Kocaoğlu Soruları Cevapladı
Erol Yaraş: Öncelikle bir İzmir’li olarak sizi kutluyorum. CHP olağanüstü kongresinde İzmir çok farklı onore edildi, kurultay başkanlığınızla güzel bir tablo sergilendi. Nasıl bir kurultaydı? Beklediğiniz gibi miydi?
Aziz Kocaoğlu: Çok kurultaya katıldık ama bu kez çok yalındı. Yalından kastım, çok coşku yoktu ama yaklaşık 25-30 bin arasında bir katılım vardı. Eskisi gibi amigoluk yapılmadı, içten gelen bir tezahurat vardı. Tabii kurultay yönetmek ayrı bir şeymiş, ilk defa yapıyoruz. Partinin iktidara yürüyüş, yahut bir değişim sürecinde kurultay başkanı olmak, divan başkanı olmak ayrı bir onur. Biz de bu onuru yaşadık.
E.Y: Biraz heyecanlıydınız ilk başta.
A.K: Tabi, olmaz mı... Orada ben ve başkan konuşurken 20 binin üstünde insan vardı. Tabi o büyük bir baskı. İlk başta heyecanlandık ama sonra toparladık.
Hamdi Türkmen: Sizce bu kurultayın ülkeye yansıması, İzmir’e yansıması nasıl olacak?
A.K: Bence müspet yansıyacak diye düşünüyoruz ve Türkiye için de CHP için de çok iyi olacağını düşünüyorum.
E.Y: Aklıma bir soru geldi şimdi, kurultayı televizyonda izledim ve siz mikrofon başına geçtiğiniz ilk andan itibaren cümlelerinizi ve özellikle okuduğunuz telgrafları takip ettim. Sonradan eleştiri aldınız, neden Sayın Baykal’ın ismini anons etmediniz diye. Orada unutkanlık mı oldu, yoksa baştaki heyecanın verdiği bir boşluk mu?
Baykal’ın gelişini görmedim
A.K: Hayır, biz otururken partinin anonslarını yapan Sayın Deniz Baykal döneminde de çalışan Barış isimli bir arkadaş var. O parti salonunda sunuculuk yapıyordu. O birçok ismi anons etti. Tabi biz de orada tribünde oturuyoruz. Kimi etti, etmedi bilgim olmadı.
E.Y: Tabi gürültü de var..
A.K: Bir süre sonra geldi dedi ki; “Ben Hikmet Çetin, Murat Karayalçın ve Altan Öymen’i anons etmedim. Genel başkan Deniz Baykal’ı bekliyorum. Sayın Baykal gelince, önce onu, sonra diğerlerini anons edeceğim” dedi. “Tamam Barış” dedim. Deniz Baykal’ın geldiğinden haberim yok. “Deniz Baykal geldi” dediler, baktık orada oturuyor. Yabancı misyon şeflerini, gelen telgrafları, sivil toplum örgütlerini falan okudum. Anonslar yapılırken genel başkan gelmemişti.
E.Y: Unutkanlık değil, anlaşmazlık mı?
Erdal İzgi: Sonrasında divan açıldı. O arada birisinin de aklına gelmemiş mi? Sonuçta içeride 13 bin kişi var, dikkat çekmemiş mi?
A.K: Salona gelişinden kimsenin haberi yok, Barış‘ın da yok. “Ben onu bekliyorum” dedi. “Sen sunum yapmadıysan ben yapayım” dedim ama bir karışıklık oldu işte..
H.T: CHP’nin altı ok ilkeleri var. CHP aynı ilkeleriyle ama nedense bu kez “yeni” diye bir tanımla karşılaştı. Yeni CHP son günlerin moda deyimi oldu. Gerçekten CHP’nin kurucusundan bugüne kadar olan çizgisinde az da olsa eksen kayması söz konusu mu, böyle birşey hissediyor musunuz?
A.K: Bana göre böyle birşey söz konusu değil. Bütün konuşmalardan ve basındaki yorumlardan çıkardığımız; CHP’nin bundan sonra daha atak davranacağı, sahaya ineceğidir. Zaten referandumda sekiz yıldan sonra ilk kez Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Başbakanı performansı ile solladı.
E.Y: Ve geçti.
A.K: Bu bir gösterge. Parti bundan sonra aktif olacak. Parti sadece eleştiren, savunma mekanizmasından çıkıp, hem eleştiren hem çözüm üreten konuma gelecek.
Zaten toplumun da istediği bu.
E.Y: Sol partiler için söylenen yüzde 25-30’u geçemezler, seçmeni bu kadardır iddiasına karşın Sayın Kılıçdaroğlu yeni bir seçmen kitlesi yaratmaya çalışıyor. Size hiç oy vermemiş kesimleri de ikna ederek CHP’ye çekmeye çalışıyor.
A.K: 1999’da İzmir’de rahmetli başkanın aldığı oy belli, ondan beş sene sonra aldığı oy belli.
E.Y: Türkiye çapında bahsediyoruz ama...
A.K: İzmir’de 37’den, yüzde 48’e çıktı. Sonra biz geldik 56’ya çıktı. İzmir’de alınabiliyorsa, Türkiye’de neden alınmasın? Trakya’da 2004’te Tekirdağ kayıptı, şimdi büyük farkla CHP aldı. Antalya geçen sefer kaybetti, şimdi geri döndü. Referandumda da oy artışları görüldü. hoş burada tabi MHP’nin ve diğer partilerin de desteği var. Ama oy alınmayacak diye birşey söz konusu değil. CHP’nin kitlesi 73 milyon TC vatandaşıdır, kitle partisidir, hepsine hitap eder. Toplum da bunu bir şekilde algılıyor. İzmir’de Piriştina başkanla başlayan, bugün Eskişehir’de Yılmaz Büyükerşen’le devam eden tırmanma, diğer şehirlerde niye devam etmesin?
E.İ: Bu bir kriter değil. İzmir sol kent değil, İzmir demokrat bir kent. Burhan bey ilk dönem yüzde 30’lar civarında oyla geldi. 1989’da Yüksel Çakmur yüzde 52 oyla seçildi. Sonra bu yüzde 52 buhar gibi yok oldu, yeniden Sayın Özfatura DYP’den bir kez daha geldi. Sanıyorum yine yüzde 30 civarında oy aldı. Baktığınız zaman bir sağ, bir sol gelmiş, gitmiş. Eğer yeterli performans göstermezseniz, yarınki seçimde bu ters dönebilir.
A.K: Kesinlikle, kesinlikle...
E.İ: Yani İzmir’in böyle bir demokratlığı da var, bunu unutmamak lazım!
H.T: 99’dan sonra bu değişmedi.
E.İ: Genel seçimlerdeki oy oranına bakın. İzmir’de milletvekili sayısına baktığınızda 10 CHP, 9 AKP. Altı ay sonraki seçim ne olacağını gösterecektir. Esas kıstası o zaman göreceğiz.
Yükseliş Piriştina ile başladı
A.K: İki dönem; 10 sene Osman Kibar, yedi sene ihsan Alyanak, Burhan Özfatura, Yüksel Çakmur, Burhan Özfatura, Ahmet Piriştina. Ahmet Piriştina, Aziz Kocaoğlu.
Bu sürenin CHP’nin lehine dönmesi Ahmet Piriştina’yla başlayan dönemdir..
Üç dönemdir alınan seçim var, yani 15 senedir kesintisiz iktidar...
E.Y: Parti meclisinde yedi üye vardı, şimdi bu rakam dörde düştü. Bu Genel Başkanın İzmir’e verdiği önemin ölçüsü olarak algılandı. Neden bu sayı düştü veya Genel Başkanla bu konuda yapılan görüşmelerde farklı bir tablo mu vardı?
A.K: 81 tane vilayet var. Tabi ki İzmir gibi birçok vilayet var, İstanbul ve Ankara’dan sonra... Şu anda dört tane arkadaşımız girdi, Oğuz Oyan,Mehmet Ali Susam, Alaattin Yüksel, Prof. Dr. Hülya Güven. Hepimizin tanıdığı, parti içinde yıllarca mücadele eden arkadaşlarımız. Gönül isterdi ki İzmir’den daha fazla olsun. Ama bu konuda herkesin bir mutabakatı vardı bu kurultayda. Genel Başkan istediğiyle çalışsın diye. Ve bunun sonucunda parti listesine baktığımızda, parti listesinde çok değişim var. Konunun uzmanı birçok insan girdi. Büyük bir kısmını ben tanımıyorum ama tanıdıklarımın içerisinde EXPO sürecinde Paris Büyükelçisi olan Osman Korutürk ve eski Büyükelçi Faruk Loğoğlu gibi.
E.İ: Niceliğe takılmamak lazım, nitelik önemli. Ben herkesin Başkanıyım
E.Y: İzmir’e gelelim mi?
H.T: İzmir’de ne olur?
E.İ: Bence başta şunu sormak lazım; siz bu seçimde etken olacak mısınız, belediye işlerine mi bakacaksınız, yoksa seçim için sahaya inecek misiniz?
A.K: Ben göreve geldiğim günden bu tarafa belediye başkanının partiye katkısının, yaptığı işler, yaptığı projeler olduğuna inanıyorum.
Belediye başkanı partiye katkıyı belediye olanaklarıyla yapmaz. Belediyenin gücünü kullanarak yapmaz. Adaletli olmak gerek. Bizim yaptığımız projeler halka hizmettir. Halkın bize göstereceği teveccüh, sempati partimize oy olarak dönebiliyorsa, başarılıyız demektir.
Yoksa işi gücü, belediyeyi bırakıp milletvekili adayı gibi, genel başkan yardımcısı gibi çalışmamız doğru değildir. Mitinglere katılırız, o ayrı...
Partimize oy tabi ki isteriz. Belediye başkanlığının konumu çok farklı, belediye başkanıdır, milletvekili değil ki? Belediye başkanı herkesin başkanı. İzmir’de kim varsa onun belediye başkanıyım. Bu bilinçle davranıyorum.
H.T: İzin verirseniz cevap verebilir miyim? 2007 seçimlerinde yaşadığım için biliyorum. Bu konuda sizden kimsenin kuşku duymaması lazım, yaşadığım olaylar var çünkü. Örneğin, afiş asma gibi, belediyeden bu konuda yardım istendiği halde, ki afişler CHP’nindi, Başkan “Özel firmalardan tutun, belediyenin olanakları sadece partinin değil” diyerek merdivenli araç vermedi. Bunu olumsuz anlamda söylemiyorum.
A.K: Türkmen’in söylediği doğru. 2007 seçimlerinden bir ay önce AKP’nin, MHP’nin, DSP’nin il başkanlarını aradım, dedim ki;
“Seçim sürecine giriyoruz. Belediyenin salonlarının hepsi bütün siyasi partilerimizindir. Bizim elimizde bulunan salonlar kamunundur, bu kentindir, her siyasi parti bundan yararlanabilir. Ben bunu tahsis etmeye hazırım.”
Bugün de aynı şey geçerli. Bunu 2009 seçimlerinde de söyledim. Kendi aday olduğum seçimlerde de söyledim. Yine söyleyeceğim.
Siyasi partilerin parası yok, belediyenin olanakları var. Ben bunu CHP’ye kullandırayım, AKP’ye, MHP’ye, DSP’ye kullandırmayayım olmaz. Memleketin malı, beraber kullanalım. Bugün yetki bende, yarın başkasında.
Su ve ulaşımda en ucuz biziz
E.Y: Son sorum şu; zamlarla ilgili çok eleştiri alıyorsunuz, bu konuda düşüncenizi öğrenebilir miyim?
E.Y: Hangi zamlarla ilgili?
E.Y: Su ve ulaşım zamları, işte bazısı mahkemeden dönüyor!
H.T: Ulaşım zamlarının farklarını vatandaşa geri ödeyecek misiniz ?
E.Y: Efendim, yargı ne derse onu yapacağız tabii ki.
E.Y: Peki buradaki zararınız ne kadar başkanım? Kendinizi, İzmir’i mukayese ettiğiniz zaman İstanbul ve Ankara’yla, su ile ilgili,ulaşımla ilgili kim daha ucuz?
E.Y: Biz ucuzuz. Bir defa Ankara, tarifeyi kaldırdı; 2.99 TL. İstanbul tarifeyi kaldırdı, 1.10 metreküpü 2.42. Bizim 1.13 metreküpümüz 2.24 TL şu anda.
H.T: Bu su için, ulaşım?
E.Y: Ulaşımda 1.70, ama 90 dakika. Biz eleştiriliyoruz ama bir işçi, zaman zaman üç vasıta değiştiriyor ve bunu sabah işine giderken, akşam evine dönerken yapıyor. Asgari ücretten çalışıyor belki, belki eşi de çalışıyor. Sistem bizi en uç noktadan en uç noktaya sefer açmaya zorluyor. Biz de bunu çözebilmek için her yöne 90 dakika tek bilet dedik. 90 dakika tek bileti 1.70 yaptık. Sabah 1.70 veriyor, akşam 1.70 veriyor ve istediği yere 90 dakikada gidiyor. Her tarafta ikinci binişlerde tekrar para veriliyor artı, biz taşımanın yüzde 100’üne yakınını yapıyoruz, dolmuşlar hariç. İstanbul’da, Ankara’da da halk otobüsleri büyük yük çekiyor. Bugüne kadar gelmiş geçmiş belediye başkanları İzmir’de bu konuda, kamu zararını ön görerek ki, bana göre son derece doğrudur, halk otobüslerini buraya sokmamışlar. Biz de aynı felsefeden hareketle bunun ceremesini çekiyoruz. Bundan bizim kurtuluşumuz nedir? Raylı sistemdir, metrodur, tramvaydır. Biz de geldiğimizden bu yana 80 kilometre Aliağa-Menderes, 12 kilometre metro, 35 kilometre tramvay hattı yaparak, otobüsü sadece beslemede kullanarak, 4-5 kilometrelik ringler yaptırarak, ulaşım omurgasını tamamen değiştirmek istiyoruz. Bunu yapabilmemiz için elimizde en önemli silah 90 dakika. Şu kurduğumuz sistem çok çağcıl bir sistem.
E.Y: 90 dakika sistemde yeterli bir süre mi?
A.K: Yetiyor.
E.Y: Peki başkanım, şu meşhur çakma Twitter’cıya ne yaptınız?
E.Y: Savcılığa bildirdik, bulamadık. Zaten bir açıklama yaptık, savcılığa da bildirdik.
Hızlı trende sorunlar geçici
E.Y: Devreye aldığınız hızlı tren, yaşanan sıkıntılar var. TCDD diyor ki, keşke “Bir-iki ay daha deneme seferi yapsaydık.” Orada bir acelecilik mi oldu?
A.K: Önceki sabah TCDD Genel Müdürü ile konuştuk.
Sık sık konuşuyoruz zaten. Bu önemli projenin babası Ahmet Piriştina’dır. Biz de devamını getirip gerçekleştirdik. Hem Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Bey’in, hem Genel Müdür Süleyman Karaman’ın, hem onların, hem bizim büyük katkısı var. Ortaya bir eser çıktı. Kent içi ulaşımda Türkiye’nin en büyük projesi 4,5 senede bitirildi. Bu tür projelerde proje aşamasında öngörülmeyen, yaşadıkça çıkan, evdeki hesap çarşıya uymayan ufak tefek hataların çıkması doğadır. Çünkü bu farklı bir iş. Bir tarafı Aliağa, diğer tarafı Menderes. Şehrin ortasından geçiyorsun. Burada ne DDY’nin, ne İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, ne de ortak şirketimiz İZBAN’ın yanlışı yok. Eleştirmek, suçlamak doğru değil. Burada hata, kader birliği yaptığımız Devlet Demir Yolları’nın, benim veya İZBAN’ın olabilir. Üçümüzün veya ikimizin de olabilir. Eksiklerimiz var, sistem oturtmaya çalışıyoruz. Bizim yetiştiremediğimiz asansörlü sistem ve kuramadığımız üst geçitlerimiz var. Ben kendi eksiğimi söylüyorum. Hata görülecek, düzeltilecek, bu şekilde gidecek.
E.Y: İki, üç defa yolda bile kaldı!
A.K: Elektrik kesilir kalır, normal.
H.T: Kesintisiz güç olmayacak mı?
A.K: Olur, sistem yeni yeni oturuyor.
E.Y: Bu sizden mi, DDY’den mi kaynaklanıyor?
Görev bölümü yapmadınız mı?
A.K: Kimsenin burada suçu, günahı yok, bunlar yaşanacak, bu aksaklıklar görülecek. Mesela Şemikler’i kapatamıyoruz. Neden? 6026 sokağı açamadık. Ne zaman başladık bu sokağa biz, 6,5 sene önce başladık. Ya benle, ya da benden önce başladı. 6026’dan gireceğiz ki, Şemikler’i kapatalım. Böyle mevzuatlarda yargıya başvuruluyor, davalar da uzuyor.
E.Y: Ben vatandaş olarak baktığımda Aziz Kocaoğlu mesaisinin büyük kısmını bu projeye harcamış gibi görüyorum.
A.K: Hem buna, hem metroya. Alt geçitleri yapıyoruz, 5 sene başkanlık yapmış Erdal Bey bilir. Bazı projeler vardır, her dakikası problemdir. Bu proje her dakikası problem olan bir proje. Bunlara özel ihtimam göstermem lazım. Çoğu konuyu üçüncü kişilerle senin çözmen lazım. Şanssızlığımız birçok ihalede geri dönüş oldu, ihale yasasının değişmesi şok yaşattı. Ama bugün her şey yerli yerine oturdu.
E.Y: Sayın Başkan bu projeye kendini kaptırmış gidiyor, şehirde yaşamı kolaylaştıracak farklı olabilecek işler ihmal ediliyor gibi geliyor bana. Katılıyor musunuz buna? Bu tip eleştiriler size de geliyor mu? Akşam saatlerinde yaşanan trafik sıkıntıları, yollardaki bakımsızlıklar, size de yansıyor mu?Vatandaşın şikâyetinin önünüze geldiğine inanıyor musunuz?Elimde sihirli değnek yok
A.K: Mutlaka eksiğimiz var. 50 sene başkanlık yapsan yine eksik çıkacak. Ama ihmal söz konusu değil. Trafiği gidermenin yolu yeni alternatif yollar açacaksınız, toplu taşımayı metroyla yapacaksınız, banliyö ile yapacaksınız. Biz de 80 km’lik banliyö, 13 km’lik metroyla uğraşıyoruz. Bu sistem oturduğunda Alsancak da rahatlatacak. Biz ekonomisi 30 sene yavaşlatılmış bir kentten bahsediyoruz. Belediye başkanının, kimsenin suçu yok burada.İhtiyaçları artmış bir kentten bahsediyoruz. Bu kentin altyapı ihtiyaçları elinizde sihirli değnek de olsa, zaman içerisinde yapılması gerekiyor, bazı şeyleri kısaltamazsınız. Biz de bu altyapı sorunlarını tespit ettik, projesini yaptık, yaşama geçiriyoruz. Şunu da unutmayalım birden bire 9 belediyeden 57 belediyeye çıktık. Sınırlarımız 111 bin hektardan, 550 bin hektara çıktı. Bunların hepsine yetişmek zorundayız.
H.T: Vatandaş arabalı vapur saatini bile daha iyi biliyor. Ama hafif raylıyı bilinmiyor. Nereden, kaçta kalkıyor? Halkı bilinçlendiren bir şeyler yapılacak mı?
A.K: Ocak başı gibi.. İZBAN’ın çalışma sistemi, halka anlatılması, ulaşıma getireceği katkılarla ilgili film hazırlıyoruz. Bir filmle bunu televizyonda, sinemalarda gösterecek, gazetelerle duyuracağız.
H.T: Bana diyorlar ki, bununla Alsancak’a gidebilir miyim, ben de bilmiyorum ki, cevap veremiyorum. Bizi arayıp soruyorlar, Karşıyaka’dan Alsancak’a gidebiliyor muyum diye?
A.Z: Zaten Çiğli’den Alsancak’a gelmek için Karşıyaka’dan biniyorsun.
H.T: Adnan Menderes Havaalanı Alsancak’a geliyor mu?
A.K: Tabi, Alsancak’a giriyor, çıkıyor, Halkapınar’a gidiyor, oradan Çiğli‘ye devam edip gidiyor.. Aynı şekilde Çiğli’den gelen de Halkapınar’a geliyor.
Metro 2011’de bitecek
H.T: Başkanım bu metro işi ne olacak? Ne zaman bitecek?
A.K: 2011 yılında metro bitecek.
E.Y: Bir bölümü bitecek herhalde, tamamı olarak algılamayalım.
A.K: Hayır, tamamı bitecek, Üçkuyular’a gelecek. Haziran’da ikisi kesin, dört istasyon açılacak. Bornova kesin, İzmirspor’la Hatay’ın yine Haziran’a yetişme imkanı var. Geriye kalan Göztepe, Poligon ve Fahrettin Altay da en geç Ekim ,Aralık sonunda açılacak.
E.Y: 2011 sizin metroyu temizleme döneminiz yani.
A.K: Aynen öyle.
H.T: Durun Sayın Başkan. metro ile ilgili tarihleri ve lafları çok çabuk geçtiniz. Millet aç kurt gibi bekliyor. Şunu bir daha tane tane açıklar mısınız?
A.K: Haziran 2011’de Üçkuyular hattında İzmirspor ve Hatay İstasyonlarını bitereceğiz. Ve Bornova’dan gelen metro Hatay’a kadar iyleyecek. Aynı şekilde Bornova metro hattı da bu tarihte bitecek ve işletmeye alınacak.
E.Y: Seçimlere yetişecek yani?
A.K: Evet, yetişecek. 2011 yılının Ekim ya da Aralık sonunda da Göztepe, Poligon ve Fahrettin Altay İstasyonları devreye alınacak. Yani başladığımız Üçyol-Üçkuyular metro hattı bitmiş olacak.
H.T: Hatay ne zaman trafiğe açılıyor. Yıl sonu diyordunuz?
A.K: Ocak ortası, 15’i gibi. İzmirspor ile İlahiyat Fakültesi arasını trafiğe açacağız. Altı ay sonra yani seçimlerden önce Haziran’da da İlahiyat ile Üçkuyular arasını, ama birer şerit gidiş- dönüş olarak araç trafiğine açacağız. Yıl sonundan sonra da zaten metro çalışmaya başladığı için İnönü Caddesi eskiden olduğu gibi tamamen eski işlevini görecek.
2010’da en çok ölümcül kazalara üzüldüm
H.T: 2010 yılında en çok neye sıkıldınız, en çok sizi üzen ne oldu?
A.K: ESHOT’taki ölümlü kazalar.
E.İ: Milletvekilliği mi, başkanlık mı?
A.K: Hiçbir zaman milletvekilliği düşünmedim. Erdal Bey, siz de belediye başkanlığı yaptınız, biliyorsunuz. Şimdi milletvekilliği ulvi bir görev, kanun yapıyorsun. Başkanlıkla milletvekilliğini kıyasladığımdan değil, ben kendi kişiliğimle ilgili düşünüyorum. Benim parlamento çatısı altında bir şeyler üretip üretememe konusunda kafamda sorular var.
E.Y: Halkla iç içe girmek daha çok hoşuma gidiyor diyorsunuz, peki İzmir milletvekillerinden tam destek aldığınızı düşünüyor musunuz?
A.K: Zaman zaman düşündüm, zaman zaman düşünmedim.
Yorum Ekle
Diğer Haberler
Türkiye'yi ayağa kaldıran taksici katili hakkında karar verildi
İzmir'de soğuktan üşümemesi için kendisini aracına alan taksici Oğuz Erge'yi (44) tabancayla öldürüp, cep telefonuyla kulaklığını gasbeden Delil Aysal'a (19) verilen indirimsiz ağırlaştır...
Çeşme’de Engellilik Odağında Sanatla Terapi Yaklaşımları Kampı
Çeşme Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle 5–7 Aralık 2025 tarihlerinde düzenlenen Engellilik Odağında Sanatla Terapi Yaklaşımları Kampı, Çeşme’de üç gün süren yoğun bi...
Karabağlar’da Birlikte Birleştirdiler, Sevgiyle Büyüttüler
Karabağlar Belediyesi Nokta İleri Yaş Alma Merkezi’nde, Atatürk Lisesi Bilinçli Tüketici Kulübü ve Kızılay Kulübü’nün yürüttüğü “Birlikte Ördük” projesi kapsamında anlamlı bir dayanışma ö...
Tugay’dan AKP'li Çankırı’ya yeni açıklama: 'Engel olmayın sayın vekilim'
Bir sayın milletvekilimiz İzmir Büyükşehir Belediyesinin itfaiye aracı alımı ve bir köprülü kavşak projesinde kullanılmak üzere 3 milyar TL’lik dış kredinin onaylandığını açıkladı sosyal ...
Tahtalı Barajı’nda su seviyesi yüzde 1'e düştü
İZMİR'de içme su ihtiyacının büyük bir bölümünün karşılandığı Tahtalı Barajı'nda doluluk oranı yüzde 1’e düştü. İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İZSU), farklı bölgelerdek...
Karşıyaka’da Sosyal Etki ve Gönüllülük Festivali başladı
Karşıyaka Belediyesi’nin düzenlediği SivilFest: Sosyal Etki ve Gönüllülük Festivali başladı. 104 sivil toplum kuruluşunun katıldığı; proje geliştirme eğitimleri, bağış süreçleri ve sosyal...
Konak’ta Komşu Buluşmaları’nın altıncısı yoğun ilgiyle gerçekleşti
Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu’nun vatandaşlarla birebir görüşerek taleplerini dinlediği Komşu Buluşmaları’nın altıncısı, Hatay Semt Merkezi’nde yoğun katılımla gerçekleşti....
Büyükşehir Kültürpark ve Bostanlı’da buz pisti kuruyor
İzmir Büyükşehir Belediyesi, kış sezonunu renkli ve eğlenceli hale getirmek amacıyla Kültürpark ve Bostanlı’da buz pistleri kuruyor. Kültürpark’ta 8 Aralık-15 Şubat, Karşıyaka Bostanlı’da...
Çağatay Güç: CHP İktidarı Milletini Kucaklayacak, Sorunları Birer Birer Çözecek
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanı Çağatay Güç, başlattığı saha çalışmaları seferberliği kapsamında Bakırçay bölgesine adeta çıkarma yaptı. Menemen, Foça ve Aliağa’yı ziyaret eden G...
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Romantik Asansör Pozları Olay Oldu
Uzak Şehir’in Alya’sı Sinem Ünsal, sevgilisi Berk Cankat ile hasret giderdi. Dizi çekimleri nedeniyle sevgilisinden uzak kalan güzel oyuncu, romantik asansör pozuyla hayranlarından tam no...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Vücudunuzdaki bu sinyaller ele veriyor...
Vücut, metabolizmanın sağlıklı şekilde çalışması için yalnızca besinlere değil, aynı zamanda temel vitamin ve minerallere ihtiyaç duyar. Özellikle kış aylarında yetersiz vitamin alımı, hem fiziksel hem de duygusal değişimlere yol açabilir.





Yorumlar