Moda Bu Yıl Çeşme'de

GİYİM, kuşam gibi turizmin de modası var. Bazı dönemlerde bazı ülkeler ve şehirlerin yıldızı parlar. Mesela 60’lı - 70’li yıllarda Fransa’da Paris, St. Tropez, Nice, İtalya’da ise Venedik, Roma, Floransa modası esti; dünya bu şehirlere aktı. 80’li yıllarda İspanya, dünya turizminin gözbebeği oldu. Madrid, Barselona, Sevilla, Kanarya adaları derken, İspanya’yı ziyaret eden turist sayısı 40 milyonu geçti.
Türkiye’nin dünya turizminde yıldızı 80’li yılların sonu, 90’ların başında parlamaya başladı. Bugün yılda 25 milyon turist çeken moda ülkelerden biri. Ancak Türkiye’ye gelen turistin büyük çoğunluğu, 10 milyondan fazlası Antalya’ya gidiyor. İzmir’in pastadan aldığı pay 1 milyon turistin biraz üzerinde.
Bu yıl Çeşme, Türkiye’de inanılmaz moda olduğu bir dönem yaşanıyor. Bir zamanlar Marmaris, Kuşadası, Bodrum akımının ortalığı kasıp kavurması gibi. Her ne kadar bu ilçelerimizde şimdi de büyük bir hareket olsa da turizmde 2010 modası Çeşme ve Alaçatı. Zaten kendini göstermek için akın, akın gelen manken, şarkıcı ve bazı magazin dünyasının sosyete ünlülerinden bunu izlemek mümkün.
Çeşme Turistik Otelciler İşletmeciler ve Yatırımcılar Derneği Başkanı Veysi Öncel geçen hafta sonu için, “Çeşme, tarihinde böyle kalabalık görmedi. Otellerde doluluk oranı yüzde 90’ın üzerinde. Yenilenen Marina, Çeşme’ye büyük bir hareketlilik getirdi” diyordu. Gerçekten de hafta sonu, yeni haliyle Çeşme Marina’ya ulaşmak isteyenler, üçer şeritli geliş- gidişi olan yolda bile yoğun araç trafiği nedeniyle çevre yolundan dolaşmak zorunda kaldıklarını anlatıyorlardı.
Daha önce de “Marina, Çeşme’ye sınıf atlatacak” diye yazmıştım. Gerçekten de mimari tasarımı, en lüks balık lokantasından, hamburgerciye kadar her keseye hitap edebilen mekanlarıyla şimdiden büyük ilgi çeken marina Çeşme’yi uçurmaya aday. Eminim pek çok kişi, sadece yedi ayda yeni halini alan Çeşme Marina için neden bugüne kadar beklendiğini soruyordur.
Aslında zaman hovardası İzmir’de, bekleyen ve engellenen öyle çok proje var ki; Çeşme Marina’nın başarısını görünce kaybolan yıllara insan kahrediyor.
Eğer, var olma nedenleri eline dilekçeyi alıp mahkeme kapısına koşmaktan ibaret olanlar İzmir’de bu kadar fazla olmayıp birçok proje zamanında yapılabilseydi, kimse İzmir için, “Orası koca bir köy” diyemezdi. Metrosuyla, limanıyla, gökdeleni hatta operasıyla İzmirliler yıllar öncesinden yaşam kalitesi yüksek bir kentte yaşamaya başlamış olurdu.
Bakalım marina örneği, engel çıkardıkça önemli olduklarını zannedenlere, artık at gözlüğünü çıkarmanın zamanı geldiğini düşündürecek mi?

Balık tutma okulu
GEÇ de olsa Türkiye’de çok önemli bir proje mesleksizlere altın bilezik kursları sonunda başlıyor. Sıklıkla “Gazetelere ilan veriyoruz bir tek başvuru almıyoruz. Bu memlekette işsizlik filan yok” diye işveren yakınmaları duyarız. Aslında işsiz çoktur da, aranan niteliklere uygun olmadıkları için ilanlara cevap veremiyorlardır.
Önceki gün aralarında pilot il olarak İzmir’in de bulunduğu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin başlattığı altın bilezik projesi o nedenle çok önemli. Buna göre her yıl 200 bin kişi özel kurslarda eğitilerek meslek sahibi olacak ve yüzde 90’ı da iş bulabilecek. Beş yılda toplam 1 milyon kişiyi eğitmeyi amaçlayan projeye katılacak stajyerler üstüne üstlük ayda 360 lira para da alacak.
Bugünlerde, Ege Bölgesi Sanayi Odası ve İzmir Ticaret Odası hangi alanlarda uzmanlaşmış elemanlara ihtiyaç duyulduğunu belirleyen anketleri yaptırıp TOBB’a gönderecek. Ardından hangi alanda açık varsa ilgili meslek liselerinde o konunun eğitim ve kursları başlayacak.
Japonların ünlü atasözü vardır “Bana balık yemeyi değil, balık tutmayı öğret” diye. Tam da bu projenin tarifine uygun bir söz bu. Hükümet, seçim hesaplarıyla geçici tarım işçisi gibi hayali projelerle on binlerce kişiye birkaç ay maaş verdikten sonra kapı önüne koyacağına kaynakların tamamını böyle projelere ayırmalı. Hiç olmazsa bu şekilde daha çok insanın meslek sahibi olmasına yardımcı olur yani balık tutmayı öğretir.
İzmirli gençlerin ekim ayında başlayacak bu projeyi yakın takibe alıp altın bilezik takma şansını yakalamaya çalışmalarında fayda var.