
Büyükerşen Kendini Yalanladı
İngiliz Şirketi JVM’nin adını duymadığını ve Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı ile hiç görüşemediğini söyleyen Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in son olarak verdiği demeçte kafalar yine karıştı.
Gazeteye yaptığı ilk açıklamada Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı ile yüzyüze ya da telefonla herhangi bir görüşmesinin olamadığını söyleyen Büyükerşen, “Hatta benim Başkan Tatı ya da herhangi bir Buca Belediyesi yetkilisi ile hiç görüşmem olmadı” diye de eklemişti. Ancak Başkan Tatı’nın düzenlediği basın toplantısının ardından yeni bir haber yapıldı. Büyükerşen, bu röportajında ise tanımadığı başkanı bu kez tanıdığını belirterek adeta kendini yalanladı.
Milliyet Ege ise sayfalarına taşıdığı ve Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı’yı sorgulamadan idam eden yazılardan geri adım atmadı.
Gazetede çıkan ilk haber
Büyükerşen JVM’nin adını bile duymamış
Ercan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Milliyet EGE’ye, JVM’yi kesinlikle tanımadığını söyledi. “Projelerimizi ve adımızı kullanarak belediyeleri kandıranlar var” dedi
Buca Belediyesi’nden beş kişilik heyeti İngiltere’de ağırlayan JVM şirketinin Eskişehir’e büyük projeler ve mali destek kazandırdığı yönündeki bilgilerin doğru olmadığı en yetkili ağızdan ifade edildi. Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen konuyla ilgili olarak Milliyet EGE’ye özel açıklamalar yaptı.
Eskişehir Belediyesi’nin ya da kendisinin JVM şirketiyle uzak ya da yakın hiçbir ilişkisinin bulunmadığını açıklayan Başkan Büyükerşen, “Büyükşehir Belediye Başkanı olarak 11 yıldır görev yapıyorum. Böyle bir şirketi kesinlikle tanımıyorum. Bizim projelerimizin tamamı, kendi müdürlüklerimiz ve müşavir firmalarla üretildi. Avrupa Yatırım Bankası kredileri ile yapıldı. Demek ki, bizim projelerimizi ve adımızı kullanarak küçük, büyük belediyeleri kandıranlar var” diye konuştu.
Ercan Tatı’yla hiç görüşmedim
İngiliz Şirketi JVM’nin Türkiye danışmanlarından Murat Diren’in çok kısa bir süre Eskişehir Belediyesi’nde görev yaptığını doğrulayan Büyükerşen, şöyle devam etti: “Bu arkadaşla bir süre çalıştık. Fakat verim alamadığımızı düşündüğümüz için yollarımızı ayırdık. O kısa süre içinde de Eskişehir Belediyesi’nin, bu arkadaşın uyguladığı herhangi bir projesi olmadı.”
Bu konularla ilgili olarak Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı ile yüzyüze ya da telefonla herhangi bir görüşmesinin de olmadığını vurgulayan Büyükerşen, “Hatta benim Başkan Tatı ya da herhangi bir Buca Belediyesi yetkilisi ile hiç görüşmem olmadı” diye konuştu.
Tatı ve belgeler tam tersini söyledi
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Büyükerşen, Buca’da günün konusu olan İngiliz JVM şirketini tanımadığını ve hiçbir şekilde ilişkileri olmadığını söyledi ama Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı, seyahat dönüşünde resmi meclis tutanaklarına geçen konuşmasında tam aksini savunarak, kafaları bir kez daha karıştırdı. Şimdi herkes kimin doğru söylediğini birbirine soruyor. Tatı, 3 Şubat’ta yapılan mecliste işte bunları söyledi: “Ben bizzat Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı ile görüştüm. Telefonlardan sonra gittim, iki gün kendisiyle beraber kaldım. Yapılan projeleri anlattı. Bu firmaya nasıl ulaşılabileceğini sorduk. Bu tabii yaklaşık 5-6 ay önce olan bir olaydı. Firma, yaptıkları sunumda da sayın Başkan sizlerin de olduğu gibi İstanbul ve Eskişehir’den örnekleri gösterdiler.”
Aynı gazetede çıkan ikinci haber
Ne JVM’yi tanırız, ne de Tatı, bu şirketten bahsetti
Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı’nın, “Kent yenilemede Eskişehir’e de hizmet veren İngiliz JVM’yle çalışacağız” sözleriyle gündeme gelen Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Tatı’nın kendisini ziyaret ettiğini, verdikleri görevlilerle kenti gezip gittiğini söyledi, tartışmalara son noktayı koydu:
Eskişehir’de belediye basın bürosu çalışanları neredeyse işlerini bırakıp birer rehber olmuşlar. Yatırımları yerinde görüp incelemek isteyenlere kenti gezdiriyorlar. Zaten haftasonları onlarca tur düzenleniyor, Türkiye’nin dört bir yanından insanlar, Eskişehir’i yaşamak için geliyor. Biz de rehber eşliğinde düşüyoruz Eskişehir yollarına. İçinden tramvay geçen caddelerin çoğu İstiklal Caddesi’ni andırıyor. Tramvayla Eskişehir’de günde 90 bin yolcu taşınıyor. Bir diğer ulaşım aracı da Porsuk’taki gezi tekneleri ve gondollar. Gondol ve tekneleri de belediye kendisi yapıyor. Eskişehir’de dikkat çeken düzenlemelerden biri de parklar ve heykeller. Hem heykeller hem de park düzenlemeleri, Avrupa kentlerini hatırlatıyor. Zaten Eskişehir‘de gezerken kendinizi Paris’te, Londra’da Venedik’te ve Viyana’daymış gibi hissediyorsunuz. En hayranlıkla bakıp, aklımın kaldığı yer ise eski sebze meyve halinin düzenlemeler sonrası bugün aldığı hal oldu. Haller adı verilen mekanda gezerken “Burası Türkiye mi?” diye düşünüyorsunuz...
Ne tesadüf ki Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı’yı da gezdiren rehber bize eşlik etti(!). Gezi sonunda da Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’le röportaja devam ettik. Hem projelerini hem de İzmir’de günlerdir konuşulan Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı olayının iç yüzünü yüz yüze görüştük.
Buca Belediye başkanı Ercan Tatı ile yaşananlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Bu konunun aslında bu kadar büyütülecek bir durumu yok artık. Kendileri de bizim söylediklerimizi doğruladı. Kendisiyle telefonda da görüştük. Murat Diren bir zaman, kısa süre bizim belediyemiz çalışanıydı. Ancak çok da anlaşamadık ve yolları ayırdık.
Ercan Tatı, Eskişehir’e gelip sizinle bu konuyu görüştü mü?
- Bundan 5-6 ay önce bana nezaket ziyaretinde bulundu. “Eskişehir’de yaptığınız projeleri gösterir misiniz” dedi. Biz de yanına görevli arkadaşları verdik, gezdirmişler. Bize böyle çok belediye geliyor gezmek için. Hatta buraya geldiğini ispatlamak için resim göstermiş. O resmi dışarıda kendileri çekmişler. Sadece bu...
JVM şirketinin bilgilerini sizden aldıkları, şirketin burada bazı projeleri yaptığı doğru mu?
- Hayır kesinlikle. Ben ne o şirketin adını biliyorum ne de böyle bir şirketin bende bilgileri var. Bu tip şirketler vardır. Ancak bizim projelerimizin hepsi Eskişehir Belediyesi’nin kendi projeleridir. Öyle bir şirketin bilgilerini de vermedik, varlığını da bilmiyoruz.
İzmir en laik şehirdir
İzmirle ilgili ne düşünüyorsunuz?
- İzmir Türkiye’nin en aydınlık şehridir. En Cumhuriyetçi, en laik şehridir. Devrimlerin sahibi olan şehirlerin başında gelir. Bir aydınlanma şehridir. Hep aydınlık olmuştur İzmir. Benim çok sevdiğim bir şehirdir.
Zaman zaman geliyorsunuz da zaten... Yerleşmeyi hiç düşündünüz mü?
- Geliyorum. Çok seviyorum. Daha rektörken, İzmirlilerin bana verdiği bir ödül vardır. Behçet Uz Ödülü’nü vermiştir. O bakımdan benim için önemli. Ben otuz yıl önce İzmir’e nakletmeyi düşündüm fakat olmadı. Burada akademi başkanlığı olunca kaldı...
Belki o zaman gelseydiniz, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olurdunuz?
- Sanmı-yorum. İzmir’e dönersek... İzmir bir de zengin şehir. Mesela Eskişehir’in o kadar zengini yok. İki, üç tane firma sayabilirsiniz Eskişehir’de. Bizde doğru dürüst bir Eti’yi sayabilirsiniz bir de Sarar’ı söyleyebilirim. Arçelik gibi firmalar da var ama bize hiçbir faydası yok. İstanbul’a bağlı oldukları için oraya gidiyor büyük firmalar. Vergilerini bile orada ödüyorlar. Ben bir kaç ay önce İzmir’de bir konferans verdim. İzmir’in zenginlik potansiyeli sadece ekonomik değil. Sanat ve kültür bakımından da çok zengin.
Ama İzmir’de çok istenmesine rağmen sizin gibi bir şehir tiyatrosu kurulamadı...
- Kendi bütçemizden, ufacık bütçemizden tiyatroyu, operayı, senfoni orkestrasını besliyoruz. Hükümet bizim için bir şey harcamıyor. Ama İzmir’in yetiştirdiği sanatçıların büyük bir çoğunluğu İstanbul’da. Bu sanatçıları muhafaza edebildiği takdirde İzmir, gerçekten gerek coğrafi konumuyla, gerek geçmişe dayanan yani 19’uncu yüzyıldan gelen kültür ve sanatını da düşünecek olursak, Türkiye’nin sanat başkenti olması gerekir İstanbul’a göre. Görebildiğim kadarıyla yanlız ekonomik yönden zenginliğin peşinden koşuyor. Halbuki kültür ve sanat zenginliğini de ekonomik zenginlikle bir arada koordineli götürebilse hakikatten önemli bir Akdeniz, bir Ege kenti olur.
Şehircilikle ilgili düşünceleriniz hep var mıydı?
- Doğma büyüme Eskişehirliyim. Şehircilikle pek ilgim yok. Maliyeciyim. YÖK Kanunu gereğince üniversitelerin görevlerinden biri hem bulundukları şehrin hem de bölgenin kalkınmasına, şehirciliğine yardımcı olmaktır. Anadolu Üniversitesi rektörüyken hep fakülteleri şehrin ihtiyacına göre açtık. Mesela tramvayı yaparken bile Raylı Sistem Meslek Yüksek Okulu’nu kurduk. İnşaat sırasında baksınlar, öğrensinler, yetişsinler diye. Nitekim Kayseri, Samsun şimdi bizim o okuldan çıkanlardan istifade ediyor. Örneğin, açıköğretim nedeniyle televizyon, radyo yayın programları olması lazımdı. Sinema sanayi İstanbul’dadır ama okulunu biz kurduk. İlk renkli televizyonları getiren yerdir burası. Yerel yöneticilere, kentin parlamenterlerine kentle ilgili neler yapılması gerektiğine ilişkin seminerler, paneller yapardık. Fikir projelerini öne sürerdik.
Belediye başkanlığını ilk ne zaman düşündünüz?
- Sonra, benim rektörlüğüm bitti, Eskişehirliler “Hep söylüyorsunuz ama haydi gel bunları yap bakalım” dercesine bizi zorla itti. Tabi Ecevit rahmetli “Örnek bir şehir yap” dedi. Beni hep Ankara’ya almak isterdi ama hiç gitmezdim. “Eğitim önemli” derdim. “Örnek şehir yarat” deyince ben de geldim ama şart koştum; “İlçe belediye başkan adaylarıyla, ilçe belediye meclis üyeleri dahil ben vereceğim listelerini partimize” dedim. Kabul etti. Ve benim öğrencilerimden, bizden mezunlardan kurulu meclis üyeleri ve başkan adayları şeçtik belediyelere. 1999’da bütün belediyeleri aldık başkanlıklarıyla beraber. 2004’te tek başıma ben azınlıkta kaldım. O çoğunluğu şimdi bu sefer sağladık.
Piriştina ile çok iyi anlaşırdık
Yerel seçimlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adınız çok geçmişti...
- Öyle birşey hiç olmadı. Geçmedi...
İnsanların arzusuydu herhalde diyelim o zaman...
- O arzu banada iletildi, ama ciddi olarak öyle bir şey hiç gelmedi... Siyasi arenada öyle bir ilişki kurulmadı. Kaldı ki rahmetli Ahmet Piriştina ile biz ikimiz çok iyi anlaşan iki belediye başkanıydık. Eğer sağ olsaydı, belki bu sosyal demokrat politikası da Türkiye’de bir takım değişikliklere neden olacaktı.
İleride belki olabilir böyle birşey. İzmir’i düşünür müsünüz o zaman?
- Allah bilir...
Hedefim, sağlık turizmi merkezi yapmak
Bu dönem gerçekleştirmek istediğiniz önemli projeleriniz?
- Yakın geçmişe kadar sıcak sular, şehrin alâmetifarikalarından biriydi. Şimdilerde pek bilinmiyor. Bunu şehrin ekonomisine kazandırmak, sağlık turizmini geliştirmek amacıyla Hidroterapi Merkezi planladık. Büyükşehir Meclisi’nde engellendik. Yine de Eskişehir’i sağlık turizminden faydalanır hale getireceğim. Ayrıca kongre turizmi için de bir merkez inşa ediyoruz. Bu dönem asıl hedefim, Eskişehir’i Anadolu’nun kültür ve sanat başkentine dönüştürmek.
Eskişehir’in değişimini siz nasıl görüyorsunuz? Bir kent doyum noktasına ulaşır mı? Eskişehir ulaştı mı?
- 1999’da Eskişehir, Türkiye’de kimsenin umrunda olmayan, unutulmuş, yaşayanların çocuklarının kurtulmasını arzuladığı bir şehirdi. 10 yılda çok mesafe kat ettik. Hafızasını biraz zorlayan her Eskişehirli, 10 yılda hayal bile edilemeyecek kadar yol aldığımızı görüyor. Zaten bu sayede oyumu artırarak üçüncü kez seçildim. Kentlerin belki doyum noktaları vardır ama Türkiye’nin diğer şehirleri gibi Eskişehir’in de doyum noktasına ulaşabilmesi için uzun bir yolu var.
10 yılda, kimsenin hayal edemeyeceği kadar yol kat ettik
Porsuk’u düzenleme projesinde neler yaptınız? Panama kanalında söz etmiştiniz?
- Projenin tamamını anlatmaya kalksam, ekinizin sayfaları yetmez. Şöyle özetleyeyim: Şehirlerin içinden geçen akarsular şehrin şansı olmalı. Ama Türkiye’de son dönemde akarsular genellikle şehirlerin derdi oldu. Bu süreci tersine çevirdik. Afet riskini azaltmak için yapılan çalışmalarda, Porsuk Barajı’yla kent arasına kum tutma tesisi inşa ettik. Çay yatağının şehirdeki 9.6 kilometrelik bölümünü ıslah ederek, çayın kıyılardaki zeminle ilişkisini kestik. Sekiz su seviye kontrol yapısı inşa ettik. Suyu, şehir içinden geçtiği güzergâh boyunca havuzlar halinde tutan bu yapılar, aynı zamanda Porsuk’un belirli bir seviyenin altına düşmesine engel oldu. Böylelikle akarsuyun taşkına yol açma ihtimalini zayıflatılırken, muhtemel bir depremde yol açacağı zarar ihtimalini de en aza indirdik.
Bunun yanında suyu hem ulaşımda hem de sosyal alanda kullanılmasını da sağlamşısınız...
- Çay yatağının ıslah edilmesi çalışmaları sırasında, şehirlileri kıyıya davet edecek düzenlemeler de gerçekleştirdik. Her köprünün, sanat eseri olmasına özen gösterdik. Porsuk’un yeniden sağlıklı ortam olabilmesi için şehrin kanalizasyon sistemiyle çayın bağlantılarını kestik. Nehirde spor ve sanat faaliyetleri düzenledik. Çok amaçlı tasarlanan Kentpark’ı yaptık. Plaj da oluşturduk. Böylece Porsuk’a yeni fonksiyonlar kazandırdık. Türkiye’de ilk defa, akarsudan yolcu taşıma amacıyla faydalanmaya başladık.
Yorum Ekle
Diğer Haberler
14. Alaçatı Ot Festivali, "Toprak, Zaman ve Tat" temasıyla 17-20 Nisan’da kapılarını açıyor!
Başkan Denizli, 14. Alaçatı Ot Festivali Basın Toplantısı’nda, CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun, belediye başkanlarının ve öğrencilerin tutuklu olduğu bu zamanlarda bu yıl ...
Karabağlar Belediyesi, Muzaffer İzgü'nün Mirasını Çocuk Oyunu Yazma Yarışması ile Yaşatıyor
Karabağlar Belediyesi Kent Tiyatrosu, yaşamının son yıllarını Karabağlar’da geçiren Türk edebiyatının usta kalemi Muzaffer İzgü’nün anısını yaşatmak amacıyla anlamlı bir projeye imza atıy...
Hüseyin Aslan: “Ankara, İzmir’e destek vermiyor”
Ege- Koop Danışma Kurulu’nun mart ayı toplantısında “Kentsel Dönüşüm” konusu görüşüldü. Toplantının açılış konuşmasını yapan EGE - KOOP Başkanı Hüseyin Aslan, “Kentsel Dönüşümdeki sıkınt...
Eşini 25 bıçak darbesiyle öldürüp fotoğraflarını çekmiş!
İzmir'de tartıştığı eşi Nuran Fırat'ı (36) boğazından bıçaklayarak öldüren Ahmet Fırat'a (44) verilen indirimsiz ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının gerekçesi açıklandı. Gerekçeli kar...
Buca Belediyesi Cumhuriyet Kütüphanesi’nin minik bağışçısı
Buca Belediyesi’nin Ernest Balladur Köşkü’nün tarihi atmosferinde hizmete açtığı Cumhuriyet Kütüphanesi'nin minik bağışçısı Rüzgar Kartal, kısa zamanda kütüphaneye 60 kitap bağışlayarak t...
Bornova’da Yeşil Dönüşüm
Bornova Belediyesi, Pınarbaşı’nın ardından 52 kadına üretim yapma imkanı sağlayacak ikinci Kent Bostanı’nı Koşukavak Mahallesi’nde açacak. Yeni bostan için kuralar çekildi. Ayrıca STORMLO...
Yamanlar yangınında zarar gören ağaçlar yaşama tutundu
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen kurtarma çalışmaları sayesinde, geçen yaz Yamanlar Dağı yangınında zarar gören ağaçlandırma sahaları yeniden yeşeriyor. Yangının ardından ...
Çeşme, son 24 saatte Türkiye’nin en yoğun yağışını aldı!
Çeşme, son 24 saatte Türkiye’nin en yoğun yağışını aldı. Çeşme Belediyesi, ilçede dün geceden bu yana etkili olan şiddetli sağanak yağış, dolu ve fırtınaya karşı hızla harekete geçerek, y...
Can Dostlara Bayram Müjdesi
Menderes Belediyesi Park Bahçeler Müdürlüğü pati park projesini hayata sokmak için çalışmalara başladı. Can dostların rahatça dolaşıp oyun oynayabilecekleri pati park 1900 metrekare alana...
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Hadise'den kadın cinayetlerine isyan: Ölmek istemiyoruz! Duyan var mı?
Şarkıcı Hadise, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine dikkat çekerek sosyal medya hesabından isyan etti: “Korkması gereken kadınlar değil, failler.” Ünlü sanatçı, “Her kadın güvend...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Uzmanı uyardı: Solunum yolu enfeksiyonu sonrası kalp gribi riski
Üst solunum yolu enfeksiyonlarını atlatan kişilerde sessizce ilerleyen kalp gribi tehlikesi! Göğsünde ağrıyla hastaneye başvuran genç, kalp gribi teşhisiyle karşılaştı. Uzmanlar uyarıyor: Genç ölümlerin ardında bu hastalık olabilir. Boğaz ağrısı, halsizlik, nefes darlığı ve kırıklık gibi genel belirtilerle üst solunum yolu rahatsızlığı geçirenler, bir süre sonra kalp batması, göğüs ağrısı ve çarpıntı gibi belirtilerle hastanelere başvuruyor.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.