Mustafa Balbay neden hâlâ içeride?

Mustafa Balbay neden hâlâ içeride?
Mustafa Balbay ile son karşılaşmamız Adnan ve Sule Bucak’in davetinde oldu.
Bir önceki tutuklanıp serbest kalması ardından ne kadar yakınlaşmışsak, sonra ortaya çıkan bazı gelişmeler ardından aramıza benim koyduğum bir mesafe girmişti.
Şule bunu -doğal olarak- bilmediği için ‘Mustafa da geliyor’ dediğinde, o yüzden ‘Beni görürse fazla kalmaz’ karşılığı vermiştim.
Zoraki bir tokalaşma faslı ardından Mustafa başkalarıyla bir süre sohbet edip tekrar geldi, ‘Dostum, haydi kucaklaşalım’ dedi. Ben ‘Kucaklaşmayalım, böyle iyi’ dedim; söylemesini beklediğim bir şey vardı.
Yemeğe kalmadı, ayrıldı.
Birkaç gün sonra yeniden gözaltına alındı, tutuklandı.
Hâlâ tutuklu. Bugün tutukluluğunun 394’üncü günü.
Mustafa’ya yöneltilen suçlama, iddia edilen ‘Ergenekon terör örgütünün’ kurucusu ve yöneticisi olmak. Özetleyecek olursak, Balbay, Türk Silahlı Kuvvetleri içinden bir grup subayla ve bazı sivillerle birlikte AK Parti iktidarını darbe ya da mümkün olan başka anti-demokratik yoldan devirmeyi amaçlayan bir komploya dahil olmakla suçlanıyor.
İddianameye göre, Mustafa’nın şimdi aynı davada yargılandığı asker ve sivil kişilerle görüşmeleri ardından tuttuğu notlar, Özden Örnek’e atfedilen günlüklerle birlikte, bu komplonun kanıtları arasında sayılıyor.
Mustafa, Kasım 2009’daki Özden Örnek’i kastederek, ‘Neden asıl suçlanmak istenenler dışarıdayken, ben içerideyim’ mealinde savunma vermişti.
Gerçekten de Balbay’ın birlikte hükümet devirme komplosu kurmakla suçlandığı görevde olan ve olmayan üst rütbeli subaylar ya tutuklanmadan serbest kalıyor, ya sağlık raporlarıyla hapishane dışında bulunuyor, ama Balbay içeride kalmaya devam ediyordu.
Dahası, Mustafa’ya yöneltilen suçlamalar arasında eylemli bir durum yoktu, silah yoktu, ne bileyim cinayet planı yoktu.
En son önceki akşam iddia edilen Balyoz operasyonu kapsamında -2002/2003 yıllarında hükümete karşı komplo kurmak şüphesiyle tutuklanan ve aralarında emekli Birinci Ordu Komutanı Çetin Doğan’ın da bulunduğu subaylar tahliye edildi.
Tahliye gerekçesi şuydu: “Kuvvetli suç olgusunun bulunmaması, suç vasfının değişme ihtimali, tutuksuz yargılamanın amaca ulaşmaya engel olmaması, şüphelilerin bir kısmının serbest bırakılması”.
Mustafa Balbay, dün hâlâ Ankara Temsilciliğini sürdürdüğü Cumhuriyet’teki köşesinde şunları yazdı:
“Bu aşamadan sonra yargılanmama gibi bir düşüncemiz yok, olamaz da. Ancak yargılamanın tutuklu devam etmesi giderek fiili infaza, cezalandırmaya dönüşmüşl durumda.”
Yanlış anlamanın önüne geçmek için Mustafa’nın ‘biz’ derken koğuş arkadaşı, gazeteci kökenli siyasetçi Tuncay Özkan’ı kastettiğini belirtelim.
Sözünü ettiği uygulama Türkiye’ye yabancı değil.
12 Eylül 1980 askeri darbesini takip eden günlerde, toplu davalarda yaygın uygulama buydu.
Diyelim davada yargılanan zanlıların bir kısmına savcı idam talep ederdi. Bir bakardınız birkaç sene sonra aradan bazıları serbest bırakılmış. Anlardınız ki, savcının elindeki deliller o kişinin en fazla alabileceği -talep ettiği değil, ondan çok daha hafif başka suçlamadan alabileceği ceza kadar olurdu.
O zaman biz de soralım:
Mustafa Balbay hakkında kuvvetli suç olgusu mu var da tahliye edilmiyor?
Mustafa Balbay’ın suç vasfı değişecek gibi mi görünüyor da tahliye edilmiyor?
Mustafa Balbay’ın tutuksuz yargılanması ‘amaca ulaşmaya engel mi oluyor’ da tahliye edilmiyor?Yoksa Balbay’ın yargılandığı davadaki şüphelilerin bir kısmı serbest bırakılmadı da mı, Mustafa bırakılmıyor?
Elinizi vicdanınıza koyun.
Mustafa Balbay’ın birlikte komplo kurmakla suçlandığı generallere uygulanan kriterler, ona da uygulansa, serbest kalması gerekmiyor mu?
Dava hakkındaki düşüncelerimi bir yana bırakıyorum: Bu dava salt bir darbe girişimi davası olarak görülseydi, çoktan sonuçlanmış, suçluların cezalandırılmış olması gerekirdi.
Ama bu davanın yarın Türkiye’nin Avrupa İnsan Haklar Mahkemesi’nde sadece geciken adalet nedeniyle bile çok başını ağrıtacağını çoğu kişi gibi ben de görüyorum.
Yalnızca iddianameye bakarak -kamuoyundan gizli başka kanıt varsa, bilemiyoruz, varsa açıklanmalı- generallerin serbest bırakılma gerekçesinin Mustafa’ya uygulanması halinde, onun da serbest bırakılması, tutuksuz yargılanması gerektiğine inanıyorum.
Mustafa’ya adil yargı için dayanışma duygularımı buradan iletiyorum. Aramızdaki meseleyi toprağa gömerek şimdi onu tek başıma kucaklıyorum.