşunun 7'nci yılında bu eşsiz mirasın korun...
Şeytan Marka Giyer geri dönüyor! Devam filminin çekimleri başladı
2006 yapımı Şeytan Marka Giyer filminin devamı geliyor. Meryl Streep, Anne Hathaway ve Emily Blunt yeniden başrolde buluşurken, Miranda Priestly karakterinin eşi rolüyle Kenneth Branagh k...
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Ali Sunal'ın Mesajı Herkesi Duygulandırdı
Usta sanatçı Kemal Sunal'ın 25 ölüm yıl dönümü dolayısıyla oğlu Ali Sunal'dan duygusal bir anma mesajı geldi. Ali Sunal, babasının yokluğunun hala çok zor geldiğini ifade ederek, "Seni se...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Gençsin ama risk altındasın, bu belirtiye dikkat!
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Onur Yıldırım, hipertansiyonun yalnızca yaşlıları değil, genç bireyleri de tehdit ettiğini vurguladı. 40 yaş altındaki bireylerde hipertansiyon oranının yüzde 9 ila 22 arasında değiştiğini belirtti. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Onur Yıldırım, hipertansiyon ile ilgili açıklamada bulundu.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.