
Kameramanlar Beni Gösterince Anladım
Yan masada iki yabancı eleştirmeni, “Bal” alacak derken duymak, Alman gazetelerindeki tahminlerde “Bal”ı görmek gibi işaretler ümitleri artırıyordu. Jüri Başkanı Werner Herzog’un ağzından “Bal” kelimesi dökülmesiyle birlikte alkışlar patladı. Türkiye “Susuz Yaz”dan 46 yıl sonra, ödülü sonuna kadar hak eden “Bal” ile Altın Ayı’yı aldı. Kaplanoğlu’yla heyecan ve sevinç dolu ödül gecesinin sabahında buluştuk:
Altın Ayı’nın yaklaştığını hissettiniz mi?
Film yarışmaya seçilince bu ihtimal var diyorsunuz, ama ciddi olarak düşünmüyorsunuz. “Bal”ın prömiyerinden sonra çıkan yazılar, eleştiriler, seyircilerden gelen tepkilerden sonra ‘Belki bir şeyler olabilir’ dedirtti. Ödül alan yönetmenleri törene çağırdıkları için bizi törene davet ettiklerinde, ne olacağını bilmiyordum ama kendimizi hazırlamaya başladık. Bir ödül ama ne olduğu belli değil! Açıkçası Altın Ayı anonsu yaklaştıkça alacağımızı hissetmeye başladım. Kameramanların durumu, görevlilerin bir şeyler konuşup beni göstermeleri, bana işin ciddiye gittiğini anlattı.
Aklınızdan ilk ne geçti?
Bu üçleme için dört yılda üç film çektim. Filmlerimin aynı zamanda yapımcısı olduğumdan finansmanı bulmak için gitmediğim yer kalmadı dünyada. Ve o finansmanı elde etmek, onu istikrarlı şekilde kullanmak, üstüne bir film daha, bir film daha eklemek kolay değildi. Bu dönem çok yoğun geçti. Hep İstanbul dışında evimden uzakta çalıştık. İlk hissettiğim, şuydu: Bütün bunlara değdi. “Yumurta”yı Cannes’da açmıştık, “Süt” Venedik’te yarıştı. Üçlemeye Berlin, Altın Ayı ile noktayı koyduk. Altın Ayı, tüm üçlemeye verilmiş bir ödül gibi hissettim. Bir sonraki filmde bu kadar zorlanmadan finans bulabiliriz diye düşünüyorum. Ama şunu da unutmamak lazım: Bu ödüller çok çabuk unutulur.
Üçlemenin zor olduğunu söylüyorsunuz. Hiç umutsuzluğa kapıldığınız bir an oldu mu?
Olumsuz olarak söyleyebileceğim bir tek şu: “Yumurta” ya da “Süt”e de, Türkiye’de daha çok seyirci beklerdim. Daha iyi sinema salonları, filmleri o salonlarda tutabilecek daha iyi dağıtım şirketleri ve filmlere daha fazla ilgi gösterecek seyirci... Finansman bulmak açısından da biraz daha seyirci gelse, belki işler daha kolay olacak. Büyük rakamlardan söz etmiyorum. 80 bin, 100 bin seyirci bize sonraki filmi daha rahat çekebilme imkanı sağlayabilir.
Türk sineması yükselişte mi?
Bir hareketlenme var ama bu yönetmenlerin kişisel atakları ve bireysel dünyalarının zenginliğiyle büyüyecek bir şey. Çünkü uluslararası anlamda bir sinemadan bahsetmemiz çok zor. ‘Ticari’ dediğimiz filmler, dünyanın diğer ülkelerinde seyirciye kavuştuğu anda, Türk sinemasının dünya ölçeğindeki başarısını değerlendirebiliriz. Halbuki burada Nuri Bilge Ceylan, Yeşim Ustaoğlu, Reha Erdem, Derviş Zaim, Zeki Demirkubuz’un kendi yapımcılıklarını üstlenerek çektikleri filmler var. Bu tabii ki kişisel dünyaların sinemadaki karşılığı...
Türk sinemasının geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Gençlerin daha cesur filmler yapacağını düşünüyorum. Türkiye’de yeni dönemde halkların üzerindeki ambargolar kalkıyor. İnsanlar kendilerini daha özgürce ifade edebilecekler. Ama bunları yaygınlaştırmak, gençlere destek olmak seyirciye ve basına düşüyor.
Bu ödülün gençlere umut vermesini dilediniz. Siz, bu işe başladığınızda kime bakıp umutlanıyordunuz?
1984’te okulu bitirdiğimde, Türk sineması ölü bir dönem geçiriyordu. Ağırlıklı olarak yurtdışındaki yönetmenlere bakıp umutlanıyordum. Ama şimdi film yapmaya heveslenenlerin önlerinde çok iyi örnekler var. Bu, bir yandan baskı da oluşturuyor olabilir. Umursamasınlar, hiç önemli değil. Ödüller değil, çok iyi filmler yapmak önemli.
BENİM 2 FAVORİM VARDI
Sizin festivallerde çok sıkı film takip ettiğinizi biliyoruz. Eminim yarışma filmlerini de izlediniz. Favorileriniz var mıydı, ödül tahminlerinde bulundunuz mu?
Benim yarışmada iki favorim vardı. Romanya filmi “If I Want to Whistle, I Whistle” ve Rusya filmi “How I Ended This Summer”. Nitekim onlar da ödüllerde öne çıktılar. Açıkçası “The Ghost Writer”la Polanski’ye de Jüri Özel Ödülü veya En İyi Yönetmen ödülü verileceğini tahmin ediyordum. Çünkü İsviçre’de tecrit yaşayan, bu durumdaki bir yönetmenin filmine duyarsız kalmayacaklarını tahmin ediyordum. Tahminim de doğru çıktı.
300 YILLIK AĞAÇLARI KESİYORLAR
Altın Ayı’yı alırken Çamlıhemşin’deki doğanın tahribatıyla ilgili bir konudan bahsettiniz...
Rize ve Artvin arasındaki bölgede çok hırçın dereler var. Kaynakların üzerine tribünler, hidroelektrik santrallerı inşa ediyorlar. Bütün bunlar bir doğa tahribatına neden oluyor. Ben kendim tanık oldum, 300-400 senelik ağaçları gözünün yaşına bakmadan kesip atıyorlar. Gelen elektrik, yüzde bir gibi bir katkı sağlıyor. Benzer bir çalışmayı filmi çektiğimiz Çamlıhemşin’de de yapmaya çalışıyorlar. Mahkemeler oldu ama asla vazgeçmiyorlar. Özellikle dünya kamuoyuna bunu söylemek istedim. Bu filmle birlikte daha çok insan o bölgeye gider ve sahip çıkar diye düşündüm. “Süt”ten sonra Fransızlardan, İtalyanlardan birçok e-mail aldım: “Süt” sayesinde Tire’ye gittik, çok etkilendik diyen... Bu belki Çamlıhemşin için de geçerli olabilir.
KÜÇÜK YILDIZ EVİNDE
“Bal”ın Altın Ayı ödülünü kazanması, filmin çekildiği Rize’nin Çamlıhemşin ilçesini sevince boğdu. Filmdeki “Yusuf” rolüyle büyük beğeni kazanan ve ailesiyle birlikte Almanya’dan dönen Bora Altaş (7) da sevincini, babası Raşit, annesi Ümmühan ve kardeşi Gökdeniz’le (5) paylaştı. Filmi çekerken zorlandığı bölümler olduğunu söyleyen Bora, “Kekeleme sahnesi vardı. O sahnede biraz zorlandım. Ama oynadığım filmin ödül alması beni çok sevindirdi” dedi. Filmin galasına katılarak Türkiye’ye döndüklerini anlatan baba Raşit Altaş ise “İnanılmaz duygular yaşadık. Oğlum adına da çok mutlu oldum. İleride filmlerinde rol alması için elimden gelen her şeyi yapacağım” dedi. MUHAMMET KAÇAR Rize DHA
‘Çok büyük bir başarı’
Türk sinemasına 1964’te ilk Altın Ayı Ödülü’nü kazandıran Metin Erksan’ın yönettiği “Susuz Yaz”ın başrol oyuncusu Hülya Koçyiğit, Kaplanoğlu’nun başarısını şu sözlerle değerlendirdi:
“Büyük bir sevgi ve saygıyla kucaklıyorum Kaplanoğlu’nu. Bu ödül çok büyük bir başarı. Onun için tüm sinema camiası gibi Türk sinemaseverleri de mutlu olmalı bu neticeden. Sinemamızın uzun vadede lehine olacak bu ödül. Daha cesur filmlerimizi dünya pazarına çıkarabileceğiz. Bu onuru bize yaşattığı için filmin yaratıcısı Kaplanoğlu’na teşekkür ediyorum.”
Yorum Ekle
Diğer Haberler
Karagöz’ün uzak akrabası Çin’de hayatta
Çin’in binlerce yıllık gölge kuklası sanatı, modern dünyada unutulmaya yüz tutsa da müzeler, festivaller ve genç sanatçıların ilgisiyle yeniden sahneye dönüyor. Gölgenin büyüsü, kadim kül...
Ünlü Oyuncu Aniden Hayatını Kaybetti!
"Fantastik Dörtlü" ve "Nip/Tuck projeleriyle tanınan Avustralyalı ünlü oyuncu Julian McMahon, ABD'nin Florida eyaletinde 56 yaşında aniden hayatını kaybetti. Oyuncunun, daha önce kamuoyun...
Sezen Aksu yok, Leonarda DiCaprio gelmiyor
30 Temmuz'da İstanbul'da konser verecek olan dünyaca ünlü şarkıcı Justin Timberlake'ın sanatçı Sezen Aksu ile aynı sahneyi paylaşacağı, oyuncu Leonardo DiCaprio'nun ise misafir olarak kon...
Şarkıcıların kazandığı para dudak uçuklattı
Türkiye'de 2 bin 432, yurt dışında 246 konser veren 70 şarkıcı, 2024 yılında konser satışlarından toplam 158 milyon euro ciro yaptı. Cem Adrian 8 milyon euro ciro ile zirvede yer aldı. Fo...
Güney Amerika çöllerinden İstanbul semalarına: Hermanos Gutiérrez
Afro-Küba cazının duayen ismi, 7 dalda Grammy ödüllü caz ikonu Chucho Valdés'in 1 Temmuz'da açılışını yaptığı 32. İstanbul Caz Festivali sahnesinde dün akşam, yarı İsviçre yarı Ekvadorlu ...
Şebnem Bozoklu, 'Üstsüz çalışıyorlar' diyerek film setini ifşa etti
Kızılcık Şerbeti dizisine veda eden Şebnem Bozoklu, yeni filmi Gelin Takımı 2 için kamera karşısına çekti. Bozoklu, 'Herkes üstsüz' diyerek setten bir görüntü paylaştı. Ünlü oyuncu Şebnem...
Kemal Sunal'ın ölümünün üstünden 25 yıl geçti
"Hababam Sınıfı", "Köyden İndim Şehire", "Mavi Boncuk", "Tosun Paşa" ve "Kapıcılar Kralı"nın da aralarında olduğu çok sayıda yapımda canlandırdığı iyi ve saf adam rolleriyle bugün bile he...
Emre Yusufi, Nilperi Şahinkaya'yı çabuk unuttu
Oyuncu Nilperi Şahinkaya ile heykeltıraş Emre Yusufi'nin 2019'da başlayan ilişkisi Aralık 2024'te bitmişti. Yusufi gönlünü Amerikalı modele kaptırdı. İlk oyunculuk deneyimini okul yılları...
Gassal’ın sesini İtalya’da duydular
AHMET Kural, “Gassal” dizisinde canlandırdığı Baki karakteriyle İtalya’da ödüle layık görüldü. Oyuncu, Italian Global Series Festival’de “uluslararası yarışma”nın “komedi” kategorisinde “...
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Harbiye’de Selda Bağcan coşkusu
Selda Bağcan, 2025 yaz turnesi kapsamında dün gece İstanbul Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu sahnesindeydi. Bayhan Müzik organizasyonuyla gerçekleşen konser, sanatçının sanat yaşa...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Gençsin ama risk altındasın, bu belirtiye dikkat!
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Onur Yıldırım, hipertansiyonun yalnızca yaşlıları değil, genç bireyleri de tehdit ettiğini vurguladı. 40 yaş altındaki bireylerde hipertansiyon oranının yüzde 9 ila 22 arasında değiştiğini belirtti. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Onur Yıldırım, hipertansiyon ile ilgili açıklamada bulundu.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.